"Terörsüz Türkiye" için Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı üzerine başlatılan süreci doğmadan öldürmek isteyen şer cephesi emperyalistler, her türlü senaryoyu meydanlarda dolaştırmaya başladılar.
Abdullah Öcalan ve örgütü PKK, Türk Devleti'ne bunca zaman zarfında o denli zarar verdi ki, kimse bu katilin cezaevinden çıkmasını istemiyor.
Anlaşılan odur ki, devlet, Abdullah Öcalan'ın yaşadığı bu son dönemlerinden yararlanmak istiyor.
Birincisi 25 sene içeride yatmış ve 80 yaşına kadem basmış bir adamdan bundan bu tarafa ne köy olur ne kasaba...
Barışa giden yolda, sırf örgütte ve dayandığı zeminde psikolojik etki yaratacağını bildikleri için "Devlet Aklı" bundan sonra içeride yatırmaktansa, dışarı çıkarıp ev hapsine almayı daha faydalı görüyor.
Sanıyorum burada Apo'nun hem kahraman olmasının önüne geçmek istiyor hem de PKK'nın lağvedilmesiyle taşeron ve kiralık örgüt bulmakta zorlanmayan Batılı devletlerin önünü kesmek istiyor.
Devletin amacı Türkiye'nin ufkunu tamamen açmaktır. Her isteyen devletin bu melun ve menfur örgütü Türkiye'ye karşı kullanması milletimizi canından bezdirdi.
PKK'nın lağvedilmesi karşılığında teröristbaşı Apo'ya "Umut Hakkı"nın tanınması halkımız tarafından kabullenilmesi çok zor bir olaydır ama bu örgütü yabancı devletlerin elinden çekip almak için başka da bir çarenin olmadığı da bilinmelidir.
PKK her dönemde uluslararası güçlerin elinde bir piyon olarak kullanıldı.
Bir zamanlar bu örgütü komünistler kullanıyordu.
Bilahare komünistler güçten düşünce devreye Hafız Esad'ın Suriye’si, İran ve Rusya üçlüsü Türkiye'ye karşı bu kanlı örgütün hamisi oldular. Daha sonra aynı örgüt Fransa ile Almanya'nın eline düştü. Bir müddet de bu devletlerin kiralık şebekesi olarak su yüzüne çıktı.
Sözü edilen devletlerin sayesinde PKK, Avrupa'da taban tutarak siyasi kazanımlarını katlayarak büyüttü.
Örgüt Avrupa'da özgür olunca uyuşturucu ticaretine başlayarak kendisine mali kaynak temin edip gücüne güç kattı. Buna Türkiye'deki siyasi istikrarsızlık ve Parlamenter Sistemin arızaları da eklenince örgüt iyice palazlandı.
Amerika'nın bölgede tutunabilmek için her zeminde makyavelist politikalardan yararlanmaya çalıştığını biliyoruz.
Bunu bazen diş geçirdiği devletlerle bazen de en azılı örgütlerle yerine getiriyor. Önceleri Taliban'la bu işi götürebildiği kadar götürdü.
Ardından Terör Örgütü El Nusra'nın kapısını çaldı.
Baktı ki olmayacak bu kez el altından İŞİD'le pazarlığa oturdu.
Bu örgütten de yeterli randuman alamayınca uçtan kulaktan yardım ettiği PKK'nın adını SDG yaparak bu kanlı örgütü Suriye'de besleyip büyüttü. PKK- YPG artık kiralık bir güç olarak elindedir.
Bölgeyi dizayn etmek için bu örgütün tüm ihtiyaçlarını karşılamakta çok pervasızca davrandı ve davranıyor.
PKK, kurulduğu günden beri kendine değil, emperyalist devletlere ve bunların ajanlarına çalıştı.
Bir zamanlar KGB'nin emrinde olan bu kiralık kanlı örgüt şimdilerde CIA'nin ve Mossad'ın bir dediğini iki etmiyor.
İşte devlet, kendisini siyasi zemine ve zamana göre pazarlamaya çalışan bu katil sürülerini, milletimizin üzerinde emelleri olan emperyalistlerin elinden alıp tamamen yok etmek istiyor. Eğer Kürt, Türk ve Müslüman düşmanı bu örgüt yok edilecekse, içeride çürümüş bir adamın dışarıya çıkarılmasının ve ev hapsinde tutulmasının hiç bir önemi yoktur!
FAHRETTİN MASUM BUDAK
Yorumlar