Şanlı zafer 97 yaşında

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu zorlu yolda kazanılan Büyük Zafer'in 97'nci yılı tüm yurtta olduğu gibi Çerkezköy'de de törenle kutlandı. Çel

GÜNDEM 30.08.2019 13:47:00 0
Şanlı zafer 97 yaşında

Kutlamalar saat 09:30’da Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen çelenk sunumu ile başladı. Kaymakamlık, Garnizon Komutanlığı ve Belediye Başkanlığı çelenklerinin Atatürk Anıtı’na sunulması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Kaymakamlık makamında tebrikat töreni düzenlendi.

 

 

TEBRİKLERİ KABUL ETTİLER

 

Çerkezköy Kaymakamı Atilla Selami Abban, Çerkezköy Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Ömercikli, Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay, Çerkezköy Cumhuriyet Başsavcısı Bayram Örenci, NKÜ Çerkezköy Meslek Yüksekokulu Müdürü Doç. Dr. Erdinç Uzun ve AK Parti Çerkezköy İlçe Başkanı Ümit Kök ile birlikte tebrikleri kabul etti.

 

 

CUMHURİYET MEYDANI’NDA DEVAM ETTİ

 

Saat 10:30’da da Cumhuriyet Meydanı’nda kutlama programı düzenlendi. Buradaki kutlamalar Çerkezköy Kaymakamı Atilla Selami Abban, Çerkezköy Tugay Komutanı Tuğgeneral Ahmet Ömercikli ve Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay’ın halkın bayramını kutlaması ile başladı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından günü anlam ve önemine ilişkin konuşmayı Piyade Teğmen Oğuzhan Sarıkaya yaptı.

 

EŞİNE TARİHTE AZ RASTLANIR BİR ZAFER

 

 

Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasına temel teşkil eden ve 30 Ağustos 1922’de kazanılan büyük zaferin 97. yılını ulusça kutlamanın haklı gurur ve heyecanını yaşadıklarını kaydeden Sarıkaya “Asil Türk milleti kahraman Türk ordusuyla birlikte varlığına ve vatanına kast edenlere karşı 97 yıl önce bugün kahramanlık ve şeref dolu tarihinden aldığı kudretiyle, yeniden dirilerek topyekun bir varoluş mücadelesi sonucunda eşine tarihte az rastlanır bir zafer kazanmıştır. Aziz yurduna ve bağımsızlığına kast eden işgal kuvvetleri karşısında Türk ordusunun ortaya koyduğu eşsiz bir eser olan bu zaferin her safhası tek tek düşünülmüş, hazırlanmış ve yönetilmiştir. 1900'lü yılların başlarında meydana gelen büyük devletler arasındaki çıkar çatışmaları, dünyada gelişen fikir akımları, sanayileşme gibi gelişmeler sonucunda 1. Dünya Savaşı sonunda müttefiklerin aldığı ağır yenilgiler sonucu Mondros Mütarekesi imzalanmış, imzalanan anlaşma ile bin yıldır üzerinde kan dökerek can vererek yurt edindiğimiz Anadolu toprakları o dönemin büyük devletleri ve onların maşaları tarafından işgal edilmiş, ayrıca tarihimize kara bir leke olarak geçen Sevr Anlaşması da ulumuza dayatılmıştır” dedi.

 

 

“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM”

 

İşgal güçlerinin girdikleri her yerde adeta tarihi kinlerini kusarcasına kadınlara, yaşlılara, çocuklara dünyada eşine az rastlanır işkence, zulüm ve hakaretlerde bulunduğunu kaydeden Sarıkaya “İşte böylesine umutsuz görünen, üzerimizde kara bulutların dolaştığı bir ortamda Mustafa Kemal Paşa ve onun dava arkadaşları bağımsızlık meşalesini yakarak 'Ya istiklal ya ölüm' parolasıyla aydınlığa giden yolu aralamışlardır. Bu bağımsızlık ve aydınlık mücadelesinin ilk hedefi son neferine kadar düşmanı güzel ve kutsal vatanımızdan atmak şeklinde belirlenmiştir. Özellikle Sakarya Meydanı Muharebesinde hedefimize ulaşmaya muktedir olduğumuzu, milletimizin istiklali uğruna kanının son damlasına kadar mücadeleye devam edeceğini ispatlamıştır. Artık dünyanın en kahraman en savaşçı milletine düşen görev düşmana son darbeyi vurmak olmuştur” dedi.

 

 

DEVLET VE CUMHURİYETİMİZİN EDEBİ MUHAFIZLARIDIR

 

Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığı altında Türk kuvvetlerinin düşmana beklemedikleri bir yerden taarruza geçerek düşmanı aldatmayı başardığını kaydeden Sarıkaya “Avrupalıların beş altı ayda geçilemez dediği Afyon mevzilerini üç günde geçerek 30 Ağustos'a gelindiğinde düşman kuvvetlerinin önemli bir bölümünü imha etti. Bu büyük zafer ile düşmana son darbede vuruldu. Ardından icra edilen takip harekatı ile 9 Eylül'de düşman İzmir'de denize döküldü. Dünya tarihçileri büyük taarruz için şu ifadeyi kullanmışlardır; 'Türkler, Mohaç Meydan Muharebesi’nden yüzyıllar sonra yine parlak bir imha muharebesi kazandılar’. Bu muharebelerde Türk ordusu çok kısa bir sürede kendisinden üstün düşman kuvvetinin büyük bir bölümünü imha ve esir etmiştir. Askeri açıdan bir diğer önemli husus da günün şartlarında bir ordunun on günde beş yüz kilometrelik mesafeyi yaya olarak ve savaşarak kat etmesidir. 30 Ağustos'un gerçek anlamını ve önemini büyük zaferin 2'nci yıldönümünde Dumlupınar'ın Çağ tepesinde yapılan törende başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün verdiği söylevde görürüz. Hiç şüphe etmemelidir ki yeni Türk devletinin, genç Türk Cumhuriyetinin temeli burada taçlandırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu sahada uçan şehit ruhları devlet ve Cumhuriyetimizin edebi muhafızlarıdır” dedi.

 

 

MİLLETÇE TOPYEKUN BİR SAVAŞ

 

Harplerin yalnız karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması olmadığını ifade eden Sarıkaya “Meydan muharebesi milletlerin bütün varlığı ile, ilim ve fen alanındaki yükselmeleri ile, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısaca bütün maddi ve manevi kudret ve faziletleri ile çarpıştığı bir imtihan meydanıdır. İşte kazanılan zaferin muhteşem senaryosu harbin kadın, çocuk, yaşlı demeden milletçe topyekun bir savaş olarak icra edilmiş olmasıdır. Türk ulusu bu meydanda Ulu Önderin liderliğinde alnının akıyla çıkmayı başarmıştır. Türk tarihine altın harflerle yazılan bu zaferin günümüzde yansıyan çok önemli siyasi ve askeri sonuçları olmuştur ve bu sonuçların günümüzde yansımakta olduğu gözlemlenmektedir. Bu zafer ile Türk Ulusunun son neferine kadar yok edilmedikçe Türk'ün istiklalinin elinden alınamayacağı, Türklerin yalnız askeriyle değil milletiyle de topyekun olarak savaştıkları bir kez daha ispatlanmıştır” şeklinde konuştu.

 

30 Ağustos Zaferi’nin Türk ordusuna Silah Kuvvetleri Günü olarak armağan edildiğini söyleyen Sarıkaya “Türk silah kuvvetleri ülkemizin huzur ve bekasını sağlamak, bölgemizden ve dünyada sürekli barışın tesirine katkıda bulunmak için tarihinden ve milletinden aldığı güçle, modern harp silah ve tesisatıyla, güçlü ve dinamik personeliyle, ulaştığı yüksek eğitim seviyesiyle, azimli ve kararlı komuta kademesiyle, dostlarının ve ülkemizin güvencesi, düşmanlarımızın korkulu rüyası olmaya devam etmektedir. Dünyanın sayılı askeri güçlerinden birisi olan silahlı kuvvetlerimiz her zaman her yerde ve her şartta verilecek görevleri ifaya hazırdır. Milli egemenlik, milli şuur ve tam bağımsızlık esasına dayanan Atatürk ilkeleri bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de Türk silahlı kuvvetlerimize rehber olmaya devam edecektir. Bu kutsal ve tarihi gün vesilesiyle ulusça başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere dava arkadaşları ve aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, hatırları önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhları şad olsun” dedi.

ÖĞRENCİLERE ÖDÜLLERİ VERİLDİ

Günün anlam önemine ilişkin konuşmanın ardından 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla düzenlenen turnuvalarda dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi. Kutlama programı askeri birliklerin geçit töreni ile sona erdi.

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU – Buse SERİN