Karabağ, Sovyetler Birliği dağıldığında bir yığın sorunla baş başa kalan bir bölgeydi. Burada hem Ermeniler hem de Türkler yaşıyordu.
Azerbaycan'a bağlı özerk bir Ermeni Cumhuriyeti olarak yaşamaya devam ediyordu. Ermeniler 1990'ların başlarında Rusların desteği ile Türkleri insanlık dışı katliam ve vahşetlerle buradan kovdu.
Ermeniler sadece Karabağ'daki Azeri Türklerini değil, Karabağ civarında yaşayan Azeri Türklerini de bu bölgeden uzaklaştırdı.
Karabağ ve havalisinden çıkarılan Azeri Türkleri, çok zor şartlar altında büyük şehirlerin banliyölerinde 30 yıl çile ve ıstırapla yaşadılar.
Azerbaycan tam 30 yıl topraklarının kurtarılması için dünyadan yardım istedi.
Bu konuda hangi kapıyı çaldıysa oyalama taktiği ile eli boş döndü.
Türkiye ve Azerbaycan da dahil hiçbir ülke zorla alınan bu toprakların zorla geri alınmasını istemiyordu.
Çünkü uluslararası konjonktürün buna müsait olmadığını düşünüyorlardı.
Azerbaycan ile Türkiye, Karabağ'ın geri alınması meselesinde bir yandan hazırlıklar yaparken, bir yandan da diplomatik yollarla dünya toplumlarını ikna çabalarına hız veriyordu.
Tüm diplomatik kanallar tek seçeneğin Ermenilerin işgal ettiği coğrafyadan savaş yoluyla çıkarılabileceğini söylerken, bizim aydınlarımız, bürokratlarımız, akademisyenlerimiz ve siyasetçilerimizden bir kısmı bırakın savaşa girmeyi, Rus ve Batı'nın korkusundan dolayı söz söylemekten bile çekiniyorlardı.
Eğer Türkiye, Azerbaycan'ı desteklerse yer yerinden oynar, üçüncü dünya savaşı çıkar diye el altından sopa gösterip milletimizi bu yoldan caydırmaya çalışıyorlardı.
Hatta bazı işbirlikçi çevreler iktidarı, Türkiye'yi bataklığa sürüklemekle itham ediyorlardı.
Dahası biraz daha ileri giderek Türkiye'nin, Karabağ Savaşı'na bulaşmaması için çeşitli telkinlerle "Demirel ile Özal yöntemine" başvurarak bu beladan kurtulması için öncülük yapmaya çalışıyorlardı.
Ne var ki, Türkiye eski Türkiye değildi. İktidarda ne Demirel vardı ne de Özal.
Türk milliyetçilerinin ortak olduğu iktidarda Cumhur İttifakı vardı. Türkiye kararlıydı.
Azerbaycan'ın yanında ve arkasında kılıç gibi duracaktı.
Kızıl Ordu'yu ve Haçlı'ları ileri süren ve bu güç odaklarıyla korkutan işbirlikçiler kaybetti ve yüce Türk milleti Azerbaycan ordusuyla büyük bir zafer kazanarak göğsümüzü kabarttı.
Azeri Türklerinin Turan'a açılan Karabağ kapısında kazandıkları zaferin 4. yıl dönümünü yürekten kutluyor, şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi minnetle anıyoruz.
FAHRETTİN MASUM BUDAK
Yorumlar