MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, iki ayı aşkın bir süredir tedavi görüyordu.

Bu zaman zarfında üretilen komplo teorilerini yazmaya kalsak ciltlerce kitap yazmamız gerekecek.

Milliyetçi Hareket'in Lideri Sayın Bahçeli'nin hastalığını bahane edip her türlü melanet çeviren şer cephesi takımı, yoğun bakımdan tutun, entübe edilmesine kadar bir sürü senaryolarla ortalığı tozu dumana kattılar.

Bununla yetinmediler. Daha da ileri gidip vefatına dair dedikodularla Türkiye'nin temel değerlerine balta sallamaya devam ettiler.

 Ekonomiye saldırdılar, başaramadılar. Sokağa çıktılar, boğulmaya mahkum oldular.

Nedense bir türlü amaçlarına ulaşamadılar.

Devlet Bahçeli iyileşip bazı gazetecilere telefon edip, iyi olduğunu bildirince bu sefer yapay zekadan medet umup komplo teorilerine başladılar.

Güya Sayın Devlet Bahçeli yerine ona benzer birini siyasi arenaya çıkardıklarını iddia ettiler.

Devlet Bahçeli, hastahaneden çıkamamış ve orada hayata gözlerini yummuş gibi söylentiler çıkardılar.

Bu tür yazıları kaleme alanlar her gün ciddiyetle okuduğumuz ve görüşlerine önem verdiğimiz anlı şanlı bilinen ve bazen de Türkiye'ye yön vermeye çalışan gazeteciler olması insanı çileden çıkarıyor.

Türkiye'de böylesine akıl ve mantıktan uzak yaşayan, algı şampiyonluğunu kimseye bırakmayan gazeteci ve aydın kılıklı insanların olması insanı derin derin düşündürüyor.

Sayın Devlet Bahçeli herkesin gözü önünde partisine gidiyor ve oradan da Başbuğ Alparslan Türkeş'in anıt mezarını ziyaret ediyor.

 El sallıyor, milletine, taraftarlarına sağlığı ile ilgili mesajlar veriyor ve bunu yaparken de beden dilini ve fiziki yapısını herkesin göreceği şekilde ortaya koyuyor.

Bütün bunları yaparken yanındakilerle sağlığı ile alakalı sohbetler yapıyor.

Bütün bu tavır ve hareketlere rağmen aklı ve yüreği beş para etmez.

 Batı işbirlikçileri ağız birliği etmişçesine bunun bir nevi dublör olduğunu ve gerçek Devlet Bahçeli'nin vefat ettiğini söyleyecek kadar adileşebiliyorlar.

Bunların derdi ve gayesi başkadır.

Amaçları Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak ve karıştırmaktır.

 Cumhur İttifakı'nı dağıtmak ve Türkiye'yi mandacılığa ve kayyumculuğa mahkum etmektir.

Gayeleri bu ülkeyi yönetmek değil, gayeleri bu ülkeyi Batı'nın kuyruğuna bağlamaktır.

Hayalleriniz, faraziyeleriniz, olası düşünceleriniz ve varsayımlarınız; beyninizde, boğazınızda ve kursağınızda mahkum ve mefluç olarak kalmaya devam edecektir!

FAHRETTİN MASUM BUDAK