Abdal MALUMKİŞİ


Trakya Adalet Yürüyüşü'nde Çevre İçin Adalet Aramalıdır

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan Adalet Yürüyüşü'nün bugün itibariyle 14'ncü günü. Konvoy bayramın ilk günü Bolu merkezindeydi. Yürüyüş bugün Düzce ile Sakarya'nın merkez ilçesi Adapazarı arasında bir yerlerde olacak.


Bolu Dağı’nı, serin bir atmosferi geride bırakan kitle bugünlerde ovaya, nemin yüksek olduğu bir bölgeye indi. Günde ortalama 20-25 kilometre yürünen yürüyüş daha doğrusu adalet arayışında mevsim şartlarına bağlı sağlık gerekçelerinden ötürü tempo, gün içindeki yürüyüş mesafesi biraz düşebilir. Kabataslak bir hesaba göre yürüyüş 10 gün kadar sonra tamamlanacak. İzmir’den yürüyüş başlatan ve İzmit Körfezi’ni dolaşmadan Topçular – Eskihisar arasını feribotla geçecek kitle ile Gebze civarlarında buluşulup yürüyüşün son 30 kilometresi daha yığınsal bir katılım oluşacak.

DAMARA BASILDI

Yürüyüşün bu bölümüne Trakya’dan da özellikle CHP örgütlerinin tabanlarıyla birlikte bir katılım olacağını öngörüyor daha doğrusu olması gerektiğini düşünüyorum. Yürüyüşün şöyle bir özelliği de var. CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan yürüyüş CHP’yi de, Kemal Kılıçdaroğlu’nu da çoktan aştı. Toplumun farklı kesimlerinden kişiler farklı gerekçelerle adalet arayış ve haykırışlarını bu yürüyüşte ifade ediyor. CHP İstanbul Milletvekili, Gazeteci Enis Berberoğlu’nu habercilik “suçu”nu işlemesinden esasla apar topar bir kararla tutuklanması bardağı taşıran son damla olmuştur. Hani “damar” diye adlandırılan bir nokta var ya. Yargının da bağımsızlığının olmadığı bir ortamda iktidar, toplumun o damarına basmıştır. Çerkezköy’ü, Kırklarelisi, Istrancası… ile Trakya’yı bir bütün olarak değerlendirildiğimizde Trakya’nın o damarı, çevredir. Hepsini teker teker tekrar saymaya gerek yok ancak başta CHP’liler olmak üzere Trakyalılar, Adalet Yürüyüşü’nde çevre için de adalet istemiyle yürüyüşteki yerini almalıdır. Bu çevre ve ortam bizlere atalarımızdan kalan, çocuklarımıza ve torunlarımıza bırakacağımız bir miras olduğuna göre her ortam ve platformda sahip çıkmak durumundayız.

HANİ YERELDEN YÖNETİM

Son zamanlarda çevreye ilişkin haberler manşetimizde ve sürmanşetimizde sıklıkla yer alıyor. Ve artık her gelişmeye şüpheli yaklaşır olduk. Ergene’nin temiz bir görünüme kavuşacağına dair yıllardır ardı arkası kesilmeyen ve hepsi lafta kalan vaatlerin ardından burada halen süregiden deşarj çalışmasına bu gazeteden yaklaşımımız ondan esasla, “Ya tutarsa…” şeklinde olmuştur. Dileriz tutar ancak bizi bu süreçte şüpheye sevk oluyorsak, sebebi var.

Bu arada bayramdan hemen bir gün önce Velimeşe OSB Müşterek Atıksu Bağlantı Kollektör Hattı Projesi için de Bakanlar Kurulu kararıyla acele kamulaştırma kararı çıktı. Çerkezköy ve Ergene ilçelerinde bazı taşınmazlar Tekirdağ Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı’nca kamulaştırılacak. Meselenin aslı astarı nedir diye Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay ile görüştük. Başkan Akay bizden öğrendiğini belirtip bu kamulaştırmada bir aykırılık olmadığını, çevreye ilişkin olduğunu ancak konuyu da araştıracağını kaydetti. Meseleye dair AKP İlçe Başkanı Abdullah Öğe veya Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğan’ı aramadık çünkü onlardan da büyük ihtimalle, “Sizden öğrendik” yanıtını alacaktık. Hadi Vahap Akay seçilmiş belediye başkanı olmasına rağmen CHP’li olmasından esasla bilgilendirilmedi ancak iktidar partisi üstelik halka rağmen, “Ben yaptım oldu”yu o derece alışkanlık haline getirdi ki yerelde kendi seçilmişlerine dahi sorma, danışma gibi durumlara gerek duymuyor.  Nasıl olsa gerek il ve ilçe kongrelerinde, gerekse belediye başkan ve milletvekili adayı belirlemede artık çağa yakışmayan şekilde tespit yöntemi beraberinde iktidar partili “yerel” seçilmişleri getirirken Ankara merkezli alınan ama yanlış olduğu bilinen kararlarda halkın sesi soluğu olmaktan uzak iktidar partili “seçilmiş”ler türüyor. 2002’den bu yana AKP’nin “Yapacağım edeceğim” deyip de yapıp etmediği şeylerin başında memlekette siyaset biçimini değiştirmek ve yönetimi yerellere yaygınlaştırmak olmuştur. Geride kalan 15 sene içinde memleketteki siyaset biçimine dair tek değişim değil yönetimlerin yerelleşmesi ve yerel iradenin güçlenmesi, aksine memleketi tek adam yönetimine sürüklemek şeklinde, ateşle oynamak olmuştur.