Gözden kaçırmayın

Depresyonun, uzun süreli depresif ruh hâli ve aktivitelere karşı isteksiz olma durumuyla karakterize olan ruhsal bir bozukluk olduğunu kaydeden uzmanlar, “Bireyin birkaç gün boyunca kendini mutsuz hissetmesi depresyonda olduğunu göstermez. Depresyonda olan birey, kendini haftalar hatta aylar boyunca sürekli üzgün hissedebilir” dedi.
DEPRESYONUN BELİRTİLERİ VE NEDENLERİ
Depresyonun, insanlarda farklı şekillerde kendini gösterebildiğini kaydeden uzmanlar, “Amerikan Psikiyatri Birliği'nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal İstatistiksel El Kitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) depresif bozuklukları sınıflandırıyor. Klinik Depresyon (Majör Depresif Bozukluk): Bireyin en az iki hafta boyunca kendini üzgün ve değersiz hissetmesi durumudur. Bu depresif ruh hâline genellikle uyku sorunları, aktivitelere karşı ilgi kaybı ve iştahta değişiklik gibi farklı semptomlar da eşlik eder. Majör depresyon, depresyonun en şiddetli biçimi olarak bilinir. Kalıcı Depresif Bozukluk (PDD): Genellikle en az iki yıl süren hafif veya orta şiddetli depresyon türüdür. Kalıcı depresif bozuklukta görülen semptomlar, klinik depresyona göre daha az şiddetlidir. Âdet Öncesi Disforik Bozukluk (PMDD): Bu depresyon türünde aşırı sinirlilik, kaygı veya depresyon gibi ruh hâli semptomlarıyla birlikte PMS (âdet öncesi sendromu) belirtileri de yaşanır. Bu semptomların âdet dönemi başladıktan birkaç gün sonra düzeldiği görülebilir. Ancak semptomlar, bireyin yaşamını etkileyebilecek kadar ciddi bir hâle de gelebilir. Yıkıcı Duygudurum Düzenleyememe Bozukluğu (DMDD): Çocuklarda aşırı sinirlilik ve sık görülen yoğun öfke patlamalarına neden olan bir sorundur. Bu hastalığın semptomları genellikle 10 yaşından itibaren görülmeye başlar. Başka Bir Tıbbi Duruma Bağlı Depresif Bozukluk: Kalp hastalığı, hipotiroidizm, Parkinson hastalığı ya da kanser gibi pek çok rahatsızlık, vücutta depresyona neden olan birtakım değişiklikler yaratabilir. Bu hastalıkların tedavisiyle birlikte depresyon da iyileşebilir” dedi.
DOĞAL TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Depresyon tedavisinde bazı durumlarda ilaç kullanımının yanı sıra birtakım doğal tedavi yöntemlerinin de uygulanabildiğini kaydeden uzmanlar, “Bu alternatif tedavi yöntemlerinin hafif depresyon türleri üzerinde etkili olduğu bilinir. Ancak daha şiddetli depresyon türleri üzerinde etkili olduklarına yönelik kesin bir kanıt yoktur. Ayrıca bireyin bu tedavi yöntemlerini uygulamadan önce bir doktora danışması gerekir. Depresyonla mücadelede sağlıklı ve dengeli beslenme oldukça önemlidir” dedi. Beslenme konusunda dikkat edilmesi gereken bazı noktaları da sıralayan uzmanlar, “Alkol ve kafein tüketiminden kaçınmak: Alkol ve kahve doğrudan depresyona neden olmasa da depresyon belirtilerinin şiddetini artırabilir. Bu nedenle alkol ve kafein tüketimini bırakmak ya da sınırlandırmak genel sağlık açısından faydalıdır. Kuruyemiş ve balık tüketimini artırmak: Somon, morina balığı, sardalya, ceviz, kabak çekirdeği ve keten tohumu omega-3 yağları açısından zengindir. Bu besinleri beslenme programına eklemek sinir sisteminin sağlıklı kalmasını desteklemek ve nörotransmitter fonksiyonu açısından önemlidir. Böylece depresyon belirtilerinin hafiflemesi de sağlanabilir. Rafine şeker ve karbonhidratları daha az tüketmek: Bu gıdaları sıkça tüketmek bireyin kan şekerinin hızla yükselmesine ya da düşmesine yol açabilir. Bu ani dalgalanmalar, düşük kan şekerine neden olabilir. Hipoglisemi bazı insanlarda depresyonu, anksiyeteyi ya da yorgunluk gibi semptomları tetikleyebilir. Bu nedenle rafine şeker ve karbonhidrat tüketimini azaltmak sağlık açısından faydalıdır. Vitamin alımını artırmak: B6 ve B12 vitaminleri, folik asit, demir ve bazı mineraller nörotransmitterlerin işlenmesine destek olur. Bu nedenle meyvelerle, sebzelerle ve takviyelerle vitamin alımını artırmak genel ruh sağlığını da destekleyebilir. Meyveler ve sebzeler, antioksidan bakımından da zengindir. Depresyonu olan bireyler, antioksidan bakımından zengin besinleri tüketmeye de dikkat etmelidirler” dedi.
BİTKİSEL TAKVİYELER
Depresyon tedavisi için kullanılabilecek bazı bitkisel takviyelerin bulunduğunu kaydeden uzmanlar, “Sarı kantaron: Beyindeki serotonin seviyeleri üzerinde olumlu etkileri olduğu bilinir. Sarı kantaron özellikle hafif ve orta şiddetli depresyonlarda etkili olabilir. Ancak sarı kantaron, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşime girebilir. Bu nedenle kullanmadan önce mutlaka doktora danışılması gerekir. Bunun yanı sıra antidepresan kullanan bireylerin sarı kantaron kullanımından kaçınmaları gerekir. Antidepresanın ve sarı kantaronun birlikte kullanılması ciddi sorunlara neden olabilir. Safran: Yüksek dozları ciddi yan etkilere neden olabilse de safran özütü depresyon semptomlarını iyileştirmekte etkilidir. Ancak bu konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Omega-3 takviyeleri: Bu takviyelere, özellikle bipolar bozukluğu olan bireylerde depresyon ve depresif semptomlar için alternatif bir tedavi yönetimi olarak başvurulabilir. Bu yağlar; soğuk su balıklarında, keten tohumunda, keten yağında, fındıkta, cevizde ve bazı yiyeceklerde bulunur. Melisa ve valerian kökü: Melisa; ferahlık, rahatlık ve sakinlik sağladığı için depresyon semptomlarını hafifletmede başvurulan bitkiler arasındadır. Valerian kökü de yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliğiyle bilinir; çayı veya ekstreleri mevcuttur. Ancak bu ürünün kontrolsüz kullanımı depresyona neden olabilir” dedi.
UYKU DÜZENİ VE DEPRESYON
Uyku sorunlarının ve depresyonun birbirleriyle bağlantılı olduğunu kaydeden uzmanlar, “Uykusuzluktan muzdarip bireylerin depresyona yakalanma riski daha fazladır. Bu nedenle uyku problemlerinin hafife alınmaması önemlidir. Depresyon hastalarının yaklaşık yüzde 75'inin uykuda dalma ve uykuda kalma konusunda zorluk yaşadıkları bilinir. Bazı durumlarda iyi bir uyku düzenine sahip olmak için yardım almak da gerekebilir. Örneğin uykusuzluk sorunu olan bireylere, depresyon tedavisinde olduğu gibi bilişsel davranışçı terapi uygulanabilir” dedi.
STRES YÖNETİMİ VE SOSYAL DESTEK
Depresyonun tetikleyicilerinden biri olan stresi yönetebilmenin, depresyonun yol açtığı olumsuz etkileri azaltmak ve iyileşmek açısından önemli olduğunu kaydeden uzmanlar, “Bunun yanı sıra bireyin çevresinden destek görmesi de depresyonla başa çıkmasına yardımcı olabilecek önemli bir etkendir. Stres yönetimi tekniklerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir: Sosyalleşmeye ve rahatlamaya zaman ayırmak, insanlarla iletişim kurmak, kontrolü ele almak ve kaybetmemek, aktif olmak, başka insanlara yardım etmeye çalışmak, bireysel bir meydan okuma olarak koyulan hedeflere ulaşmaya çalışmak, sağlıksız atıştırmalıklardan, alkolden ve sigaradan kaçınmak, pozitif olmaya çabalamak. Mindfulness ve farkındalık çalışmaları da stres yönetiminde ve depresyon tedavisinde etkili bir yöntemdir. Mindfulness ve farkındalık çalışmaları, bireyin o an ne hissettiğine herhangi bir yorumlama ya da yargılama olmadan odaklanmasıdır. Bu çalışma; nefes alma yöntemlerini, yönlendirilmiş imgelemeyi, vücudu ve zihni rahatlatıp stresi azaltmaya yardımcı olabilecek bazı yöntemleri içerir” dedi.
“STRES YÖNETİMİ KONUSUNDA ETKİLİ”
Derin nefes alma egzersizlerinin de stres yönetimi konusunda etkili olduğunu kaydeden uzmanlar, “Yaklaşık birkaç dakika süren bu yöntemi, günlük egzersizin bir parçası hâline getirmek daha iyi bir sonuç alınmasına yardımcı olabilir. Bu yöntemde bireyin kendini olabildiğince rahat ettirmesi ve sıkı giysilerini gevşetmesi gerekir. Birey, kendini zorlamadan nefesinin karnının derinliklerine doğru akmasına izin verir. Egzersizi yaparken yavaş ve düzenli bir şekilde nefes almak ya da 1'den 5'e kadar saymak da faydalı olabilir. Bu yöntem en az 5 dakika boyunca uygulanır” dedi.
Haber / Buse AKIN
Yorumlar
Yorum Yap