Nurcan Erarslan


Pazartesi!

Evet, bugün günlerden pazartesi. Haftanın en nefret edilen günü olması sebebi ile en meşhur olanı. Hatta dünya çapında bilinen bir hastalığın da sebebi. Peki neden?


Birçok sebebi var aslında.

Mesela hangi ülkeye giderseniz gidin hangi din yaşanırsa yaşansın, hafta sonları genelde tatil olur. Ve tatil boyunca rahatlamanın gezmenin tozmanın yerini iş başı yapmak veya okula gitmek gibi sorumluluklar alır. Bu insanda stres yapar, zira muhtemelen hafta sonunun gelmesine çok heyecanlanan bizler cuma günü işi savsaklamış dolayısıyla pazartesiye hem fazla iş bırakmışızdır, hem de araya giren zamandan ötürü yoğunlaşmak zor olacaktır. Ve muhtemelen geçen haftadan kalan işler ile yeni haftanın işleri kesişecektir. Daha işe gitmeden kafamızda iş planları yapmaya başlar gergin bir hava taşırız etrafımızda. Tabi bunlar memur tayfası için geçerli olan gerginlik sebepleri… İşçi olunca pazartesi demek, ya dinlenmiş olmanın verdiği huzuru alt üst eden yorucu bir gün sizi bekliyor demek, ya da zaten nefret ettiğiniz ama zaruretten katlandığınız işe gitmek zorunda olmanın verdiği sinir demektir. Öğrenciler için de çok farklı değil. Pazartesiye teslim edilecek ödevler, sınavlar, sözlüler…

Evin içinde de farklı değildir ki… Eşlerin, annelerin “Pazartesi”ye hazırlanmaları bir gece önceden başlar. Çamaşırların yıkanmış ütülenmiş yarına hazır olması gerekir. Çocukların beslenmesi için hazırlık yapılması gerekir. Sabah kahvaltı için bir eksik varsa erkenden görülmelidir, yoksa ertesi sabah “Pazartesi” telaşında pek de mümkün olmaz. Sabah erken kalkıp kahvaltı hazırlama ile başlayan rutin zaten tüm hafta sürecektir. Herkesin kendi rutinine adapte olduğu bugün gerçekten de yorucu değilse bile en gergin gün olmak durumunda kalır.

Demin dedim ya anneler pazartesiye pazardan hazırlanır diye; sadece anneler değil aslında herkes bilinçli ya da bilinçsiz pazar akşamından girerler “Pazartesi Sendromu”na, sadece hafta başlayacağı için kaygı ve gerginlik durumuna…

Örneğin haftada bir tatili pazar değil de hafta içi olan biri için pazartesinin bir önemi olmamalı. Ya da hafta sonu çalışan biri için pazartesi herhangi bir gün olmalı. Maalesef durum bu şekilde olmuyor. Hafta sonunun yaklaşması ile insanlar placebosendromu denilen etkiye girer ve bir rahatlama haline girer. Bununla birlikte hafta sonu biterken de placebonun negatif türevi olan noceboetkisine girer ve aslında gergin olmasını gerektirmeyen sevdiği işine giderken de gergin hissedebilir bir insan, sırf çoğunluk bunu hissediyor diye.

Pazartesi sendromunun altında tamamen normal sebepler yatarken bu sebeplere sahip olmayanları da vurur bir gerginlik dalgası.

Peki, ne yapmalı?

Öncelikle başkalarının etkisine girmeden evvel kendi etkinizi yaratın. Pozitif yanlarını görün ve onlara odaklanın. Öğrencilerin arkadaşlarını görmeleri, çalışanların yarım bıraktıkları işleri bitirdiklerinde alacakları haz, annelerin çocuklarının büyümesinden aldıkları mutluluk… Saymakla bitmez…

Kısacası; Pazartesiye heyecanlanın!