Abdal MALUMKİŞİ


Nitelikli STÖ'nün Önemi: TİSGÜPDER

Sivil toplum örgütleri yapılanmalarına dair daha önceleri Çerkezköy'ü merkeze alarak yazdığım kimi yorumlarda, kentleşme ve kentlilik bilinci için niteliğin ön planda tutulduğu yapılaşmaların gerekliliğini savunmuştum.


Dünya yerinden oynar, oynatırız…

“Küçük Amerika”, “Emperyalist proje BOP’un eş başkanlığı” gibi “duygusal” hedeflerle dünyaya emperyalistlik yapmaya değil “Ağabey Türkiye” olma hedefi gütmeliyiz ki çok daha insancıldır.

Başta Çerkezköy gibi nüfus artış hızı listesinde Gebze’den sonra ikinci sırada yer alan bir ilçenin de, Trakya’nın bütünün de bu tür niteliği merkezine alan sivil toplum örgütü yapılanmalarına ihtiyaç vardır. 

Memlekette gayet yaygın olan, “Hemşerim memleket nire” temelli “dayanışma” ruhundan esasla özellikle 12 Eylül hukukunun gereği önleri açılan hemşeri derneği türü yapılaşmanın ne kadar zayıf            bir yapılaşma olduğunun bir örneği yine Çerkezköy’de yaşanmaktadır.

Çerkezköy Belediyesi tarafından aylar öncesi yapılacağı duyurulan, çeşitli yörelerin tanıtılacağı Ramazan ayı etkinlikleri var ile yok arasında bir konumdadır. Ben bu fiyaskoda belediyeyi yetersiz görmüyorum. Belediye hemşeri derneklerinin önünü açmış, onlar hayata geçirememiştir. Bu konumda belediye daha ne yapsın? Bütün yükümlülüğü belediye üstlendikten sonra, yönetimi siyasetle belirlenen bir kamu kurumu olarak etkinliğin özellikle isimlendirmesinde niye paydaş alsın?

Bardağın hep boş yönüne bakmak doğru değil. Örneğin 16 Mart tarihli yorumumda;

http://www.marmarahaber.com.tr/yazar/349/cerkezkoyu-sevenler-dernegi-ve-yerel-kultur.html

Çerkezköy’e Gönül Verenler Derneği’ni konu etmiştim. Çıtayı bir açıdan yükseltiler. 1 Temmuz Cumartesi günü ilkini düzenleyecekleri, geleneksel hale getirmeyi düşündükleri tavla turnuvası çok yerinde bir hamle. Tavla turnuvası Amerika’nın keşfi değil. Muhtemelen Çerkezköy’de bir ilk olacak. Çok şeye faydası var. Yaşanınca anlaşılacak.

Öte yandan önceki pazar günü Silivri Çayırdere’de gerçekleşen kömürlü termik santral karşıtı eylemde niye yoktular, anlam veremedim. Üstelik basın açıklaması yaptıkları, karşı duruş sergiledikleri bir vakadır. Gerekçe her ne olursa olsun orada olmamaları büyük eksikliktir.

Niçin orada olmadıklarına dair dedikodu mahiyetinde duyumlarım var ama bu köşe dedikodu köşesi değil…

**

Bardağın dolu yönünde çok önemli, merkezine niteliği ve coğrafyasına Çanakkale dahil olmak üzere Trakya’yı alan bir dernek var.

Kısa adı TİSGÜPDER olan Trakya İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği.

Hele ki konuya duyarlı gazetemiz okurlarının çok yakından bildiği, Edirne merkezli bir dernek.

İSG kurumsal olarak bizim de çok önemsediğimiz bir konu. TİSGÜPDER ile örtüştüğümüz yönlerden biri de bu.

Zaten olması gereken şekil de bu.

Naçizane mesleğimiz gereği her şeyden biraz bilmek durumundayız ama hiçbir şeyin tamamını bilmeyiz, bilemeyiz.

Bize düşen bir bilenin konuşması veya konuşturulması, sütunlarımızda yer bulmasıdır.

TİSGÜPDER, iş sağlığı ve güvenliğinin bir bilenidir. Daha da ötesinde konuşanıdır.

İçinde bulunduğumuz OHAL sürecinde konuşmak bile ayrı bir mesele.

Hükümetin “demokratik” KHK’lar ile memleketi “yönetmekte” ısrar ettiği süreçte muhafazakâr muhalifsen de, devrimci muhalifsen de bilumum terör örgütleri iftirası ve çamuruna maruz kalman an meselesi. Memlekette ve dünyada terör örgütü mü yok. Seç, beğen, etiketlen, yaftalan!

Herkesin iktidar kaynaklı korku dalgasına kaptırdığı,

Sermaye ve emperyalizm çıkarları doğrultusunda üstelik Anayasa çiğnenerek alınan grev yasaklaması kararlarında, “Milli güvenlik” gerekçe gösterilerek korkunun daha da yaygınlaştırıldığı süreçte

TİSGÜPDER tarafından hem bir yanlışa dikkat çekmek hem de o kararın karşısında olunduğunu ifade etmek,

Kamuoyunu aydınlatıp hatırlatmak takdir edilesi bir tavırdır.

Siz şimdi hemşeri dernekleri kuru kalabalığında bu tür nitelikli sivil toplum örgütlerinin hayatın her alanında yaygınlaştığını düşünün.