Türkiye, iyi idare edilirse bu muazzam gelirleriyle kısa zamanda dünyada mevcut ülkelerin içinde ilk beşi yakalama hedefini tutturması işten bile değildir.

Türkiye zengin bir ülkedir.

Yeraltı ve yerüstü doğal kaynaklarıyla dünyada sayılı ülkelerden biridir. 

Mühim olan bunun bilincine varmak ve bu kaynakları dengeli ama rantabl bir şekilde kullanabilmektir.

Ancak gördüğümüz kadarıyla bunu yeterince kullanamıyoruz. Kurumlar arası dağınıklık var.

Eşgüdüm sağlanamıyor.

Merkezi yönetim ayrı harcıyor, yerel yönetimler ayrı...

Bugün sosyal devlet anlayışını tabanda uygulamaya çalışan belediyelerin harcadığı meblağları toplasak ve bu paraları düzenli ve verimli bir şekilde tabandaki ihtiyaç sahiplerine aktarabilsek, Türkiye'de ne dar gelirlilerin ne emeklilerin ne de açlık sınırında yaşayan kesimlerin şikâyeti kalır.

Bugün belediyeler ile hükümet yoksulluk ve açlık sınırında cebelleşenlere yardımda yarış halindedir. Her iki kurum da kendine göre bir yol tutturmuş gidiyor.

Kimi belediyeler erzak, kömür ve yemek dağıtırken, kimi belediyeler de aylık para ve fatura yardımı yapmaktadır.

Bu belediyelerin içinde emeklilere destek mahiyetli ek aylık verenler de vardır.

Aynı yardımların hükümet ve devlet tarafından da yapıldığını biliyor ve görüyoruz.

Bu yardım ve desteklerin bu şekilde dağıtılması devlet çarkının düzensiz işlediğini göstermektedir.

Çoğu zaman yardımlar amacından saptırılmakta ve yer yer rüşvet ve irtikapa dönüşmektedir.

Bütün bunlar bir hizmet yoludur ama yanlış bir hizmet yoludur.

Kendisine düzenli olarak para, erzak, yakacak ve fatura yardımında bulunulan bir kişi, belediye başkanını seçimlerde yalnız bırakır mı? Bu modern rüşvet değil de nedir? Bu konuda hem genel hem de yerel iktidarlar rüşvet peşindedir.

Oy alabilmek için her yolu mubah görüyorlar.

Toplanan paralar yüzlerce grupların içinde eritilerek heba ediliyor. 

Böyle olunca da iki yakamız bir araya gelmiyor.

Oysa bu paralar Batı ülkelerinde olduğu gibi bir havuzda toplansa ve sözünü ettiğimiz dar gelirli sosyal dilimlere devlet eliyle düzenli ve adilane bir metotla aktarılabilse, iddia ediyorum ki, bizim ülkemizde değil açlık, yoksulluk namına hiçbir şey kalmaz!

FAHRETTİN MASUM BUDAK