FAHRETTİN MASUM BUDAK


İKİ YÜZLÜ SİYASETE LANET OLSUN!

Türkiye yıllardır PKK ile mücadele ediyor.


Bu meselede kimlerin samimi olduğunu ve kimlerin riyakârlık yaptığını gayet açık bir şekilde herkes görüyor.

 

İçte ve dışta kimlerin Türkiye'den yana ve kimlerin PKK'dan yana olduğunu da herkes biliyor.

 

ABD ile Avrupa bu sorunu kaşımakta ve desteklemekte başı çekiyor. 

 

Özellikle büyük devletler, Türkiye'nin güçlenmesini, ayağa kalkmasını ve söz sahibi olmasını istemiyor. 

 

Onlar istiyor ki; Türkiye yerinde saysın, muhtaç olsun ve edilgen bir devlet olarak yerinde otursun ve dünyada olup bitenlere karışmasın!

 

Dış güçler bunu isteyebilir, bu normaldir. 

 

Ama anormal olan nedir biliyor musunuz? 

 

Bunu içimizde iştah ve iştiyakla isteyenlerin var olmasıdır. 

 

Bu var olma öyle böyle değil, çoktur, hem de yığın yığındır!

 

Bunu bir iki parti hariç, hemen hemen tüm partilerde görüyoruz. 

 

Türkiye'de genellikle oltaya takılan iki kesim vardır: Solcu Aleviler ile solcu ve bölücü PKK'lılar! İşlerine geldiği ve oy deposu olarak gördükleri için politikacılar bu istismara açık bakir alanlardan bir türlü kopmak istemiyorlar. 

 

Akbabalar gibi üşüşüyorlar da üşüşüyorlar! 

 

Çakallar gibi koşuşuyorlar da koşuşuyorlar!

 

Bunun vebali ağırdır. Hem de Allah'a ortak koşmak kadar ağırdır!

 

Sırf koltuk kapmak, kumanda merkezine geçmek ve Türkiye'yi yönetmek için beşikteki bebekleri öldürenlere göz yummak ya da onların oyunu alabilmek için şirin görünmek tam bir şerefsizliktir, tam bir alçaklıktır!

 

Yıllardır bu kepazeliği ve bu müptezelliği birçok partide gördük! Ve görmeye devam ediyoruz!

 

Sadece oy almak uğruna, bazı etnik ve mezhebî kesimlere yıllardır yapılan şaklabanlığı ve yalakalığı iğrenerek seyrediyoruz. 

 

Bu sömürüyü Türkiye'de hangi parti yapmadı ki? MHP ve BBP dışında tüm partiler bu yollardan geçti. 

 

Oy devşirmek için ne utandılar ne arlandılar ne de sıkıldılar.

 

Bir zamanlar bunu Demokrat Parti yapıyordu. Ardından Adalet Partisi yapmaya başladı. 

 

Daha sonra da bu sömürünün şampiyonluğunu CHP uzun süre kimseye bırakmadı.

 

Siyaset sahnesine Anavatan Partisi çıkınca, diğer partiler bu alanda nal topladılar. 

 

Çünkü istismarın baş temsilcisi artık bu parti olmuştu.

 

2003'den itibaren de bu işi AKP üstlendi. 

 

CHP ile birlikte 2016'ya kadar birlikte götürdüler. 

 

AKP bu tarihten sonra hatasını anlayıp öze dönüş yapıp milli düşünce merkezine oturunca, bu istismar alanı tamamen Fetö terör örgütüne ve CHP'ye kaldı.

 

Türkiye'de MHP ve BBP dışında tüm partilerin PKK terörü konusunda büyük suçu ve günahı vardır. 

 

Keşke bu alanda MHP'nin gösterdiği hassasiyet kadar diğer partiler de gösterebilseydi. 

 

Keşke bütün liderler Sayın Devlet Bahçeli kadar bu alanda duyarlı olabilseydi. 

 

Acaba terör ve bölücülük meselesinde tüm partiler samimi olsaydı, DEM veya HDP bu kadar ileri gidebilir miydi? Bu parti bırakın %10'u, %20'ye ulaşsa bile hiçbir hükmü olmazdı. Diğer partiler, sulanmazsa, sırt sıvazlamazsa ve şirin gözükmezse hatta ortaklık veya iş birliği yapmak istemezse bu partinin ne gibi bir hükmü kalabilirdi ki?

 

Çünkü terör meselesinde bu partilerin dertleri terörü bitirmek değildir. Asıl dertleri oradan nemalanmaktır.

 

Şimdilerde CHP kendine "Kent Uzlaşısı" adı altında DEM'i yanına almaya kalktı. 

 

DEM de bundan azami ölçüde yararlanmaya ve Türkiye'nin altını oymaya çalışacaktır. Şırnığıyorlar! Şirvanıyorlar! DEM'e adeta yalvarıyorlar! "Kimin sayesinde mecliste oturuyorsunuz?" cümlesine muhatap olmaya devam ediyorlar!

 

Kendilerini gerçekten bilen partiler için bu söz ve bu cümle ölümden beterdir!

 

Ama utanan, sıkılan ve kızaran parti yok ki! Söz konusu partilerde ne milliyetçilik kaldı ne de yurtseverlik!..

 

Bu riyakarlığı, bu haysiyetsizliği ve bu şerefsizliği bu ülke sırtında bir kanbur gibi daha ne zamana kadar taşıyacaktır?

 

Milletimizin ve devletimizin ahı ve bedduası, bir gün "riyakâr siyasetçilere" mutlaka ganim olacaktır!

 

FAHRETTİN MASUM BUDAK