Barış ELÇİ


Toplumun normu ile gerçekler

Aslında her gün yaşadığımız toplumda uyduğumuz ve ya uyguladığımız kuralların bir çoğunu gerçekleştirirken, hiç dikkat ediyor muyuz ki, yaptığımız doğru mu? Bizdeki en büyük eksiklik, biz doğru ile normali birbirinden ayırt edememekteyiz. Bir toplumda normal kabul edilen her şeyin doğru olduğu anlamı bir tek bizde var. Bu yüzden yıllardır yanlışlarımızdan kurtulamamaktayız.


Lokal toplumların en büyük sorunu bu. Törenin yıllardır beslendiği yegane kaynak burası. Çünkü herkesin yaptığını doğru kabul ettiğimiz için, kanunla yasaklamış olsak bile, toplumun kabul etmesi mümkün olmamakta. Örnek; başlık parası. Yıllarca yasak olmasına rağmen hala uygulamaları can yakmakta. Berdel, kan davası....

 

Listemiz bu şekilde uzar gider.

Zannetmeyin ki bu sadece belli bölgelere ait olaylar, ya da sadece belli alanlarda gelişmekte. Hayır, kesinlikle katılmamaktayım. Geçenlerde bir öğretmen arkadaşın aracını, trafikte, ikinci sırada dörtlü yanmış şekilde buldum.Tam trafiğin orta yerinde , yaklaşınca baktım ki kendisi de içinde oturmakta. Sordum ne yapıyorsun? diye. Yemek yiyorum dedi. Yolu trafiğe kapatmışsın dedim, dörtlü yaktım ya diye cevap verdi. Günlerce güldüm. Bir gün bana kızdı ve dedi ki “Sen bu Çerkezköy’ü bilmezsin , burada herkesin yaptığı normal bir olay.'' Demek ki burada birileri dörtlü yakıp aracı içerisinde bir şeyler yerken, o anda hastalanıp, ambulansla hastaneye kaldırılırken , oradan geçemeyen ambulansın içinde ölen birisinin olması o kadar normal ki. Burası Çerkezköy. Daha da anormali, bu durumu görevli bir memur arkadaşıma anlattım , bana dedi ki; evet ya burası bir anormal, yol ortasına park ediyorlar ve sürekli ihbarlar geliyor, alıştık artık, müdahale etmiyoruz.

 

Başka alanda bir konu var yine toplum normu ile alakalı. Gerçi neredeyse her yerde var, yanlışların doğru kabul edilip normal sayılarak o bölgede yaşayan herkes tarafından aynı yanlışın yapılması. Hatta bunlar içinden bazılarının kanunlar gözünde dahi normalleşenlerinin olduğuna eminim. Mesela tecavüzcüsü tarafından nikahlanan kızların davalarından vazgeçmeleri durumunda davanın düşmesi. Şimdi ticari alanda olan bir örnek daha vereyim.

 

Toplumda kiminle konuşursanız konuşun her kes kendi dürüstlüğünü ballandıra ballandıra anlatır. Ya da kendisi ile ilgili muhteşem, inanılması güç gerçekleştirimleri. Hep en doğrusunu yapmış, en doğru kararı vermiş, bilge kişi olarak lanse etmeyi de ihmal etmez. Bunların bazılarını toplum kabul eder ve her tarafta dillendirir, bazılarını ise dışlar, genelde dışlananlar ekonomik gücü olmayanlar, aşağılananlar ise durumu iyi olanlardır. Hemen herkes yalnız kaldıklarında inanmadıklarını iddia ettikleri hikayeleri, sırf yalakalık olsun diye, dürüstlük adına anlatıp dururlar. Çünkü toplumun normu budur. Buradan, zenginin kanunlar karşısında haklı çıkma ütopyası da maalesef gerçek olma yolunda önemli bir kazanım sağlamaktadır. Bu durum sadece ve sadece normlar çerçevesinde yaşayan toplumlarda gerçekleşir. Sonrasında da tüm toplum koro halinde ''Adalet istiyoruz '' türküsünü seslendirmektedir. İşte o toplumun biz olmasından daha normal ne olabilir ki ? Ne dersiniz!