Arkadaşımız, ülküdaşımız ve ağabeyimiz Kemal Koyuncu'yu kaybettik.

Uzun süre öğretmenlik yapan ve bilahare 12 Eylül zindanlarında 10 yılı aşkın bir süre çile çeken Kemal Reis, çıktıktan sonra Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcılığına getirilmişti.

Kemal Başkan, bu görevinin ardından Ülkü Ocakları Genel Müfettişliği görevinde bulunmuştu. O aynı zamanda öğretmenlik yaptığı dönemde Ülkü-Bir Başkanlığı'nı da üstlenmişti.

Almış olduğu 30 yıl cezanın bir bölümünü Mamak'ta, Balıkesir'de Hatay'da, Kahramanmaraş'ta ve Malatya'da yatarak bitiren Kemal Reis, içeri düşmeden önce evlenen bir ülküdaşımızdı. Çocukları O'nsuz büyümüştü.

Beş çocuk babasıydı.

Evlatlarını zor şartlar ve sıkıntılı dönemler yaşamasına rağmen okutup meslek sahibi yapmıştı.

Kemal Koyuncu Reis, 1950 doğumluydu.

Ülkücü harekete 1965'lerde Başbuğ'la birlikte gönül vermişti.

Öğretmen okulunda okurken Milliyetçi Harekete sevdalanmıştı.

Ocak ve partinin çeşitli kademelerinde çalışmış ve bu fikrin gelişmesine büyük emekler sarf etmişti.

Kemal Başkan, İlkokul ve Halk Eğitim müdürlüğü de yapmıştı. O'nu en fazla üzen geçen seneki Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi ile şimdiye kadar biriktirdiği içinde özel dokümanlarının da bulunduğu kitaplığının yanmasıydı.

Çünkü gününün önemli bir bölümünü kitaplığında geçiriyordu. Okuyordu, yazıyordu ve yorumluyordu.

Bir ara Hergün Gazetesi’nde köşe yazarlığı da yapmıştı.

Ömrü boyunca canla başla koşturduğu Türk milliyetçiliği mücadelesinde vücut bağışıklığına adeta darbe vurmuştu.

Dolayısıyla bundan birkaç ay önce yakalandığı kanser illetine yenik düşerek aramızdan ayrıldı. Kemal Abi, dünya hayatının bin bir çeşit belaları karşısında daima direnç göstermesiyle tanınıyordu.

Ancak Hak Teala'nın verdiği ömür buraya kadardı. Daha fazla direnemezdi. Artık ezel ve ebedin sahibi onu çağırıyordu.

Yaklaşık bir buçuk ay önce ziyaret için Kahramanmaraş-Göksun- Taşoluk Köyü’ne gitmiştik.

Erdem Karakoç'un organize ettiği bu ziyarette takriben yüz elli kişiydik. Yurdun farklı illerinden gelip oraya toplanmıştık.

Çok sevinmiş ve moral bulmuştu. Herkeste bir Kemal Koyuncu hatırası vardı.

Sırayla kalkıp anlattılar.

Ülkücüler içinde böylesine sevilen sayılan bir ülkücünün olması ne güzel bir şeydi ya Rabbim?

Orada toplananlar onu öve öve bitiremediler! İsteseydi önüne serilen imkanlarla milletvekili ve bakan bile olabilirdi.

Ama Kemal Başkan, Kemal Başkan olarak kalmak istedi.

O ülkücülerin muhabbet dünyasına hükmeden insandı.

Muhterem bir büyüğümüz olarak yüreklerimize yerleşip kalmıştı. 

O özellikle ülkücü taşmedreselilerin gönül tahtında bağdaş kurup oturmuştu.

İnanıyorum ki, bu erdem ve bu ahlak donanımlı insanı cennetten bir köşe beklemektedir.

Ruhu şad, mekanı beyişt olsun. 

Yüce milletimizin, ülkücü hareketin ve yakınlarının başı sağ olsun.

FAHRETTİN MASUM BUDAK