Kalın bağırsak kanserinde, ‘yaş’ önemli bir risk faktörü

Kalın bağırsak kanseri hakkında bilgiler paylaşan Optimed Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Selim Sözen, kalın bağırsak kanserinde yaşın önemli bir risk faktörü olduğunu ifade etti.

GÜNDEM 13.08.2022 17:08:00 0
Kalın bağırsak kanserinde, ‘yaş’ önemli bir risk faktörü

Kalın bağırsak kanserinin kanser hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla ortaya çıkan bir hastalık olduğunu kaydeden Doç. Dr. Selim Söze, “Ülkemizde kalın bağırsak kanserleri, tüm kanserler içerisinde üçüncü sırada yer almaktadır. Sindirim sisteminin bir bölümünü oluşturan kalın bağırsak, kolon ve rektum olarak adlandırılan iki kısımdan oluşur. Kalın bağırsak (kolon), ince bağırsaktan sonra gelen organlardır ve ortalama 1,5 m uzunluğundadır. Ters dönmüş U harfi şeklinde karnın sağ alt tarafından kör bağırsak ile başlar, yukarı çıkar ve karaciğer altından dönüş yaparak karnı yatay geçer. Sol üst köşede yerleşen dalağın altına gelir ve yine bir dönüş yaparak sol taraftan aşağı doğru yönelerek rektumla birleşir. Rektum, ortalama 15 cm uzunluğunda ve kalın bağırsağın genişlemesi sonucu oluşan sindirim sisteminin son kısmıdır. Kanser gelişimi sadece kolonda yani kalın bağırsakta olursa kolon kanseri olarak adlandırılır. Eğer kanser oluşumu rektum kısmında görürlerse Rektum Kanseri olarak isimlendirilir” dedi. 


RİSK FAKTÖRLERİ


Kolon kanseri olarak da adlandırılan kalın bağırsak kanserinin kalın bağırsakta tümör büyümesi meydana geldiğinde gerçekleştiğini söyleyen Doç. Dr. Selim Sözen, “Kolon kanseri kalın bağırsağı etkiler ve genellikle bağırsak duvarındaki poliplerle başlar. Polipli birçok kişi kanser geliştirmeye devam etmez. Büyük polipli (1 santimetreden büyük), çoklu polipli veya displazili polipli (anormal fakat henüz kanserli olmayan hücreler) bireyler en fazla risk altındadır. Kalın bağırsak tümörlerinin en sık yerleşim yeri sol taraftır, burası da kalın bağırsağın dar yerlerindendir. Bu yüzden sol taraf tümörlerinde bağırsak tıkanıkları karşımıza daha çok çıkmaktadır. Rektum tarafında yani makata yakın kısımdaki tümörlerde en sık bulgu, dışkıya kan bulaşmasıdır. Burada dikkat edilecek durumlardan birisi hemoroid denen hastalıkta da dışkıda kan gözlenir ve kişi bu durumu karıştırarak teşhis ve tedaviyi geciktirebilir. Kalın bağırsak kanserinin risk faktörlerini ‘Aşırı kilolu veya obez olmak, fiziksel olarak aktif olmamak, fazla miktarda işlenmiş (sosis, salam ve benzeri) veya işlenmemiş kırmızı et (sığır, kuzu, karaciğer ve benzerleri) tüketmek, sigara dahil tütün ürünlerini kullanmak, fazla miktarda alkol almak, şeker hastalığı (Tip 2 diyabet hastası olması), yaş arttıkça kalın bağırsak kanseri riski artmakta (100 bağırsak kanserinin 85’inden daha fazlası (yüzde 85) 50 yaş ya da daha üstü kişilerde görülmüştür), ülseratif kolit veya Crohn hastalığı gibi enflamatuar bağırsak hastalıkları  (8 yıldan daha uzun bir süre boyunca kalın bağırsağı etkileyen ülseratif kolit ya da Crohn hastalığına sahip olmak), akromegali, büyüme hormonu bozukluğu, diğer kanserler için radyasyon tedavisi almış olmak, kişinin kalın bağırsak polipleri olması, kalıtsal bir sendromun olması (ailesel adenomatöz polipozis ve kalıtımsal polipozis dışı kolon kanseri (Lynch sendromu)’ olarak sıralayan Doç. Dr. Selim Sözen, hastalığın belirtileriyle ilgili de bilgi verdi. 


KOLON KANSERİNİN BELİRTİLERİ


Kalın bağırsak kanserinin belirtilerinin ‘Bağırsak alışkanlıklarında ishal-kabızlık gibi değişikliklerin olması ve bu değişikliklerin birkaç günden uzun sürmesi, bağırsakların tam boşalmadığı hissi, dışkıda kan (parlak ya da koyu kırmızı) görülmesi ve/veya dışkı renginde koyulaşma, karında şişkinlik, kramp tarzında ağrı veya gaz şikâyeti, bilinen bir neden olmaksızın kilo kaybı, kansızlık, kansızlığa bağlı halsizlik ve yorgunluk hissi, sürekli dışkılama dürtüsü’ olduğunu ifade eden Doç. Dr. Selim Sözen, “En sık görülen kolon kanseri belirtileri sürekli ishal ve kabızlık, her zaman normal bir kalınlıkta gelen büyük abdestin incelmesi, anüsten ve büyük abdestten kan gelmesi, büyük abdestte yumurta akı görünümlü salgıdır. Kanserin ilerlediği ve bağırsağı tıkadığı durumlarda ise karında şişlik ve ağrı oluşmaktadır. Sağ kısımda bulunan kolon daha dar bir yapıya sahiptir, bu yüzden belirtileri farklılık gösterir ve aynı zamanda erken tanı olasılığı daha yüksektir. Kalın bağırsağın sol kolon kısmı ise daha geniş bir yapıya sahiptir. Belirtilerle kendini hemen belli etmez. Bu yüzden tanısı zor konulur. Ve vücutta ilerlemeye devam edip ileri evrelere geçiş yapar. Sol kolon kanseri belirtileri kansızlık, halsizlik, yorgunluk gibi belirtilerdir” dedi. 


KORUNMAK VE ÖNLEMEK MÜMKÜN OLABİLİR


Kolon kanseri risk faktörleri taşınıyor ise kolon kanserinden korunmak ve önlemenin mümkün olabildiğini söyleyen Doç. Dr. Selim Sözen, “Kolon kanseri belirtileri düzenli taramalar ve testlerle önlenebilir. Bunlar kan testleri ve kolonoskopidir. Risk faktörleri arasında ileri yaş vardır ve yaşı ilerleyen bireyler mutlaka kolonoskopi yaptırmalıdır. Bu sayede kolon kanseri önlenebilir” diye konuştu. 


BÜYÜYENE KADAR BELİRTİ VERMEZ


Hastalığın tanısı ve tedavisiyle ilgili de bilgi veren Doç. Dr. Selim Sözen, “Diğer kanserlerde olduğu gibi kalın bağırsak kanserleri de iyice büyüyene kadar belirti vermezler. Bu nedenle amaç, daha kanserde belirti yokken tümörü ortaya koymak olmalıdır. Belirtiler gelişmeden önce bir kişinin kanser için taranması poliplerin ve kanserin erken tanınmasında yardımcı olur. Poliplerin erkenden tanınıp çıkartılması, kolorektal kanseri önleyebilir. Erken tanı konulduğunda, kolorektal kanserin tedavisi daha etkin olabilir. Bu nedenle, 50 yaş üstündeki kişiler izlenmeli ve kolorektal kanser için artmış riski olan kişiler daha erken tarama programına alınmalıdır” dedi. Risk gruplarına girmeyen hastalara, 50 yaşından başlayarak gaytada gizli kan taraması, 50 yaşın üzerinde ise en azından 5 yılda bir sigmoidoskopi, 10 yılda bir kolonoskopi yapılmasının önerildiğini dile getiren Doç. Dr. Selim Sözen, “Risk grubunda olan hastalardan; daha önce polip çıkarılmış olan hastalar bu işlemden sonra 1-3 yıl içinde tekrar kolonoskopi yaptırmalıdır. Anne baba gibi yakın akrabalarında kalın bağırsak kanseri tanısı konmuş olanlar 40 yaşından önce veya akrabasına tanı konulduğu yaştan en geç 8-10 yıl önce taramayı başlatmalıdır. Bazı insanlar, yaşamlarında daha sonra kansere yakalanma riski yüksek olan bazı genetik mutasyonlarla doğar. Bazen bir insan bu genetik özelliğe sahip olabilir, ancak bir çevresel faktör tetiklemediği sürece kansere yakalanmayabilir. Kalıtsal non-polipozis kolorektal kanser için genetik test yaptırılmalıdır. Ailesel adenomatoz polipozis (FAP) olarak adlandırılan hastalık olan kişiler genetik danışmanlık almalı ve 10-15 yaşından itibaren kolonoskopi ile takip edilmelidir. Meme, kadın genital organ kanseri olan kişiler 40 yaşından sonra, ülseratif koliti olan kişiler ise tanı aldıktan sonra periyodik olarak kolonoskopi yaptırmalıdır. Ailede kalın bağırsak polipleri, kalın bağırsak kanseri, ülseratif kolit, Crohn Hastalığı ya da kalıtsal polipozis veya polipozis dışı sendrom öyküsü olan bireylerde 40 yaşından itibaren taramaya başlanmaktadır” dedi. 


RİSK FAKTÖRÜ İÇEREN BİREYLERİN KONTROLLERİNİ YAPTIRMALARI GEREKİR


Kalın bağırsak kanserinden korunmak için önerilerde de bulunan Doç. Dr. Selim Sözen, “Kalın bağırsak kanserini önlemek için atılması gereken en önemli adımlardan biri tarama olmakla birlikte; sağlıklı kiloda kalmak ve bunu sürdürmek, taze meyve ve sebze ağırlıklı beslenmek, posa içeriği yüksek besinlerin tüketimini artırmak, günde 30-60 dakika orta düzeyde fiziksel aktivite yapmak (tempolu yürüyüş, bisiklete binme gibi), sigara ve alkol kullanmamak, domuz pastırması, sosis ve jambon gibi terbiyelenmiş ve işlenmiş etlerden daha az tüketmek, daha az kırmızı et, daha çok balık tüketmek, süt, yoğurt ya da peynir gibi kalsiyum açısından zengin gıdalar tüketmek gibi hususlara dikkat edilmesi kalın barsak kanserinden korunmak açısından önemlidir. Ayrıca risk faktörü içeren bireylerin kontrollerini muhakkak yaptırmaları gerekir” ifadelerini kullandı.


Haber / Menşure KARDEŞ