Hüseyin Gökçeli


Demokrat Parti Dönemi ve Basın?

Türkiye'de basın özgürlüğü ciddi anlamda tehlike altında. Yazarlar, gazeteciler, muhabirler, konuşmacılar bir takım nedenlerden ötürü yazdıklarını sansüre uğratmak zorunda kalıyor. 2. Abdülhamit döneminde başlayan basın yasakları, Milli mücadele döneminde biraz rahatladı.


Atatürk döneminde kısıtlı da olsa özgürlüğünü yaşayan gazeteciler, İsmet İnönü hükümetinde gelinen yasaklarla tamamen özgürlüğünü kullanamadılar. Sonraki dönemde çok partili hayata geçişle birlikte kısa da olsa özgürlüğünü yaşayan gazeteciler, bu özgürlüğünü uzun süre kullanamadılar. Dilerseniz olaylara bir de baştan bakalım.

Demokrat Parti Adnan Menderes

Demokrat parti basın için önemli bir parti olarak karşımıza çıkıyor. Basın mensupları özgürlükçü ortam için demokrat partiyi desteklemiştir. Hatta CHP yit tutan gazetede çalışanlar Demokrat Parti’yi desteklemişlerdir. Çünkü daha önceki dönemlerde mevcut tek partili dönemde gazetecilere uygulanan baskılar sonucunda, basın özgürlüğü ciddi tehdit altında idi. Özellikle 2. Dünya Savaşı ve sonraki dönemlerde, basın üzerine uygulanan baskılarla birlikte Türkiye’de mevcut gazete sayısı yarı yarıya inmişti. Ve bir şeylerin değişmesi gerekiyordu.  DP iktidar olduğunda ilk işlerden biri basın sorunu oldu. Yasa değişikliği yapıldı ve tasarı kabul edildi. Tasarıya göre, gazete çıkartmak için izin ve ruhsat alınmayacaktı, kötü ünlü kişiler kısmı yasadan çıkartılmıştır (Hitler, Mussolini vb. kişilerin gazetede haberlerinin çıkması serbestleşmişti). Basın suçluları için yargılanma özel mahkemelere verilmiş, cevap hakkı yeniden düzenlenmiş, gazete sahiplerinin cezai sorumlulukları hafiflemiştir yani bu demek oluyor ki yazılan yazıdan gazete sahibi değil yazı yazan ve yazı işleri müdürü sorumlu olacaktı. Menderes basınla bir dönem çok iyi geçinmiş hatta başyazarlarla bir iş birliği toplantısı bile yapmıştır. Bu toplantılar devam etmiş yeni bir kanunla basın çalışanlarına sendika kurma hakkı, sigorta, işverenle yazılı antlaşma zorunluluğu, antlaşmanın bozulması halinde tazminat, tatil düzenlenmesi hakkı tanınmıştır. Tabii her zaman olduğu gibi, bu gazeteciler adına güzel tutum sergileyen yeni yasa tasarısı bu şekilde devam etmedi. Aldığı Marshall yardımları ile ekonomi kötüye gitmiş buda halkta huzursuzlanmalara neden olmuştur. Devamında gelen yolsuzluklar, karaborsa ve vurgun olayları halkın tepkisine neden olmuş gazetecilerde bu durumu yansıtmak zorunda kamıştır.

Tüm bu kötü durumların sorumlusu ‘uşak’ görünümünde kalınan gazetecilerde patlamıştı. Bu durum gazete sahiplerinin tepkilerine rağmen devam etmiştir. Basın gerçekleri yazınca menderes sinirlenmiş yeni bir kanun hazırlama başlamıştır. Bu yasa tasarısı hazırlanmış muhalefete rağmen yürürlüğe girmiştir. Bu yasaya göre; suç sayılabilecek bir yazı çıktığında savcılar doğrudan kavuşturma açabileceklerdi. Bu madde en önemli hükümlerdendi. Bu maddenin nedeni ise DP hakkında taşrada çıkabilecek olumsuz yazılara karşı savcılar yargılama süreci başlatabilecekti. İspat hakkı da yoktur bu katı maddelere karşı.

Demokrat Parti Basın Özgürlüğüne Karşı

1956 da basın özgürlüklerine konulan 2 yasa ile büyük darbeler vurulmuştur. Buna göre kötü niyetle özel amaca yenlik haber yapılmayacaktı ve bu haberler abartılarak verilmeyecekti. Özel toplantılar haber yapılmayacaktı. Hükümetin itibarını zedeleyecek haberler yapılmayacaktı. Son olarak gazetecilerin tutuklanmayacağı şeklindeki yasa kaldırıldı. Bununla da yetinmeyen hükümet maddi açıdan da vurmayı hedefliyordu gazeteleri. Çıkarılan bir kararname ile yazılı basında kullanılan kâğıdın tek elden ithal edilmesine karar verildi. İlan tarifelerine de el atan hükümet kendi çıkarına yönelik yayın yapan gazetelere ilan vererek bir besleme basın yarattı.

Demokrat Parti’nin Yeni Yasakları

Bu basın açısından iğrenç ortam gazetecilerin sendikasının kapatılmasına kadar gitti. Hükümet bir gece sendika merkezinin kapısını mühürledi. Sendika 8 ay kapalı kaldı. Mahkemeler sık sık yayın yasakları ile ilgili kararlar veriyordu. Bunlardan 3’ü afyon kaçakçılığı yapan Malatya emniyet amiri hakkında yapılan yayının yasaklanması, Ankara’da bulunan başsız kadın cesedi ile ilgili yayının yasağı ve bir kuran kursunda Arap harfleriyle ders verilmesiyle ilgili yayın yasağı. Yasaklar, yasaklar, yasaklar… Sonrasında Pulliam davaları ile artık özgürlüğün olmadığı bir basın bizleri bekliyordu. Bu ve bunun gibi daha birçok örnek gazetecilerin özgürlüğü ile dile getirilmesi gereken gerçeklerden sadece birkaçıydı. İlerleyen zamanlarımızda, sizlere basın ve basına karşı yapılan özgürlüğü kısıtlayıcı durumlarla ilgili daha fazla bilgi vermeye çalışacağım. Esen kalın, Mutlu kalın…