Abdal MALUMKİŞİ


Çorlu'da İşin İçinde Devlet Olunca…

Çorlu'da Çorlu Kaymakamlığı öncesinde Ramazan ayına kısa bir süre önce başlatılan, ilçeye 15 Temmuz Şehitleri anısına bir okul kazandırmak için başlatılan kermes ve kampanyayı bu gazete yine bakmak ile görmek arasındaki farklılığı sergileyerek gündeme taşımıştı.


Söz konusu haberde eğitime ilişkin okul aile birlikleri hariç yapılanmalar, açıkçası cemaatlerce yürütülen kermes ve benzeri çalışmalara nazaran devletin devreye girmesinin önemine vurgu yapmıştık.

Bu şekilde yürütülen bir çalışmanın eğitime destek olmak isteyen ancak makul şartlar ve malum sebeplerden ötürü geri çekilen yurdumuz insanını harekete geçireceğini savunmuştuk.

Öyle de oldu.

Çorlu’da Çorlu Kaymakamlığı kurumsalında devlet eliyle yürütülen çalışmaya önce ev kadını Zeynep Yeşildal parmağındaki yüzüğü bağışlayarak destek verdi. Yeşildal’ın o jestini gören, Çorlu’ya 919 kilometre mesafedeki Eskişehir’de oturan Seher Kavak önce kendi kendisine, “İşe girersem ilk maaşımı bağışlayacağım” sözü verdi. Evli ve üç çocuk annesi, lise eğitimini dışarıdan tamamlayan Kavak o sözünü yerine getirdi.

Bu anlamda Çorlu iyi bir model olarak değerlendirmeli ve Çorlular’ın arkası gelmelidir. Ne gibi olumlu sonuçları beraberinde getirdiği nihayetinde tecrübeyle sabittir. Toplumun her kesiminden, sosyal ekonomik statüleri farklı insanlar çalışmaya duyduğu güvenle bütçeleri nezdinde söz konusu çalışmayı desteklemektedir.

Öte yandan Çorlu örneği yüreklere su da serpmiştir.

Birbiriyle farklı yapılar olmasıyla birlikte Devlet ile Hükümet farklı oluşumlar, farklı yapılanmalardır. Devlet adamlarının ya da tipik tabiriyle bürokratların özellikle yöneticilik gibi kritik mevkilere yapılan atamalarında siyasi iktidarın belirleyici olmasının,

Seçimlerini genelde ve belki de doğal olarak kendisine yakın düşüncedeki kişilerden yapması da yadırganamaz.

Bu tür atamalarda yadırganan mevzuu, liyakatın bir tarafa bırakılıp biat “kültürü”nün tercih edilmesidir.

Ne zamanki en üst düzeyde Valisinden bir daire müdürüne kadar makamın başındaki kişi Devlet adamı olduğunu unutup Hükümet adamlığına yöneldiği esnada tüm bürokratlar siyasi yafta ile anılmaktadır. Sorun ilgili bürokratın seçmen kimliğiyle tercihini iktidar partisinden yana kullanıp kullanmaması değildir. Ancak Devlet adamlığını unuttuğu anda toplumun adalet denilen kavrama da güveni sarsılmaktadır.

Bu arada adalet kavramının sadece bildik anlamda değerlendirilmemesinde fayda var.

Kamu vicdanı, kamu adaleti diye bir durum var.

Nisan ayındaki referandum ile birlikte, sonucu tartışmalı ve şaibeli olsa dahi Partili Cumhurbaşkanı da tayin etmiş olduk millet olarak. Ancak Partili Vali, Partili Kaymakam, Partili İlçe Emniyet, Milli Eğitim, Sağlık… Müdürü gibi şekillendirilmelere de alıştırılmak isteniyorsak vay halimize.

Çorlu Kaymakamı Levent Kılıç söz konusu girişimle olması gerektiği şekilde, Devlet adamı kimlik ve duruşunu da yansıtmıştır.

Şahsında Devlet’e olan güvenin tesisini gözler önüne sermiştir.

Şahsım adına, şahsım dâhil olmak üzere herkesin ekonomik gücü doğrultusunda bu çalışmaya ve projeye destek vermesi gerektiğini savunuyorum.

“Eğitime destek” adı altında, “Dar gelirli öğrencilere aktarılacak” kılıfıyla, her türlü sağlık ve sağlığa uygunlukkuralının alt üst edildiği, esnafın ocağına incir ağacı diken, adı sanı sadece seneden seneye kermes dönemlerinde duyulan, cemaat bağlantılı yapılanmalar üzerinden “eğitime destek” olmaktansa,

Devlet güvencesi ve abiliğinde, yeri yurdu belli, elle dokunur gözle görülür çalışmalara destek olmak gerektiğini ısrarla savunuyorum…