Davutoğlu: Trakya, Türkiye'nin lokomotifidir

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Çerkezköy'de partisinin 1. Olağan İlçe Kongresi'ne katıldı. Kongrede konuşan Davutoğlu, Trakya'nın Türkiye'nin lokomotif bölgesi oldu?

GÜNDEM 17.06.2021 19:46:00 0
Davutoğlu: Trakya, Türkiye

Saat 16.00’da Veliköy Düğün Salonu’nda yapılan kongre divan heyetinin oluşturulmasıyla başladı. Divan başkanlığına Ömer Faruk Küçük seçilirken, divan başkan yardımcılığına da Leyla Çetinbaş seçildi.

 

“SANDIK TEK BAŞINA DEMOKRASİ DEĞİLDİR”

 

Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından kongre Çerkezköy İlçe Başkanı Veysel Karakoç’un konuşması ile devam etti. Tekirdağ İl Başkanı Recep Nişancı da konuşmasına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir” sözleriyle başladı. Yeni bir anayasa ve bu kapsamda güçlendirilmiş parlamenter sisteme ihtiyaç olduğunu her fırsatta dile getirdiklerini söyleyen Nişancı “Bir ülkede demokrasi olabilmesi için birinci şart hukukun üstünlüğüdür. Sandık tek başına demokrasi değildir. Yüzde 99 oy alınsa bile demokrasinin varlığı için hukukun üstünlüğü kabul edilmelidir. Evrensel hukuk ilkelerine dayanmayan demokrasi hiçbir zaman sağlıklı yaşayamaz” dedi.

 

“TARIMIN MERKEZİ TRAKYA”

 

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da kongrede yaptığı konuşmada “Biz geçmişin kirli dosyalarını temizleyip ufku parlak bir gelecek inşa etmek üzere yola çıktık. Ve gençlikle birlikte yola çıktık” dedi. Trakya’nın Türkiye’nin lokomotif bölgesi olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Türkiye’yi derinliği olan bir kervan olarak düşünün. Öncüsü Trakya’dır, lokomotifi Trakya’dır, geleceği belirleyecek olan da Trakya’dır” dedi. Bu bölgeye bakıldığında, bir ülkenin, bir bölgenin, bir şehrin kalkınması için her şeyin mevcut olduğunu söyleyen Davutoğlu, “Dünyanın belki de en verimli toprakları, yemyeşil ovalar, tarımın her türlüsüne açık alanlar, Türkiye’nin ortalama tarım arazileri bakımından bölgeler arasında ortalamasının 2 katı tarım arazisine sahip bir bölge. Buğday üretimimizin yüzde 11’ini, ayçiçeği üretimimizin yüzde 47’sini, çeltik üretimimizin yüzde 45’ini, kanola üretimimizin yüzde 54’ünü sağlayabilen çok geniş bir tabiat ve doğa harikası, tarımın merkezi Trakya” dedi.

 

“MİLLET YENİ BİR GELECEK ARIYOR DEMEKTİR”

 

Tekirdağ’ın 14 organize sanayi bölgesiyle, sanayinin bel kemiğini oluşturduğunu dile getiren Davutoğlu, “Limanıyla, Karadeniz ve Marmara’ya olan kıyılarıyla da her türlü gelişme potansiyeline sahip. İşte bizim ufkumuz budur. Tekirdağ’ı İstanbul ile Edirne arasında, Kırklareli arasında ve Trakya’nın bütününü kuşatacak stratejimizin ana üssü olarak görüyoruz. Her şehirle ilgili planlamalarımız var. Her bölgeyle ilgili planlamalarımız var” dedi. Çorlu’da gerçekleştirdiği esnaf ziyaretleriyle ilgili de konuşan Davutoğlu, “Adım adım yürüdük. Yaşlısı, genci, erkeği, kadını, Anadolusu, Rumelisi hepsi birden feryat ediyordu. Bu bereket diyarında emekli bir hanımefendi ‘sayın başbakanım, açım. Bin 500 – 2 bin lirayla geçinmeye çalışıyorum. Kiramı bile ödeyemiyorum. Pazar artıklarıyla geçimimi temin etmeye çalışıyorum’ dedi. Yine bir emekli vatandaşımız simit satıyordu ve bana döndü ‘Sizin döneminizde, bıraktığınızda dolar 2.80’di, şimdi 8.50. Gelin ve durdurun bu rezaleti’ dedi. Söz veriyoruz, bu rezaleti durdurmaya geliyoruz. Eğer ülkenin en bereketli topraklarının olduğu Trakya’da, eğer ülkenin en geniş tarım arazilerine ve en büyük sanayi potansiyeline sahip olan Tekirdağ’da bu feryat yükselmişse, bu ülkede millet yeni bir gelecek arıyor demektir. İşte Gelecek Partisi o yeni geleceğin adresi, o yeni geleceğin ufkunu çizecek kadroların yeridir” diye konuştu.

 

“MÜLAKAT GİDECEK, LİYAKAT GELECEK”

 

“Bizimle birlikte mülakat gidecek, liyakat gelecek. Hiç kimse şu veya bu yakını var diye herhangi bir yere atanmayacak” diyen Davutoğlu, “Bir tarafta onuruyla bütün hayatını vakfetmiş ve emeklilik hakkını kazanmış, emekliliğinde onurlu bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşamak isteyen ama açız diyen, diğer tarafta bu ülkenin vatandaşı olarak doğmaktan hep mutluluk duymuş ama bu ülkede geleceğini göremeyen gençler. Hepsi bu ıstırabı yaşarken, aynı zamanda haberleri izliyorlar. Ve haberlerde iktidarın organize suç örgütü lideri diye ilan ettiği Sedat Peker’in yurtdışından yaptığı videoları izliyorlar.  10 bin dolar çetelerden maaş alan bir milletvekilinden bahsediliyor. Ve İçişleri Bakanı diyor ki ‘ben bu milletvekilini biliyorum. Savcılar sorarsa söylerim.’ Buradan cumhuriyeti temsil eden cumhuriyet savcılarına sesleniyorum, siz 10 bin dolar alan bir milletvekilinin hukukunu değil, cumhuriyet çocuklarının hukukunu korumak zorundasınız. Madem İçişleri Bakanı böyle diyor, çağıracaksınız ve soracaksınız” ifadelerini kullandı.

 

 

CUMHURBAŞKANINA SESLENDİ

 

Temiz siyaset yoluna çıktıklarını söyleyen Davutoğlu, “Temiz siyaseti, temiz yönetimi, temiz geleceği inşa edeceğiz ve devletin çetelerden, paralel yapının her türünden temizleyeceğiz” diye konuştu. Olaylar duyulur duyulmaz, ilk iddialar ortaya atılır atılmaz Mayıs ayının ortasında ‘Şu 7 adım derhal atılmalıdır’ açıklamasını yaptıklarını belirten Davutoğlu, “Cumhurbaşkanına şimdi de çağrıda bulunuyorum. Susarak bu dosyaları kapatamazsınız. Yapmanız gereken açıktır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde derhal araştırma ve soruşturma komisyonları kurun ve ucu kime uzanırsa uzansın, o soruşturma komisyonunun görev yapmasına izin verin. Cumhuriyet savcılarına sesleniyorum, siz talimatla değil vicdanınızla hareket etmek durumundasınız. Bu iddialar karşısında derhal hukuki işlem başlatmalısınız. Ve iktidardaki adalet bakanı da dahil bütün yetkililere sesleniyorum, cumhuriyet savcılarının elini kolunu serbest bırakmalısınız. Ve onlara hakim teminatı vererek her türlü konuyu araştırın demelisiniz. Başta İç İşleri Bakanı olmak üzere hakkında iddia olan herkes, aktif görevdeki herkes soruşturmaların selameti açısından derhal istifa etmelidir. Susurluk davası söz konusu olduğunda kazadan 4 gün sonra o zaman İç İşleri Bakanı olan Mehmet Ağar istifa etmişti. 17-25 Aralık iddiaları olduğunda 4 bakan hemen istifa etmişti. Şimdi de doğru veya yanlış, hukukun tespit edeceği bu süreç tamamlanana kadar İç İşleri Bakanı bu görevden derhal istifa etmelidir. O koltukta otururken savcılara başvurmak, gücün arkasına sığınarak savcılara başvurmak hukuk değildir. Cumhurbaşkanı yürütmenin başı olarak derhal ucu kime uzanırsa uzansın bir temiz eller operasyonu başlatmalıdır. Sonuçta bunlar gerçek değilse bu soruşturmalarla ortaya çıkar, susarak çıkmaz. Mutlaka geçmiş devlet görevlerinde şaibesiz şekilde görev yapmış yetkin insanlardan oluşan bir inceleme heyeti oluşturulmalı ve bu konuda siyaset, mafya, medya, iş dünyası ilişkisi konusunda tam kapsamlı bir rapor hazırlanmalıdır. Bu süreç içerisinde el değiştirmiş bütün mülklerle ilgili, fetö borsası diye ilan edilen bütün mülk değişimleriyle ilgili, gerçekten suç işleyen fetö mensubu varsa işte burada söylüyorum, eğer onların mülküne el koyulacaksa o mülkün tamamı hazineye intikal ettirilmelidir. Kimsenin şahsi mülkü olmamalıdır. Ama ortada bir suç yoksa kimsenin mülküne dokunulmamalıdır. Kimse 15 Temmuz şehitlerinin aziz kanları üzerinden mal, mülk, servet sahibi olmamalıdır. 2016’da büyük bir reform hareketi, bir temiz siyaset devrimi olarak başlattığımız, ama rant çevreleri, faizci rantiye grupları, siyaseti zenginleşme aracı olarak gören bazı siyasetçiler tarafından engellendiğimiz o büyük reform derhal hayata geçirilmelidir. Siyasi ahlak yasası derhal çıkarılmalıdır. İmar yasası çıkarılmalı ve imar rantları tümüyle kamuya, yani halka verilmeli, hazineye intikal etmelidir. Siyasetin finansmanı yasası çıkmalıdır. İhale yasası tümüyle gözden geçirilmeli, ihaleler perde gerisinde 5 büyük şirkete verilen büyük ihalelerin oyun alanı haline dönüştürülmemelidir” dedi.

 

“HEP BERABER BU PROJEYE KARŞI DİRENMEK ZORUNDAYIZ”

 

Kanal İstanbul ile ilgili de konuşan Davutoğlu, “Kanal İstanbul Projesi, hem İstanbul’un güvenliğini tehdit eden, ekolojisini tehdit eden, hem de herhangi bir deprem anında bir adaya çevrilmiş olan İstanbul’u risk karşısında bırakan, İstanbul için bir felaket habercisi bir projedir. Ama aynı zamanda Trakya için Anadolu ile Trakya arasına bir de kanal koyarak Trakya’yı Anadolu’dan koparan ve Edirne-Tekirdağ-Kırklareli üçgenini her türlü dış saldırıya karşı maalesef savunma derinliğinden yoksun bırakan bir projedir. Ve aynı zamanda bereketli Trakya topraklarının lojistik koridorunu daraltan, tarım alanlarını imara açarak çarpık şehirleşmeye açan bir projedir. Hep beraber bu projeye karşı direnmek zorundayız” diye konuştu.

 

Haber / Buse SERİN