Ünlü Türkçü, şair, yazar ve mütefekkir Hüseyin Nihal Atsız'ı İstanbul -İstinye- Gök Cafe'de andık.
Bilindiği gibi Hüseyin Nihal Atsız, 11 Aralık 1975 yılında aramızdan ayrılmıştı.
Bugün Türkiye ve Türkiye dışında yüzbinlerce genç ülkücü varsa ve onun yolundan gidiyorsa bilinsin ki bunda Atsız'ın çok büyük payı vardır.
Atsız Türk çocuklarına edebiyatı, romanı ve tarihi sevdiren adamdır.
Eğer bugün Türkistan'da dört Türk Cumhuriyeti bayraklarını dalgalandırıyorsa, bağımsız ve egemen bir devletse bunu Atsızlara borçluyuz.
Dış Türkleri, Türk gençliğine öğreten ve bunun mücadelesine ışık tutan Atsız ve arkadaşları, milletimize büyük değerler katmıştır.
Şayet Ötüken, Tanrı Dağları, Orhun Abideleri, Türkistan, Azerbaycan, Kırım, Türkmeneli gibi coğrafyalar ve kültürel eserler ülkücü gençliğin dilinden düşmüyorsa, bu bilinmelidir ki, Atsız gibi Türk milletinin yetiştirdiği büyük Türkçü ve Türkologların yüzündendir.
Atsız Ata, yazdığı romanlarla Türk gençliğini tarihin köklerine götürdü.
İlhamını, konusunu Türk tarihinin derinliklerden aldı.
O dönemin yaşam biçimini gençliğin dimağına nakşetti. Eserlerinin bazıları, yüzlerce baskı yaptı.
Özellikle Bozkurtların Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt ve Ruh Adam gibi kitapları ülkücü ve milliyetçi gençliğin dilinden düşmedi.
Atsız Ata, sadece yazdığı kitaplarla değil, karakter ve ahlakıyla da örnek Türk aydınına yakışır bir tarzda yaşamaya çalıştı. Mevki makam, para pul için kimseye boyun eğmedi.
Türk gibi yaşadı, Türk gibi ölmesini bildi.
Gerek öğrenciliğinde ve gerekse öğretmenlik yaptığı dönemlerde Türkçü duruşundan taviz vermedi. Askeri Tıbbiye’de üçüncü sınıf öğrencisi iken, Türk olmayan bir teğmene selam vermediği için okuldan atıldı. Çok zor şartlar altında yaşadı.
Şehirlerarası gemi kaptanlığı yaptı. Edebiyat Fakültesini bitirip hocası Fuat Köprülü'nün asistanlığını yapmaya başladı.
Milli Eğitim Bakanı'na ağır bir yazı yazıp eleştirince bu görevinden alınarak öğretmenliğe verildi.
Malatya'da ve Edirne'de öğretmenlik yaptı.
Buralarda da pek fazla tutmadılar.
Resmi devlet okullarında kendisine iş verilmeyince bir süre özel okullarda çalıştı.
Daha sonra onun Süleymaniye Kütüphanesi'nde görevli memur olarak çalıştığını görüyoruz.
1944 Türkçülük Olayı'nda 34 arkadaşıyla birlikte yargılandı.
Altı buçuk yıl ceza aldı. 1 buçuk yıl içeride yattı.
Atsız Ata, zamanın iktidarına karşı verdiği keskin mücadeleden dolayı birkaç kez cezaevlerine girip çıkmak zorunda kaldı.
Atsız Hoca, 1969'da Adana Kongresi'nde CKMP'sinin, MHP adını almasıyla Başbuğ Alparslan Türkeş'in siyasi mücadelesi hoşuna gitmeyince, siyaseti uzaktan ve çekildiği köşesinden takip etmeye başladı.
Hüseyin Nihal Atsız Hoca, iki kere evlendi.
Birinde dört yıl, diğerinde ise yaklaşık kırk yıl evli kaldı.
İkinci hanımından Yağmur ve Buğra adlı iki oğlu oldu.
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden/
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize./
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden/
İtler bile gülecek kimsesizliğimize./
FAHRETTİN MASUM BUDAK
Yorumlar