"Tüm sorumluların yargılanmasını istiyoruz"

Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği 328 kişinin yaralandığı tren faciasıyla ilgili davanın ikinci gününde ölenlerin yakınları ve yaralılar dinlendi. Kazada yakınlarını kaybeden ailele

GÜNDEM 11.09.2019 17:29:00 0

Edirne'nin Uzunköprü ilçesi ile Halkalı seferini yapan yolcu treninin 8 Temmuz 2018 günü, Çorlu Sarılar Mevkiinde raydan çıkıp, devrilmesi sonucu meydana gelen faciada 7'si çocuk, 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi de yaralandı. Kazanın dün Çorlu Halk Eğitimi Merkezi'ndeki duruşma salonu olarak hazırlanan 15 Temmuz Salonu'nda, 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan duruşmasına bugün de devam edildi. 

 

İLK GÜN SANIKLARIN SAVUNMALARI ALINDI

 

Davanın ilk gününde taleplere ilişkin kararlar okunup, sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Ardından hakim iddianameyi açıkladı. Sanık avukatlarından Mürsel Çoban, kazada ihmaller, soruşturma sürecinde aksaklıklar yaşandığını, bilirkişilerin kanuna aykırı atanması, sanıklara yönetilen suç isnadı ve yargılamada üst düzey bürokratların olmaması nedeniyle iddianamenin iade edilmesini talep ederken, mahkeme heyeti, iddianamenin mahkemece daha önce kabul edilmiş olması ve 15 günlük iade hakkının geçmesi nedeniyle karar verilmesine gerek olmadığını bildirdi. Duruşmada tutuksuz yargılanan sanıklar TCDD 1'inci Bölge Müdürlüğü Halkalı 14'üncü Demiryolu Bakım Müdürlüğü'nde Demiryolu Bakım Müdürü olarak görev yapan Turgut Kurt, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde Yol Bakım ve Onarım Şefi olan Özkan Polat, Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak görevli Celaleddin Çabuk ile TCDD bünyesinde çalışan ve mayıs ayındaki yıllık umumi muayene raporunda imzası bulunan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım savunmalarını yaptı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Turgut Kurt, üzerine düşen tüm görevleri yerine getirdiğini belirterek, olay günü de kendilerine aşırı yağmur konusunda bilgilendirilme yapılmadığını söyledi. Halkalı-Muratlı arasında görevli olduğunu söyleyen Kurt, kaza günü de evinde olduğunu, kendisine yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi. 

 

 

BİLİRKİŞİ RAPORUNA İTİRAZ ETTİ

 

Mağdur avukatların çapraz sorularını yanıtlayan Kurt,  menfezin bulunduğu yerde dere olmadığını, yağmur sularının biriktirdiği bir durumun olduğunu söyledi. Kazanın ardından yaptıkları incelemede menfeze yakın bir yerde at çiftliği bulunduğunu ve bu çiftlikte beton dökülerek, yağmurda biriken suların menfezin bulunduğu yere akıtıldığını söyleyen Kurt, avukatların sorusu üzerine, kazadan sonra kontrol ekibi talep ettiği zaman bu talebinin de kabul görmediğini ve yöneticileri tarafından azarlandığını anlattı. Bilirkişi raporuna itiraz eden Turgut Kurt, bilirkişi de TCDD’ye danışmanlık yapanların bulunduğunu söyledi. Bir mağdur avukatının,"Kazada ihmal var mı?" sorusu "Benim altımdakilerin ihmali yok" cevabını veren Kurt, avukatın, "Üstündekileriniz var mı?" sorusunu da "Onu bilemem" diye yanıtladı. Kurt, avukatın, "Başka yargılanması gereken yetkili var mı?" sorusu üzerine de, "Söyleyeceğim, sorumlular varsa yukarıdaki sorumlular" dedi.

 

'YAĞMUR KONUSUNDA UYARI YAPILMADI'

 

Sanıklardan Özkan Polat da hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. Olay gününde kendilerine aşırı yağmur konusunda meteorolojik uyarı yapılmadığını söyleyen Polat, “Meteoroloji ve DSİ ile yağış mevsimlerinde hiçbir irtibatımız olmadı. Biz ihbar üzerine çalışırız. Olaydan sonra kısa mesaj almaya başladık. Yağış durumunu yakinen takip ediyoruz. Mesaj meteorolojiden geliyor. Kazadan önceki hat bakım kontrolleri halen aynı usulle devam ediyor. Kazanın olduğu menfezde bir problem yoktu. Olayın olduğu menfeze balast tutucu talep ettik ancak yapılmadı. Balast tutucu duvar yapılsaydı kaza gerçekleşmeyebilirdi” dedi. Polat, mağdur avukatlarının sorusu üzerine, kazadan sonra yeni bir menfez yapıldığını ancak bunun usulüne uygun olmadığını belirtti.  Polat “O mevsim şartlarında en iyisi yapıldı. O yüzden trenin hız sınırını o bölgede 10 kilometreye düşürdük. Daha sonra sağlam yapılınca yeniden 110 kilometreye çıktı” dedi. 

 

 

“BANA GÖREV VERİLMEDEN KONTROL YAPMA YETKİM YOK”

 

Sanıklardan memur Celaleddin Çabuk ise, “Özkan Polat'tan emir alıyorum. TCCD'nin en alt kademesinde çalışan memurum. Olayın ardından saat 02.00 gibi olay yerine gittik. İşçilerle birlikte balast malzemesi götürdük. Yolu temizlemeden dolguyu yapamadık. Sabah işlemi yapabildik. Turgut Kurt'tan hiç talimat almadım. Özkan Polat'tan emir alırım. Özkan Polat bana görev vermeden hat üzerinde kontrol yapma yetkim yok” diyerek hakkındaki suçlamaları kabul etmedi. 

 

“ASIL SUÇLUYU SAKLAYAN BİR İDDİANAMEDİR”

 

Çabuk'un savunmasının ardından söz alan sanık avukatı “TCDD'nin en alt kademe çalışanıdır müvekkilim. Hiçbir yetkisi yoktur ve sadece emir alır. Bilirkişi raporlarına dayanan bu iddianame asıl suçluyu saklayan ve suçlu yaratmaya dönük bir iddianamedir” dedi. Duruşmada sanıklardan Köprüler Şefi Çetin Yıldırım’ın da savunması alındı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Yıldırım, görev tanımında bu iddiaların olmadığını söyledi. Kendisinin Eskişehir-Kapıkule arasındaki 738 kilometredeki 159 köprü, 2 bin 468 menfezden sorumlu olduğunu söyleyen Yıldırım, tek başına çalıştığını ve gittiği bölgelerdeki ekiple kontroller yaptığını anlattı. Bilirkişi raporuna da tepki gösteren Yıldırım, kendisinin bu olaydan sorumlu tutulamayacağını iddia etti. Kazanın meydana geldiği menfezle ilgili 3 ayrı rapor hazırlayıp üst makamlara gönderdiğini söyleyen Yıldırım, “Kazanın olduğu menfeze balast tutucu yapılması için 3 muayene döneminde de rapor yazdık. Balast tutucu yapılsaydı, kanımca menfezin altı kolayca boşalmayabilirdi. Başka çok sayıda köprü ve menfez için rapor hazırladım ancak birçoğu halen yapılmadı” dedi. 

 

TUTUKLANMA TALEPLERİ REDDEDİLDİ

 

Duruşmanın son bölümünde de mağdur ve sanık avukatları taleplerini dile getirdi. Mağdur avukatları, tutuksuz yargılanan 4 sanığın, halen TCDD'de görevleri başında olduğunu, delil karartma durumlarının bulunduğu ve ast üst ilişkisinin sürdüğünü belirterek, tutuklanmalarını talep etti. Sanık avukatları ile mahkeme savcısı da tutuklanma taleplerinin reddedilmesini yönünde görüş bildirdi. Mahkeme heyeti oy birliğiyle sanıkların tutuklanma taleplerini reddetti. 

 

BUGÜN DE DEVAM ETTİ

 

Duruşmaya bugün de devam edildi. Davanın ikinci gününe ölenlerin yakınları ve mağdurlar dinlenmesiyle başlandı. Mağdurlar kaza günü ve sonrasında yaşadıklarını gözyaşları arasında anlatırken, tanıklar da kazaya neden olan trende kapasitesinden fazla yolcu bulunduğunu, bazılarının yoğunluk nedeniyle bilet dahi alamadan seyahat ettiklerini söyledi. Kaza öncesi patlamaya benzer ses duyduklarını dile getiren kazazedeler “Ardından seri halde 'tak tak tak' sesleri geldi ve ardından vagonlar büyük bir gürültüyle devrildi. Kaza sonrası olay yerine önce Sarılar köyünde yaşayanlar ardından da ambulanslar geldi” derken diğer yardımların ise 1,5 saat sonra geldiğini öne sürdü. 

 

TÜM SORUMLULARIN ORTAYA ÇIKARILMASINI İSTEDİLER

 

Öğlene kadar dinlenen mağdurların tümü, olayda sadece 4 TCDD görevlisinin değil, tüm sorumlularının ortaya çıkarılarak, yargılanmasını isteyip, şikayetçi olduklarını söyledi.Kazada kızını kaybeden Ali Koçman, “Tüm sanıklardan davacıyım. Hepsinden davacıyım. 25 yaşında kızım öldü. Torunum yetim kaldı. Cezalarını çekmelerini istiyorum” derken, kazada kızı Sena Köse'yi kaybeden Aysun Köse ise, kazadan sonra evlerine gelen TCDD yetkililerinin kendilerine söylediği sözlere tepki gösterdi. Köse, hayatında ilk kez mahkeme salonuna girdiğini belirterek “Kazadan iki hafta sonra bir doktor bir görevli ve TCDD'den bir yetkili geldi. Yol bekçilerinin işten çıkarıldığını anlatarak, 'Maaşlarını mı ödeyemediniz?' dedim. TCDD yetkilisi de bana 'Bu işler için sinyalizasyon var onlara gerek yok' dedi. Ben sonra araştırdım bizim orada 2020'nin başında yapılacağı belirtiliyordu. Bizim orada sinyalizasyon yoktu. En başından aldatıldım. AFAD bana çocuklarınız taburcu oldu dedi. AFAD beni yanlış bilgilendirdi. Hastaneye giremedik. Sağlık Bakanlığı'ndan şikayetçiyim. Biz hastaneye giremedik. Personel kapısından gizlice girebildik. Belki ben kalp krizinden gidecektim. 'Ölüm yok yaralılar var' dediler. Her kurumdan şikayetçiyim. Bu tren yolu iki saate indirildi. Ben ona güvendim. Çocuğumu o yüzden o yolda gönderdim. 'Yaşından çok genç görünüyorsun, daha çok gençsiniz' dediler bana. İmza yetkisi olanlardan en üste kadar cezalandırılmasını istiyorum” dedi. 

 

TRENDE AYAKTA YOLCU ÇOK FAZLAYDI 

 

Kazada kızları Özgecan ve Gülce’yi Funda Dikmen de kendisinin de trende olduğunu, cuma günü İstanbul'dan trenle Uzunköprü'ye düğüne gittiklerini ve pazar günü dönüş için yine trene bindiklerini söyleyerek “Trende ayakta yolcu çok fazlaydı. 360 yolcudan fazla insan vardı. Tren çok hızlı gitti. Ben devrilen ikinci vagondaydım. Camlar zangırdamaya başladı. Sonra patlama gibi bir şey oldu. Kızlarımın üzerine korumak için kapaklandım, bayılmışım. Ayıldığımda etrafıma baktım ama kızlarım yoktu. Makinistler geldi 'yangın çıkabilir' diyerek bizi uzaklaştırmaya çalıştı. Onlar hiçbir şekilde bildirmedi. Vagonların altında insan var diyebilirlerdi. Kendi imkanlarımızla Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne gittik. 2 evladımı kaybettim, onların haklarını arayacağım” dedi ve sorumluların hepsinden şikayetçi olduğunu söyledi. 

 

 İNSANLAR NEFES ALAMAZ HALE GELDİ

 

Kazada hayatını kaybeden Melek Tuna’nın eşi Ekrem Tuna da trende kapasitesinin çok üzerinde insan olduğunu ifade etti. Trenin koltuklarında emniyet kemeri bulunmadığını söyleyen Tuna, “Tren doldu taştı insanlar artık nefes alamaz hale geldi. Muratlı'ya geldiğimizde insanlar trenin üstüne çıkacak durumdaydı. Kondüktör bilet kesemedi kalabalık nedeniyle. Muratlı'dan binenler biletsiz öldü. Hiç kimseye bilet kesilmedi. Sarılar Köyü'nü geçtik, tak tak diye vagondan ses geldi. Eşim 'ne oldu ölüyoruz' dedi. Vagon devrildi, uçtuk gittik. Eşimi kaybettim. Dışarıya çıktım çok yaralı vardı. Ben sadece 10-15 yaralıyı kurtarıp dışarıya çıkardım. Eşim ise ölü olarak yatıyordu. Sorumluların hepsini bu mahkeme salonunda görmek istiyorum. Hepsinin cezalandırılmasını istiyorum. Burada yargılanan garibanlarla işimiz yok” dedi. 

 

“HAYALLERİMİZ YARIM KALDI”

 

Tren faciasında 5 yaşındaki oğlu Ömer Alperen'i kaybeden Melike Can da kaza sonrası kimsenin kendilerine yardım etmediğini öne sürerek tüm sorumlulardan şikayetçi olduğunu söyledi. Kazada yaralanan Emre Kocaağa, asıl suçluların cezalandırılmasını isteyerek, kendisiyle ilgilenilmediğini ve tedavisinin büyük bölümünü kendi imkanları ile sürdürdüğünü söyledi. Faciada hayatını kaybeden Emel Duman'ın eşi Erkan Duman ide , “Hayallerimiz yarım kaldı. Biz şu an yaşayan ölüleriz. Hayallerimiz kalmadı. İster buradakiler ister üsttekiler olsun ben suçlular cezalarını çeksin istiyorum. Hastaneye siyasilerden çok gelen giden oldu ancak TCDD'den hiç kimse gelmedi. Hayatımız komple değişti. Herkesten tüm sorumlulardan tüm kurumlardan şikayetçiyim” dedi. 

 

“TCDD BURADA OLMALI”

 

Kazada eşi Derya ve 6 aylık kızı Beren Kurtuluş'u kaybeden Melih Kurtuluş da “Burada sadece 4 kişinin yargılanıyor olması ve TCDD'nin bu davanın dışında tutuluyor olmasını kabul etmiyorum. Burada TCDD olmadığı sürece buradaki 4 kişiye bir şey demek istemiyorum. TCDD burada olmalı” dedi. Tren faciasında kızı Bihter’i kaybeden Zeliha Bilgin ise konuşmasına kazada kaybettiği kızı Bihter'in fotoğraflarını göstererek başladı. Kazada kızının yanı sıra 3 akrabasını da kaybettiğini söyleyen Bilgin, yakınlarını ihmaller yüzünden kaybettiğini savundu. Kazada 18 yaşındaki oğlu Serhat Şahin'i kaybeden Fatma Şahin, vagonda oğlu ve kızıyla bulunduğunu söyleyerek “Tren sendeledi, hopladı. Oğlumla kızıma sarıldım, onlar uçtu. Oğlum trenin altında kalarak öldü. Hayatımız o anda bitti. Vicdanınız varsı suçlular bulunsun” dedi. 
 

 

Haber / Şaban KARDEŞ