Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın şehit edildiği Menemen Olayının yıldönümü dolayısıyla açıklama yapan Cumhuriyet Halk Partisi Çerkezköy İlçe Başkanı Ayfer Dönmez, Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın bundan tam 90 yıl önce 23 Aralık 1930'da İzmir-Menemen'de çıkan ayaklanma sırasında şehit düştüğünü, aradan geçen onca yıla rağmen Menemen Olayı’nın hafızalardan silinmediğini dile getirdi.
ONA ÇEKİLEN BIÇAK, LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NE ÇEKİLEN BIÇAKTI
Asteğmen Kubilay’ın, patlak veren bu kanlı olaylar sırasında yedek subay olarak vatani görevini yaptığını, 1930 yılının son günlerine doğru Derviş Mehmed adlı şahsın, etrafına topladığı takipçileriyle birlikte Menemen'e gelerek mehdilik iddiasıyla halkı kışkırttığını, meydanda toplanan ahaliyle birlikte, her geçen dakika kargaşanün büyüdüğünü, olaylara müdahale için emrindeki askerlerle bölgeye ulaşan 43. Piyade Alay Komutanlığı emrindeki Asteğmen Kubilay’ın, çatışma sırasında yaralandığını güçlükle sığındığı Gazez Camii’nin bahçesinde isyancılar tarafından yakalanıp başı kesilerek şehit edildiğini anımsatan Dönmez, “Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. 1930 yılında Menemen’de Şehit Kubilay’a çekilen bıçak aslında Laik Türkiye Cumhuriyeti’ne çekilen bıçaktı “dedi.
“EN ÖNEMLİ ÖRNEKLERİNDEN BİRİ MENEMEN’DİR”
Menemen olaylarının bugün de olduğu gibi 1950 yılından beri bilinçli olarak çarpıtıldığını dile getiren Dönmez, “O gün orada "Şapka giyen kafirdir! Yakında yine şeriata dönülecektir." naraları bugün de bize yabancı gelmemektedir. Şeriat bayrakları, kılıçları yine çekilmiştir. Tehlike çok büyüktür. Bu ülkede şeriat sevdalılarının neler yaptıklarının en önemli örneklerinden biri Menemen’dir” açıklamasını yaptı.
“KARŞI ÇIKACAK KUBİLAY’LAR ELBETTE TÜKENMEYECEKTİR”
Sakat bir din anlayışını esas alan bir yönetim tesis etmeye matuf kurumları, toplumu dönüştürme çabalarının da hız kazandığını söyleyen İlçe Başkanı Dönmez, “Kişisel yoruma dayalı inanç esaslı bir yönetim anlayışına karşı olmanın dine, İslam’a karşıtlık anlamına gelmeyeceğini, devletin topluma din dayatmasının en çok da inancın kendisine zarar vereceğini, o toplumu çürüteceğini, laikliğin inanç özgürlüğü olduğunu, inancını istediği gibi yaşamak isteyen gerçek Müslümanların sigortası olduğunu, getirilmek istenen bu yönetim anlayışıyla ülkenin nasıl bir felakete sürükleneceğini topluma anlatacak yol ve yöntemler oluşturmak gerekiyor. Bu ülkede yobazlığa ve şeriat yandaşlarına karşı çıkacak Kubilay’lar elbette tükenmeyecektir. Yeter ki laik demokratik Türkiye ye olan inancımız eksilmesin” diye konuştu.
Haber / Gülveren ALTUNOĞLU
