Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, sessiz ve derinden giden bir devlet adamı portresi çiziyor.
Zorda ve darda kaldıklarında hangi ülkenin ve hangi milletin yanlarında olacağını çok iyi tahlil ediyor. Türk Cumhuriyetleri'ndeki devlet başkanlarının aksine, güven veriyor ve güven alıyor.
Karabağ'ın alınması sürecinde izlediği dengeli ve tutarlı politikalarla dünyanın Azerbaycan'ın yanında yer almasını sağladı.
Savaştan sonra Azerbaycan'a yardım edenleri unutmadı. Vefalı olduğunu her fırsatta göstermesini bildi. Ermenileri, iki yüz yıl aradan sonra ilk defa durdurarak zaferin perçinlemesini sağladı.
Özellikle Türkiye ile sağlam köprüler kurmaya ve soydaşlık temelli ilişkiler geliştirmeye çalıştı. Türkiye ile Şuşa Beyannamesi'ni imzalayarak geleceklerini garanti altına aldı.
Türkiye ile Türkistan Devletleri arasında köprü vazifesi yaptı. Mezhepçiliğe değil, soydaşlığa önem verdi.
Uluslararası ilişkilerde daima Türkiye ile birlikte hareket etti. Ruslarla münasebetleri sıcak tutarken, Türk tezlerini hiçbir zaman göz ardı etmedi.
İran'ın emellerini yakından takip ederek bu konuda asla taviz vermedi. Güney Azerbaycan'ın geleceği hakkında birtakım projelerle sahneye çıkma hazırlığı yaparken, bu dosyayı masanın gözünden çıkarmak için elverişli bir ortamın doğmasını beklemekten başka bir çaresinin olmadığını herkese hissettirdi. İran'ın Şii kartına karşı, güçlü soydaşlık kartını kullanmaktan çekinmedi.
Tarihi kaynakları iyi okuyarak Kafkaslarda denge ve istikrar odaklı politikaları pratiğe dönüştürmenin yollarını sabır silahını devreye sokarak aradı. Bölünmüş Azerbaycan'ın kavgasını verirken, dünya konjonktürünü dikkatten ve akıldan uzak tutmadı.
Kazakistan'ın, Özbekistan'ın ve Türkmenistan'ın düştüğü vahim hataya düşmedi. Onları kısa vadeli çıkar peşine düşmekle eleştirip ince ve diplomatik üslupla gittikleri yolun çıkmaz yol olduğunu önemle belirterek yanlışta ısrarcı olmamalarını belirtti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yanında olduğunun altını kalın hatlarla çizerek dosta ve düşmana karşı, durduğu yeri göstermekten çekinmedi. Bu samimiyetinden dolayı Türk milletinin hem gönlüne hem de gözüne girmeyi başardı.
İsrail denen haydut ve soykırımcı devletle ilişkilerini sürdürürken akılcı ve gerçekçi bir yolun izlenmesinin taşlarını döşeyip son derece ince ve hassas bir siyasi rota izledi.
Bu noktada Dünya Yahudi lobisinin desteğini yanına alırken, Türk düşmanı kimi Arap toplumlarına anladığı dilden yanıt vermekten içtinap etmedi.
Azerbaycan'sız Türkiye'nin, Türkiyesiz Azerbaycan'ın olamayacağını herkes bilmelidir.
FAHRETTİN MASUM BUDAK
Yorumlar