Şükrü Gökçek


AH BU BAŞTAKİLER AH

Söze nasıl başlayacağımı bilgisayarımın başına geçinceye kadar bilemiyordum.


Çeşitli gazetelerden kesip cebime koyduklarımı hatırladım.

Hepsini tekrar okuduktan sonra derin düşüncelere daldım.

İstemeyerek okuduğum gazetelerin köşe yazılarını bu defa severek okudum!

Yazılarını insani duygular içinde önyargısız değerlendirmeye çalıştım.

Olaylara aynı ahlaki pencereden baktığımızı söyleyebiliyorum.

Keşke her zaman aynı ideal ve iman şuuruyla yazabilseler demeyi de söylemeden edemiyorum. Bu arada kalemini ve değerlerini birilerinin ayakları altına serenlerin,nasıl renk değiştirdiklerini de gördükçe ah ile vah içimi kemiriyor.

İnsan, bu kadar zikzaklı bir hayatın içinde kime ve neye faydalı olabilir? Daha açıkçası nasıl şerefli, haysiyetli bir ömür sürebilir?

Adamlar bakın ne güzel söylemişler, mealen:

 

Para ile alınan sadakat, daha fazlasını verene kul olmaktan utanmaz.”

Adamlara bir bakıyorsunuz kalemlerinden bal damlıyor.

Bir bakıyorsunuz ardından zehir fışkırıyor.

Yalan, Riya, İftira, Yazar denen köşelere oturtulmuş kişilerin silahı olmamalıdır.

Ne hazindir ki, aynı kişilerin pek çoğu ekranlarda aynı silahları kullanıyorlar.

Bu onur kırıcı sefil davranışların kimseye faydasının olmadığı defalarca görüldü.

Aynı cephelerde bulunanların, saflarını terk ettiklerini de görmüyor muyuz?

Tabii, milli vicdanları çoraklaşmış yazıcılar kendi çıkarları için toplumu da kendi milliyetsiz ve kimliksiz bir kılıfa sokmaktan çekinmezler.

İnsanlarımızın, cami, mevlit ve cenazelerdeki temiz ve duygulu halleri geldi, gözlerimin önüne gelince, içimden gelen bir sesle düşünce aleminden kurtuldum.

Şairimiz Tufan’ın şu mısraları dilime dizildi.

Bir kara bulut çökmüş kalkmıyor

Er bahar demiyor güzü bilmiyor

Kader şöyle ılgıt ılgıt akmıyor

Çehresin ağartıp bir kez gülmüyor.

 

Ezelden yoğrulmuş mayamız gamla

Ne hüzünler duyduk Orta Asya’yla

Demir bileğimiz kılıçla yayla

Var olmuşuz ama devran sürmüyor

 

Sen unutsan tarih unutmaz onu

Arap’ da, Acem de sevmez soyumu

Diyorum al eline kılıç, yayını

Lakin erkek gibi karşı koymuyor

 

Dilimiz, dinimiz, kitabımız, vatanımız, bayrağımız bir diyoruz.

Peki, neden birbirimizi sevmiyoruz?

Tarih, milliyet, vatan, millet şuurunun inançlarımızdaki yerini neden terk ettik?

Birbirimize kötülük ederken, insani, ahlaki meziyetlerimizi kaybettiğimizi niçin düşünmüyoruz? Kirli oyunların bir parçası olmanın kime faydası olabilir? Son olayları iyi anlamaya çalışalım. O kalabalıklardaki milyonlarca insanımıza çapulcu damgası vurulması, “Ülkeme hizmet ediyorum” diyen hiçbir kimseye yakışmıyor. Olayların taraftarı olalım veya olmayalım ama önyargısız insan olalım.

 

Onlar, milletimizin gerçek savaşçılarıdır. Gönüllerini kazanalım, Milletimizin ruhundaki maneviyat ve milliyet ateşi söndürülmesin. Başımızdakilerin ülkeyi ne hale getirdiklerini anlamaya çalışalım.Ah bu baştakiler ah, diye haykırmakta haksız mıyım?