Suriye ve Irak’ta olup bitenler emperyalist güçlerin arzuladıkları şekilde ilerlerken bizim Türkiye’den bu konuda gür bir sesin çıkmaması oldukça düşündürücüdür.

Elin adamı yıllardır istediğini hayata geçirmek için var gücüyle bastırırken bizlerin bunu seyretmesi veya laf üretmesi insanın içini sızlatıyor.

Her ağzımızı açtığımızda Suriye ile Irak’ın toprak bütünlüğünden bahsetmemiz bizleri amaçsız ve idealsiz bıraktığı gibi oralarda yaşayan Türkmenlerin de elini kolunu bağladı.

Türkmenleri Türkmen yurdunda sahipsiz ve vatansız bıraktık.

Eğer bu ülkede yaşayanlar ülkelerinin toprak bütünlüğünü sağlayamıyorsa dışarıdan bu ülkenin birliğini hangi ülke sağlayabilir?

Toprak bütünlüğü diye diye Irak ve Suriye’deki Türkmenleri topraksız bıraktık.

Oysa Türkmenler bu iki ülkenin birer asli unsuru olarak asırlardır orada yaşamaktadır.

Ama başta bölge ülkeleri olmak üzere, bu konuda büyük devletlerin hiçbiri en ufak bir söz söylemek istemiyor.

Türk’ün tarihi başkenti Erbil elden gitti. Kerkük’ün demografik yapısı değiştirilerek altın tepsi içinde Peşmerge ve Araplara teslim edildi. Şimdilerde Musul ile Halep konuşuluyor ama Türksüz konuşulduğunu herkes biliyor.

Bakınız, orada bir Türkmeneli coğrafyası var! Orada Türkmenler yaşamaktadır.

Bu bölge Türkmen bölgesidir.

Bu Türkmen bölgesinin sınırları çizilip tescil edilmelidir.

Amerika ve Batı siz ne yaparsanız yapın o bölgede bir PKK-PYD yapılanmasına gidecektir.

Bu yapılanmayı engelleyecek tek yol Türkmenlerin teşkilatlanmasıdır.

Türkmenlere hedef aşılanmalı ve kendi coğrafyalarında uzak hedef olarak bağımsız bir Türkmeneli varlığına inandırılmalıdır.

Öyle içi boş ve kof diplomatik açıklamalarla “kimsenin toprağında gözümüz yok” söylemleriyle bir yere varamazsınız.

Gözünüzün olmadığı dediğiniz toprak parçaları sizin soydaşlarınızın toprağı ve vatanıdır.

Zamanında soydaşlarınızın elinden alınıp Araplara yem olarak sunulmuştur.

Şimdi de Arzu Mevud olarak Yahudilere sunulmak üzere zemin yoklanıyor.

Irak ve Suriye’de olup bitenlere harcadığımız paraları Türkmenlere harcamış olsaydık şimdiki fiili durum kesinlikle olmazdı.

Devleti yönetenler, Suriyelilere bugüne kadar harcadığımız paranın yüz milyar doları geçtiğini söylüyor. Bu meblağ Türkmenlere gitseydi acaba Türkmeneli’nin durumu böyle mi olurdu?

Bütün dünya bu coğrafyada takriben yedi milyon Türkmen’in yaşadığını biliyor.

Ancak ne var ki hiçbir devlet ya da ülke bu toplumu muhatap dahi kabul etmiyor.

Türkiye gereğini yapmalı, Türkmenleri kalıcı ve radikal bir şekilde yarınlara doğru hazırlamalı ve İsrail'in uzak hedef olarak gördüğü bu toprakların kurtarılmasına vesile olmalıdır.                                            

FAHRETTİN MASUM BUDAK