Kalsiyum yüksekliği paratiroit hastalığı belirtisi olabilir

Kemik sağlığı bakımından önemi herkes tarafından bilinen kalsiyum aynı zamanda sinir ve kas sistemi için elektrik enerjisi de sağlıyor. Vücut için bu kadar önemli olan kalsiyumun dengesi, paratiroit bezi ile d?

YAŞAM SAĞLIK 24.02.2021 11:46:00 0
Kalsiyum yüksekliği paratiroit hastalığı belirtisi olabilir

Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ömer Uslukaya, paratiroit hastalıklar ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.

 

KENDİSİ KÜÇÜK GÖREVİ BÜYÜK

 

Paratiroit bezinin boynun ortasında yer alan tiroit bezinin hemen arkasında bulunan 4 adet bez olduğunu kaydeden Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Binde 5-6 dolayında 4’den fazla da olabilir. Yaklaşık olarak bir mercimek tanesi büyüklüğünde ve her biri 30-50 mg ağırlığında küçük sarı renkli bezlerdir. Bu kadar küçük olmalarına rağmen paratiroit bezlerinin üstlendikleri görevler büyüktür. Salgılanan paratiroit hormonunu vücutta en fazla bulunan katyon yani pozitif yüklü element/mineral olan kalsiyum metabolizmasını düzenlemektedir. Kalsiyum kemik yapısının sağlamlığını sağlarken, kas ve sinir sistemi için de elektrik enerjisi sağlamaktadır” dedi.

 

KEMİK AĞRILARINIZIN NEDENİ PARATİROİT BEZİ OLABİLİR

 

Kandaki kalsiyum dengesizliğinin genellikle paratiroit bezinin çalışmasıyla ilgili olduğunu ifade eden Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Paratiroit bezinin çok çalıştığı yani hiperparatiroidizm yaşandığı durumlarda kandaki kalsiyum değeri artabilir. Paratiroit hormonunun fazla salgılanması kemiklerde olması gereken kalsiyumun çözülerek kana karışmasına yol açabilmektedir. Hastalarda, düşük kemik yoğunluğu olarak da bilinen osteopeni ve kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz görülebilmektedir. Hiperparatiroidizm bağlı kemik ve eklem ağrıları ile birlikte ilerleyen durumlarda kemik kistleri hatta patolojik kemik kırıkları denilen yani kendi kendine kemik kırılmalarının olduğu durumlar yaşanabilmektedir. Paratiroit bezinin aşırı çalışması nadir de olsa Brown tümör olarak bilinen iyi huylu kemik tümörlerine neden olabilmektedir” bilgisini verdi.

 

SADECE KEMİKLERİ DEĞİL SİNDİRİM SİSTEMİNİ DE ETKİLİYOR

 

Paratiroit bezinin aşırı çalışmasının sadece kemikleri değil böbrek ve sindirim sistemini de olumsuz etkileyebildiğini kaydeden Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Kan kalsiyum düzeyinin yüksek seyretmesi böbrek taşına neden olabilirken pankreas bezi üzerine etki ederek pankreatit  oluşmasına da yol açabilmektedir. Kandaki kalsiyum düzeyi yüksekliği aynı zamanda mide salgısını artırarak ülser ve gastrite neden olabilir kabızlık, bulantı ve kusma gibi şikayetler görülebilmektedir” dedi.

 

ÇARPINTINIZ VARSA KALSİYUM SEVİYENİZİ KONTROL EDİN

 

Hiperparatiroidizmin damar sistemini de etkileyebildiğini dile getiren Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Çarpıntı, yüksek tansiyon ve EKG kontrollerinde anormal bulguların oluşmasına neden olabilir. Bazen kan kalsiyum düzeyi o kadar yükselir ki hiperkalsemik kriz denilen tedavi edilmediği zaman hastada koma hatta hayatı tehdit eden tablolar oluşabilmektedir” ifadelerini kullandı.

 

UNUTKANLIĞINIZ NEDENİ KALSİYUM YÜKSEKLİĞİ OLABİLİR

 

Kandaki kalsiyum seviyesinin artmasının beyin dahil bütün sinir sistemini de etkileyebildiğini söyleyen Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Anlama bozukluğu, unutkanlık, disfazi denilen konuşma bozukluğu, dil atrofisi denilen dil kaslarının zayıflaması, kulak çınlaması, depresyon ve kas güçsüzlüğü gibi şikayetler yaşanabilmektedir. Kalsiyum yüksekliği kadar kalsiyum düşüklüğü de sorunlara yol açabilmektedir. Paratiroit bezinin yetersiz çalıştığı ve kandaki kalsiyum seviyesinin düştüğü hipoparatiroidizm denilen durumda; el parmaklarında, ağız çevresinde ve burun ucunda uyuşukluk ile karıncalanma hissi oluşabilmektedir. Tedaviye başlanılmadığı takdirde hastanın ellerinde kasılma sonucu ebe eli olarak isimlendirilen görünüm oluşur. Hipopatiroidizm denilen durum tiroit cerrahisi sonrası veya nadirde olsa boyuna uygulanan radyoterapi sonrası görülebilir” dedi.

 

İZSİZ TİROİT AMELİYATLARI ÖN PLANA ÇIKIYOR

 

Kan tahlillerinde kalsiyum seviyesi normal sınırların dışında ise paratiroit hormonu, D vitamini ve fosfor düzeyine bakılarak paratiroit bezi hastalıkları bakımından kontrol edilmesi gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Ömer Uslukaya, “Yüksek rezülüsyonlu boyun ultrasonografisi ve sintigarfik görüntüleme ile paratiroit bezi hastalıkları teşhisi netleştirilebilir. Paratiroit bezi hastalıklarının tek tedavisi cerrahidir.  Cerrahi yöntemlerde son yıllarda kapalı izsiz paratioit bezi ameliyatları ön plana çıkmaktadır” dedi. Doç. Dr. Ömer Uslukay, klasik cerrahi yöntemlere nazaran TOEPVA denilen kapalı izsiz tiroit ameliyatlarının avantajlarını şu şekilde sıraladı: “Kozmetik bakımdan hastada ameliyat izi olmaması, ameliyat süresinin kısa olması, hastane yatış süresinin kısa olması, ikincil operasyonların daha rahat yapılabilmesi, hastaya lokal anestezi altında minimal cerrahi yapılıyorsa ses tellerine bağlı öksürme refleksi sayesinde sinir yaralanma ihtimalinin daha da azaltılması”

 

Haber / Ruşa ELMA