Böyle bir ortamda yazı yazmak çok zordu. Üstelik ben yazar filan da değildim.. Benim yaptığım bir imdat çağrıydı. Evet, biliyorum, çok sert yazılar yazdım ama böyle bir durumda ince ayarlar yapamıyorsunuz, acılarımız kelime seçmemizi güçleştiriyor, bazen istemeden kırıcı oluyorsunuz…”
Yukarıdaki satırlar günümüz CHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Bekaroğlu’nun 2006 yılında kaleme aldığı “Gerçek Hayat Yazıları” adlı kitabından. Bekaroğlu o yıllarda henüz CHP’li değildi. Saadet Partisi’ne (Milli Görüş’e) gidiş dönüşleri olmuş, bir dönem HAS Parti’de de yer almış; HAS Parti kendini feshedip AKP’ye teslim olurken yine Saadet’e dönmüş, Saadet’ten son kopuşunda da CHP’ye geçmiş bir aktif siyasetçi. Hiç AKP’li olmadı. Kitabı yazdığı yıllarda da Milli Görüşçü kimliğiyle bilinirdi…
**
Mehmet Bekaroğlu söz konusu tavırla bugünkü AKP’yi, bugünkü Ayşe Doğan’ı ve Ayşe Doğanlar’ı da tarif ediyor aslında.
Gelinen süreç o kadar vahimdir ki 15 gün önce bu gazetede yayınlanan, yayın için teşekkür edilen bir haber 15 gün aradan sonra yalanlamaya maruz kalmaktadır.
Bakınız, şu çok net.
Günümüzdeki AKP asla ve asla kuruluş gün veya yıllarındaki AKP değildir.
Söylemlerine, eylemlerine yine muhalif olanlar vardı ancak o dönemin kadrolarının söylemlerinin, katılırsınız katılmazsınız, halkı merkezine alan söylemler olduğunda genelde hemfikir olunurdu.
Günümüzdeki AKP ise 2002’deki kadroları gerek genel merkezlerde gerekse il ve ilçe teşkilatlarında darmadağın otulmuş,
Bir kenara atılmış,
Genel merkezi bir holdinge; il ve ilçe teşkilatları bir şirketler grubunun taşradaki bayilerine dönüşmüş durumdadır. Siyaset yapılan teşkilatlar değil ticaret yapılan ticarethaneler olmuşlardır.
Aktif siyaset içinde yer alanlarının tamamına yakınının siyasette yer almalarının ana sebebi kişisel çıkarlarıdır.
Şimdi bugün Reyizleri, “Ben yalnızım…” diye bir söylemde bulunsa herkes Reyizleri’nin yalnız olmadığına, yanında olduklarına dair sosyal medya hesaplarındaki sayfalarından bir sürü paylaşımda bulunur.
İyi de aynı Reyiz değil miydi AKP’nin ilk kurulduğu yıllarda ülkemizde siyasetin eskisi gibi yürümeyeceğini söyleyen.
O Reyizleri değil miydi bir takım makam ve mevkiilere gelindiğinde bunun çıkar amaçlı olarak kullanılmaması gerektiğini söyleyen.
Zaman Reyizleri’nin tüm söylemlerinin hava cıvadan ibaret olduğunu gösterdi.
Reyiz o kadrolara dokunmayacaktır çünkü hani her laf açıldığında “Yüzde şu kadar oy bu kadar oy” denilip toplumun tüm kesimleri üzerinde tahakküm oluşturulmaya çalışılıyor yaa…
Reyiz bugün siyasette ticaretleri gereği yer alanları partiden tasfiye etsin. Oy besi tabanı onlar olduğundan esasla bir sonraki genel seçimde barajı ancak zorlar!
Şimdilerde Ayşe Doğan’ın olası bir üzerinde “Tekzip” yazılı açıklamasını bekliyoruz.
Tekzip, haber yalansa gönderilen yazıdır ve haktır.
Ayşe Doğan öyle bir açıklama gönderdiğinde üzerine, “Kendimi tekzip ediyorum” diye yazma cesaretini sergileyebilirse şapka çıkartırız.
Biz de hukuki haklarımızı kullanır, avukatımıza başvurur, “Tekzip” kelimesi yerine, “Düzeltme” başlığı altında yayınlama olasılıklarını araştırırız.
Baktık, olmuyor.
“Tekzip” başlığı altında yayınlarız.
Sonra ve bu koşullarda bizden utanmamız beklenir.
Asıl utanması gerekenlerin, daha sözüne sahip çıkmaktan acizlerin, dün teşekkür ettiğine bugün “yalan” diyenlerin, hasbelkader “millet”vekillerinin “tekzib”ini yayınlamaktan “utanç” duyarız.
Varsın “gurur” duyup bugün hala sokaklarda gezecek yüzü olmak onlara kalsın.
Varsın yarın “İşgalci” dediklerinden oy istemeye yüzleri de olsun.
Bizi tekzip ettiklerini zannederken aslında kendilerini tekzip ettiklerini bir gün anlayacaklar ama çok geç olacak.
Yine de yorumu iyi niyetle bağlamak lazım.
Hayırlı işler Sayın “Millet”vekili
AKP Holding CEO’larından Ayşe Doğan
Hayırlı işler…
