Temizlik takıntısının kökeni geçmiş travmalara dayanıyor

Temizlik hastalığının tedavisinde çoğu kez psikoterapinin yeterli olduğunu söyleyen Psk. Didem Çengel, temizlik takıntısına ilişkin merak edilenleri anlattı. 

YAŞAM SAĞLIK 15.09.2021 16:38:00 0
Temizlik takıntısının kökeni geçmiş travmalara dayanıyor

Obsesif Kompulsif Bozukluğun (OKB), kişinin günlük yaşam aktivitelerini bozacak şekilde tekrarlayan düşünce ve davranış örüntüsüne girmesi olarak tanımlandığını kaydeden Psk. Didem Çengel, zihinde istemsiz bir şekilde beliren ve kişide huzursuzluk yaratan düşüncelere obsesyon (takıntı), bu obsesyonların yarattığı huzursuzluğa karşı kişinin rahatlamak için yaptığı davranışlara kompulsiyon veya ritüel dendiğini anlattı. 


GÖZ ARDI ETMEMEK GEREKİYOR


Temizlik takıntısının bir obsesif kompulsif bozukluk olduğunu söyleyen Psk. Çengel, farklı nedenlerle ortaya çıkabilen hijyen takıntısının kökeninin genellikle geçmiş yaşam travmalarına dayandığına dikkat çekerek “Aile içerisinde kurulan bağın niteliği, ebeveynlerin pek çok davranışı, pis, kirli ya da kötü olarak değerlendirmesi, aile üyelerinin temizlik hastalığı, cinselliğin günah, ayıp ve pis olarak değerlendirilmesi ve bastırılması, şiddete maruz kalmak, ilgi ve ihtiyaçlarının karşılanamadığı bir ortamda yetişmek bu takıntıya neden olabiliyor. Ayrıca çevresel ve genetik faktörlerin etkisini de göz ardı etmemek gerekiyor” dedi. 


TEMİZLİK HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR? 


“Bir kişinin günlük yaşamının akışını bozan, işlevselliğine engel olduğunda, hayatın normal akışı içerisinde devam etmekte zorlanmalar başladığında ya da çevreyle ilişkiler etkilendiğinde temizlik hastalığından söz edilebilir” diyen Psk. Çengel, tüm bunların dışında kişinin belirgin bir kirlilik ya da dağınıklık olmasa bile yoğun bir temizlik yapma isteği duymaya ve saatlerce bitmek bilmeyen şekilde temizlik yapmaya başladığında bunun bir sorun haline dönüştüğünü belirtti. Temizlik hastaları için kişisel temizliğin çok önemli olduğunu söyleyen Psk. Çengel, bu kişilerin duş alma sürelerinin diğerlerine göre daha uzun olduğunu ve ne kadar yıkansalar bile akıllarının bir köşesinde hala tam anlamıyla temizlenmediğine dair soru işaretleri bulunduğunu kaydetti. Sürekli kirlenme korkusuyla karşı karşıya kalan temizlik hastalarının tekrarlayan bir şekilde el yıkama takıntısına sahip olduğunu ifade eden Psk. Çengel, “Bazı ileri vakalarda elleri sık sık ve bazı hijyen maddeleriyle yıkamak kaynaklı yaralar ya da çatlaklar oluşabilir. Temizlik yaparken 3, 5, 7 gibi tekrarlara ihtiyaç duyması da başka bir davranış örüntüsüdür. Temizlik hastaları özellikle yaşadığı alana dışarıdan gelen her şeyi pis bulduğu için defalarca kere yıkama gereksinimi hissedebilir. Ne kadar temizlik yapılırsa yapılsın yeterli gelmez, pis olduğu düşüncesi devam eder, pislikten arınmadığını düşünür. Temizlik hastalığı yaşayanlarda da bazı durumlara karşı takıntılı davranışlar görülebilir. Bazı hastalarda sürekli olarak kirli olma düşüncesi kendini gösterirken, bazı temizlik hastaları karşılaşılabilecek olumsuz durumlar ile tekrarlayan düşüncelere sahip olduğu davranışlarını kaçınmak amaçlı yineleyebilir. Örneğin; ellerimi üç kez yıkamazsam, anneme bir şey olabilir” dedi. 


PSİKOTERAPİYLE TEDAVİ MÜMKÜN


Psk. Çengel, temizlik hastalığının tedavisinde bazı vakalarda ilaç tedavisi ve psikoterapi önerilirken, çoğu kez psikoterapinin yeterli olduğunu söyledi. OKB ve takıntıların tedavisinde kullanılan en etkin yöntemin bilişsel davranışçı terapi yöntemi olduğunu anlatan Psk. Çengel, “Aslında temizlik hastalarıyla tedavi sürecinde en önemli aşama bilişsel yeniden yapılandırma yapabilmektir. Zihnimiz olumsuza odaklanma eğilimindedir. Takıntı ise zihnin olumsuz filtresine sürekli odaklanıp, tuzağa düşüren ve sizi sürekli esir gibi hayata yerden bakmanıza neden olan, tekrarlara sahiptir. Bilişsel terapiyle yapılan yeniden çerçeveleme, kişinin çarpıtılmış düşünceleriyle çalışır. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; çok yoğun temizlik takıntısı yaşıyorsanız gerçekten neyi temizlemeye çalıştığınıza bakın, elleriniz ya da eviniz değil temizlemeye çalıştığınız aslında düşünceleriniz. 50 kez yıkadığınız şey, düşünceler ve kaygınız…” dedi. Tüm tekrarlayan davranışların düşünceler ve onun yarattığı kaygıyı giderebilmek için gerçekleştiğini belirten Psk. Çengel, dünyaya düşüncelerle bakarsak kaygıların peşimizi bırakmayacağını söyledi. Düşünceler algısal olduğunu, algıların ise bazen kişiyi yanıltabileceğini ifade eden Psk. Çengel, zihnin olumsuz hikâyelere odaklanma eğiliminde olduğunu belirterek “Eğer bu olumsuz hikâyelerde kaybolursanız elinizi de evinizi de temizler durursunuz. Bunun için her düşüncenin akış halinde olduğunu ve misafir olduğunu kabul etmek gerekiyor. Aile ve çevre desteği unutulmadan bir uzman eşliğinde bu düşünceleri keşfedebilirsiniz. Kirlenmekten kaçmak için temizlemek yerine kirlenebilme ihtimalini kabul edebilir, tekrarlayan düşünceleri rahatlatmak için yapılan döngüsel davranışları görebilirsiniz” dedi. 


Haber / Menşure KARDEŞ