NATO Genel Sekreteri Rutte, Türkiye'nin kapısını çalarak bazı isteklerde bulundu.

Acaba bu istekler nelerdir?

Eğer hassasiyet gerektiren hususlar değilse, kamuoyu bilgilendirilirse faydalı olacaktır. 

Amerika ile İngiltere'nin öncülüğünde başlatılan ve son günlerde bir hayli kışkırtılan Ukrayna- Rusya Savaşı'na NATO'yu dahil edebilmek için NATO Genel Sekreteri Türkiye'de nabız yokluyor.

Amerika, Türkiyesiz olmayacağını biliyor. Avrupa'da gerçek manada savaşabilecek insan gücü yoktur.

Türkiye'yi ne yapıp edip savaşa sokmak istiyorlar.

Çünkü kambersiz düğün olmayacağını biliyorlar. 

Minareyi çalacaklar ama kılıf bulmakta zorlanıyorlar.

Her ne kadar orta yerde NATO'nun 5. maddesi varsa da buna hukuksal bir yöntem bulamıyorlar.

Türkiye'ye, fırsat buldukça ihanet etmekten çekinmeyen ve sürekli altını oymaya çalışan Amerika ile Avrupa, şu sıralar sıkışmış vaziyettedir.

Ayağımıza kadar gelen bu fırsatı iyi değerlendirmeliyiz. Durum meydandadır.

Yaklaşık 50 yıldır PKK'yı destekleyip üzerimize salan Avrupa ve NATO ülkeleri şimdi Türkiye'den yardım dileniyorlar.

Tutulan dosyalar adamların önüne derhal konulmalıdır.

Güneyimiz tekin değildir. 

Suriye'de kurmak istedikleri bu terör devletine desteklerini derhal çekmeleri ültimatomu verilmelidir.

Eğer PKK- YPG'ye desteklerini çekmezlerse NATO'nun Ukrayna'nın yanında yer almasına Türkiye'nin kesinlikle izin vermemesi gerekir. 

Bu tam bir fırsattır.

Sadece bu değil, aynı zamanda İsrail, barış anlaşmasına zorlanmalı ve Siyonizm’e verilen silah desteği durdurulmalı ve bu konuda soykırımcı İsrail'in yalnız bırakılmasına yönelik tüm argümanlar gözden geçirilmelidir.

Eskiden atalarımız "Ayıdan post, Rus'tan dost olmaz" derlerdi.

Bence bu söz şimdilerde şöyle olmalıdır: "Yahudi'den ve Hıristiyan'dan dost, Amerika ve Batıdan post olmaz!"

Yüzyıl önce Araplardan yediğimiz darbeyi hâlâ konuşuyoruz.

Ama şu kalleş Batıdan yediğimiz yüzlerce darbenin hiçbirini gündeme dahi getirmiyoruz.

Son söz olarak şunu belirtmeliyim ki, Türkiye kuzeyinde savaşan her iki devlete de eşit yaklaşımını sürdürmelidir.

Ancak müttefikler tarafından başlatılan kesif tazyikler karşısında çaresiz kalırsa yukarıdaki saydığım önerileri mutlaka kabul ettirerek safını belli ettirmelidir.

FAHRETTİN MASUM BUDAK