FAHRETTİN MASUM BUDAK


IĞDIR İZLENİMLERİM (1)

Yaklaşık bir buçuk ay Iğdır' da kaldım. Gayem hem belediye seçimlerini izlemek hem de doğduğum ve büyüdüğüm vatanımda hasret gidermekti. Bu sefer gittiğimde diyebilirim ki, Iğdır'ı bir yandan dolu dolu yaşadım, bir yandan da her yönüyle Iğdır'ı karış karış gezerek önemli notlar topladım.


Bilelim ki, Iğdır sosolojik  ve ekonomik olarak büyük bir değişim geçiriyor. 

 

İl olmasından kaynaklı önemli yatırımlar almış ve önemli nüfus değişimleri yaşamıştır. 

 

Dışarıdan gelenler çoğalmış ve demografik yapı bir hayli değişkenlik göstermiştir. 

 

Eskinin o homojen yapısı gitmiş ve onun yerine heterojen bir yapı zuhur etmiştir.

 

Ticarette yeni işadamları türemiş ve AKP iktidarından mütevellit yeni simalar diyebileceğimiz bir takım insanlar inisiyatif almaya başlamıştır.

 

Eskiden bu şehirde Azeri Türkleri yoğunluktaydı. 

 

Şimdilerde ise bu yoğunluk kıl payı dengelenmiş vaziyettedir. 

 

İli yönetenler, AKP desteği ile yerelde ve genelde 15 yılı aşkın bir süre aşiret kesimine geniş imkanlar tanıdı. 

 

Bu zaman diliminde tüm devlet imkanlarından yoksun bırakılan Azeri Türkleri gördükleri bu haksız muameleden dolayı hal çareleri aramaya başladı. 

 

Bu süre zarfında gelen hizmetler, AKP kanalıyla ırkçı ve mezhepçilerin yüksek yararına sunuldu.

 

Ticaretten, ekonomiden ve idareden dışlanan Azeri Türkleri işsiz güçsüz kalınca şehri terk etmek zorunda kaldı. 

 

Bu konuda AKP bir denge kuracağına daha da dengeyi bir kesimin lehine bozdu. 

 

Genelde oyları Türklerden alan AKP, hizmeti devamlı olarak  karşı kesime peşkaş çekti. 

 

Bu anlayış, diğer Kürt şehirlerinden oy devşirmek ve oralarda kökleşmek için sonuna kadar kullanıldı.

 

Yani Iğdır bir anlamda  AKP'nin kurbanlık koyunu oldu.

 

Bu ters ve hatalı tutum yıllarca devam etti.

 

2004'den 2017 yılına kadar şehirde köklü ve radikal bir temizlik yapıldı. 

 

Azeri Türkleri örselendi, itildi ve  horlandı. 

 

Bu sadece yönetimde  ve ticarette değil, inançta ve ırkçılıkta da kendini gösterdi. 

 

Muhafazakârların korumasıyla DHP'lılar adeta bu şehirde beslendi ve palazlandı. 

 

Tüm devlet kurumları DEM sempatizanlarıyla dolduruldu. 

 

Bu işe yerleştirmelerde devlet kurumuları olarak hastahane, üniversite, il özel İdaresi ve belediye ve belediyeye bağlı kurumlar başı çekti.

 

Bu ayrımcı yaklaşımları ve bu imtiyazlı icraatları görenler,  Osmanlı döneminin geri geldiğini düşünmeye başladılar. 

 

Muhafazakâr Kürtler mezhepçilik yaparken, etnikçi ve solcu Kürtler de ırkçılık yapmaya devam etti.

 

Artık yavaş yavaş şehrin dokusu da, kokusu da değişmeye ve farklılaşmaya başlamıştı. 

 

Bir zamanlar bu şehirde Azeri Türklerinin borusu öterken, sözünü ettiğim yönetimle bu borunun ötüşü bir başka etnik unsura sessizce devredildi.

 

Azeri Türklerinin dindar kesimi başlangıçta AKP'yi desteklediği halde, sonradan gördükleri maddi ve manevi baskılar neticesinde verdikleri desteği geri çekmek zorunda kaldılar.

 

 Devam edecek...

 

 FAHRETTİN MASUM BUDAK