Ümit Özdağ'a yapılan muameleyi görünce, insan bu ülkede kimin haklı kimin haksız olduğunu çözmede bir hayli zorlanıyor.
Berbat bir algı yönetimi var. Kimse durduğu yerde durmak istemiyor.
Kimse de bulunduğu makamın ağırlığını taşımıyor.
Özdağ, sivri dilli, radikal ve sert çıkışlarıyla tanınan bir siyasetçi.
O'nda bilinen önceki milliyetçilerin sorumluluğu yoktur.
Canı istediğini, canı istediği yerde konuşmak ona prim vereceğini sanıyordu.
Kışkırtıcı ve etnik ayrışmayı körükleyen çıkışlarıyla insanları kin ve nifaka sürükleyeceğini bildiği halde bu sakat görüşünden ne hikmetse vazgeçmedi.
Bir ara Suriyelilerle Türkleri karşı karşıya getirmek istedi. Bu konuda ağzına geleni ve diline düşeni söylemekten çekinmedi.
Siyaseten buradan bir ekmek yiyemeyeceğini anlayınca başka alanlara el attı.
Tıpkı solcular gibi Türk Devletinin menfaatine olan iç ve dış gelişmelere karşı çıktı.
Mevcut sistemin arızalı noktalarını eleştirip çözüm yolları sunması gerekirken, o da sol geleneğe uyarak sadece eleştirmekle iktifa etti.
Çoğu yerde doğruları konuştu ama doğruların her yerde konuşulmasının doğru olmadığını bilmesi lazımdı.
Cumhurbaşkanı'na gece gündüz hakaret edeceğine, o makamı koruyan, bir anlamda zırh ve kalkan görevi yapan mevcut yasaları hatırlatıp değiştirilmesini teklif etmesi daha yararlı olmaz mıydı?
Ümit Özdağ solun gölgesinden bir türlü kurtulamadı.
Hep saldırdı, hep kırdı ve hep eleştirdi.
Yol gösteremedi.
Kılavuz olamadı.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve buradan siyasi kazanımlar devşirmek milliyetçi olduğunu iddia eden bir lidere yakışmıyordu ama o bunu ısrarla sürdürmeye çalıştı.
Zafer Partisi Genel Başkanı, Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan'a çok özeniyordu ama O'nun akıbetini de düşünmek zorundaydı.
Oy toplama uğruna Türk Devletinin temel değerlerine bu kadar saldırı yapmamalıydı.
Aklın önüne geçmemek şartıyla hırs iyidir. Ne var ki, Ümit Hoca aklı bir kenara koymuştu.
"Erdoğan'ın yaptığını Haçlılar bu ülkeye yapmadı" demek ne demektir?
Atalarımız "dilin kemiği yoktur" sözüyle acaba Ümit Özdağ gibilerini mi kastetmiştir?
Tutuklama bana göre ağır bir cezadır.
Ancak bu devletin yasaları, kaideleri ve kuralları vardır.
Kanun önünde herkes eşittir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde kimseye suç işleme özgürlüğü ve imtiyazı tanınamaz.
FAHRETTİN MASUM BUDAK
Yorumlar