Gözden kaçırmayın

Tekirdağ, yeni yılı konserlerle karşılayacakTekirdağ, yeni yılı konserlerle karşılayacak


Bu insanlar Bulgaristan’ın çeşitli yörelerinden buraya göçmüşler devletin onları Ergene ovasına yerleştirme düşüncesini ‘’Biz keklik sesi duymak isteriz keçilerimiz hoplasın zıplasın bre’’ diyerek reddetmişler ve Bulgarların yaşadığı bir köy olan Hacıfaklı’ya yerleşerek Hacıfaklı kültürünü yaratmış sürgün insanlardır.

Hacıfaklı sert poyrazların estiği suyun az bulunduğu ve susuzluğun (komşu köylerin aksine) çok şiddetli yaşandığı bir coğrafyadır. Bunun nedeni de köyün diğer yerleşim yerlerinde olduğu gibi bir akarsu kenarına değil akarsulardan uzak tabanı kayalık küçük bir tepeciğin üzerine kurulmuş olmasıdır. Köyün tepeye kurulmasında da rivayetlere göre en büyük etken şu an köy korusu içinde kalan Bakacak ismindeki tepeye yaslanmış ve bir salgın hastalık sonucu telef olduğuna inanılan eski köyün hazin sonu etkili olmuştur. Çünkü sert poyrazlar Bakacak Tepesini aşıp salgın hastalık taşıyan mikro organizmaları köyden uzaklaştıramamış ve şu an eski yurtluk olarak anılan köy yok olmuştur.

HACI FAKLI TARİHİ

Farklı bir isim olan Hacıfaklı kelimesinin anlamı Hacılara Fak yani (tuzak) kelimelerinden oluşan hacılara tuzak kurulan yer anlamındadır. Bu adın verilmesi hakkında iki halk söylencesi anlatılır. Bu söylencelerden ilki ise şöyledir. Hacıfaklı’nın Balkanlardan gelen hacıların hacı adaylarının hac yolu üzerinde olduğuna ve Hacıfaklı civarında yaşayan Bulgar çetelerinin hacılara tuzaklar kurularak soymalarını anlatır. Halk arasında Bulgar çetelerinin kurdukları bu tuzaklar anlatılır. İkinci söylence ise Pınarhisar Bey'i Hacı Bey'e Hacıfaklı civarında tuzak kurulduğunu ve tuzak ile Hacı Bey'in katledilişini anlatır.

Ayrıca Konya’ya bağlı Yunak kasabasının adının Hacıfaklı olduğunu da belirtmek gerek. Hacıfaklı’nın tarihi tam olarak bilinmemekle beraber Osmanlı Türklerinin Rumeli’ye ilk çıktıkları dönemde Müslüman Türkler tarafından kurulduğu anlatılmaktadır. Köyün ilk sakinleri ve kurucuları Hacıfaklı’da birkaç asır yaşamışlar ve bilinmeyen bir nedenden dolayı köyü terk etmişlerdir.

Anlatılanlara göre şu anki sakinleri köye ilk yerleştikleri zamanda köyde Müslümanların yaşadığına dair camii ve Müslüman mezarlığı varlığını devam ettirmekteymiş. Bugün kullanılan mezarlık Türklerden kalan mezarlık üzerine yapılmıştır. Ayrıca köy camii 1916-1917’de eski camii yıkılarak inşa edilmiştir. Köyün ihtiyarları köye yerleşildiği yıllarda bir hamam ve işlevlerini bilmedikleri ve iki kulenin varlığından bahseder. Daha sonra bu hamam ve kuleler taşları yeni inşaatlarda kullanılmak amacıyla yıkılmıştır. Köy kurucuları olan Türkler köyü 19.yy. başlarında terk etmişler. Ancak nereye gittikleri niçin terk ettiklerine dair elde bir bilgi yok.

Fakat bu dönemde Balkanlardaki karışıklık ve Balkanları saran vebanın etkisiyle olabileceği düşünebilir. Türkler Hacıfaklı’yı terk ettikten bir süre sonra köye Bulgar köylüleri yerleşirler. Bulgarlar Hacıfaklı’da 30 yıl kadar yaşamışlar ve Bulgaristan’dan göç eden Türklerin iskan edilmelerinden sonra bir yıl beraber yaşamışlar ve köyü terk ederek Bulgaristan’a gitmişler. Sonraki yıllarda Balkanların siyasi yapısındaki değişmelerden ürküp Trakya’nın Bulgaristan’a giderken boş ve sahipsiz buldukları Hacıfaklı’ya yeniden gelerek yerleştikleri de söylenmektedir. Bulgarlar köye yerleşince mezarlık ve camiye dokunmamışlar kendi kiliselerini inşa etmişler mezarlıklarını kurmuşlar sanki Hacıfaklı’da misafir olduklarının bilincindedirler.

Bugünkü Hacıfaklı'nın Şekillemesi Şöyle

Hacıfaklı Bulgaristan göçmenleri tarafından yurt edinilmiştir. Türk Çoğunluğunun çoğalmasıyla birlikte burada yaşayan Bulgar kökenlilerin çoğu başka yerlere göç etmiş. Hacıfaklı köy halkı Osmanpazar’ın Mutaflar köyü Tırnova ve Varna’nın köylerinden gelmiştir. 18. yy Balkanlar için kara yazgının başladığı yıllardır. Halk halinden hoşnut değildir. Balkanlar milletlerin yeni devletler oluşturmasına tanıklık etmektedir. 18.yy sonlarına doğru Bulgarlar öz benliklerini fark etmişler ve kendi insanlarına Bulgar kimliği kazandırmak için büyük bir eğitim seferberliğine başlamışlardır. Aynı dönemde Türkler cahilliğe yozluğa terk edildiler. Osmanlı’ya bağlı eyaletlerden kasabalardan birbiri ardına Bulgar okulları açılıyor. Buradan mezun olan köylerde kasabalarda milliyetçilik aşılıyorlardı.

Ardından Bulgar ayaklanmaları Osmanlı – Rus savaşları başladı. Ruslar’ın savaş iddiası Bulgarları özgürlüklerine kavuşturmaktı. 19. yy da ise bu keşmekeş daha belirgin bir halde idi. 1829-1830 Osmanlı – Rus savaşı sonucu Bulgaristan’ın içlerine kadar ilerlemeyi başaran Rus ordusu Türk bölgelerinde taş üstünde taş bırakmaz. Osmanpazar, Şumlu ve Varna yerle bir edildi.

Bu olayı 1841 Kırım savaşı izler. Bu savaşta da Osmanlı zor duruma düşer. Bulgarların isyanları daha sık görünmeye başlar. Artık Bulgaristan içlerinde yaşayan Türkler için yaşam çekilmez hale gelmiştir. 1877 – 1878 Osmanlı – Rus savaşında (93 Harbi) Bulgar çeteciler Ruslar ile birlikte hareket ederler. Savaş sonunda yapılan Ayestofenos antlaşması ile Osmanlı Üsküp, Manastır, Ohri, Kavala ve Sezeri kapsayan bir özerk Bulgar prensliğini kabul eder. Ancak bu durum büyük devletlerin hoşuna gitmez ve Berlin antlaşması ile Bulgar prensliğinin sınırları daraltılır.

Bu dönemde Bulgar çeteleri katliam yapmaktadır. (Tırnova ve Osmanpazar’ın köylerinde yüzlerce insan katledilmiştir. Bu katliamların kalıntı toplu mezarlıkları 1930’larda çıkartıldı.) Bulgarista’nın Osmanlı hakimiyetinden çıkmasından sonra burayı kendilerine yurt edinmişler. Binlerce on binlerce Türk ana yurtlarını baba ocaklarını terk etmeye başlayarak Cenub-i Rumeli’ye, İstanbul’a Anadolu’ya insan seli halinde akarlar.

İşte bu insan selini içersindeki küçük bir Tırnovalı köylü grup da vardır ve bu Tırnovalı grup Hacıfaklı’ya yerleştirilir. Tırnovalılar 5 hane/aile olarak Hacıfaklı’ya yerleşir. Küçük bir köy olan Hacıfaklı’da Bulgarlar yaşamaktadır. Ancak onlar da buraya yeni yerleşmişlerdir. Köy eski bir Türk köyüdür ve camisi Müslüman mezarlığı hala ayaktadır. Tırnovalıların yerleşmesinden bir yıl sonra Bulgarlar köyü terk ederler ve tahminlere göre Bulgaristan’a göçerler. Tarih 1877-78’dir.

1878’de Bulgar Prensliğinin kurulması da Balkanlardaki karışıklığı kaosu sona erdirmedi. Bulgaristan büyük devletlerin iktidar mücadelesinde bir arenadır artık ve yine göçler yine acılar. 1885’te Bulgar komiteciler isyan ederek Şarki Rumeli Vilayetini Bulgaristan ile birleştirdiler. Bulgarların güçlenmesi bir zamanlar dost komşu oldukları Bulgarların Türk köylerine şiddetini sonuçlandırmıştı ve yeni bir göç dalgası başlar.

Bu göç dalgasına Osmanpazar Mutaflar köyleri de katılır. Kırklareli’ye gelen Mutaflılara Kırklareli Kızılcıkdere Köyü yurt olarak gösterilir ancak Osmanpazar da hayvancılıkla uğraşan köylüler Kızılcıkdere’yi beğenmezler ve dağlık taşlık olan Hacıfaklı’ya yerleşir. Yine aynı tarihte Varna’dan bir aile gelip buraya yerleşir. 1878’den bu yana üç grup insan Hacıfaklı’yı kendine yurt olarak belirlemiştir. Hacıfaklı 1912’de Balkan savaşları sırasında tamamen boşalırsa da savaşın durulmasından sonra tekrar Hacıfaklı’ya dönerler.

Ancak ailenin bir kısmı gittikleri yerlerde kalmışlardır. Köy sakinlerinin anlattıklarına göre ilk gelen Tırnovalılar köyü sahiplenmiş sonradan gelen Osmanpazar ve Varnalılar arazilerini Tırnovalılardan satın almışlar.

Kültür: Balkan yemekleri ile özdeşleşmiştir. Köyde yapılan tarhananın tadı eşsizdir. Birde ovma pidesi çok güzeldir.

Coğrafya: Kırklareli iline 22 km, Pınarhisar ilçesine 13 km, Kaynarca beldesine 7 km, Üsküp beldesine 4 km, Beypınar köyüne 10 km, Çayırdere köyüne 5 km, Kurudere köyüne 13 km uzaklıktadır. Köyün iklimi, Trakya Karasal iklimi etki alanı içerisindedir.

Eğitim

Köye yerleşilen ilk yıllarda eğitim köy imamı tarafından verilen Arapça okuma yazma ile sınırlı iken 1928’de yeni alfabenin kabulünden sonra gelen ilk eğitmenlerle başlar. Fakat okul olmadığı için köy camiinin kadınlara ayrılan bölümünde eğitim başlar. 1930’da eğitmenin gitmesiyle 1937 yılına kadar eğitim yapılmaz. Aynı yıl öğretmen gelir ve okul inşaatına başlanır. Fakat gelen öğretmenin vefatı üzerine eğitim yine aksar. 1939’da yeni öğretmen atanır. Eğitim hala camide yapılmaktadır. Yeni öğretmende yıl sonunda ayrılır ve yeni eğitim 1944 yılına kadar kesilir.

1944 köy eğitimi için dönüm noktasıdır. Köy ilkokulunda eğitim başlar ve daha hoş olan olay köy öğretmeni bir Hacıfaklılı olan Hasan Bozkurt’tur. Eğitimini Çayırdere ve Pınarhisar’da aldıktan sonra Kepirtepe Köy Enstitüsü'nü bitirmiş öğretmen olarak Hacıfaklı’da eğitime başlamıştır.

Köy ilkokulu 1944’ten 1989’a kadar köye hizmette bulunmuş bu tarihte öğrenci azlığı nedeniyle kapatılmıştır. 1989 yılından itibaren eğitim taşımalı olarak Üsküp beldesinde sürdürülmektedir. İlkokul sayesinde köyde okuma yazma bilmeyen insan yoktur. Gelen öğretmenler eğitim ve öğretim yanında köy halkını başka alanlarda da bilgilendirmiş ve hatta önderlik etmişlerdir. 23 Ocak 1972’deki yürüyüş bunlardan biridir.

Ekonomisi: Köyün ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Bu çalışma alanları iç içe geçmişlerdir. Mera Hayvancılığı (Küçükbaş) Kuşaklar boyunca koyun ve keçi yetiştirilmiş. Yaşamın en büyük rengi olmuş. Günümüzde küçükbaş mera hayvancılığı artık gerilemektedir. Bunun başlıca nedeni hayvanların yoğun ve sürekli bir bakım istemesidir. Böyle yoğun bir bakım için gereken iş gücünün bulunmayışıdır. Çünkü köyün gençleri okuma veya sigortalı bir işte çalışmak gibi nedenlerle köyden ayrılmaktadır. 1990'lı yılların başında köyümüzde 4000 civarında olan küçükbaş hayvan sayısı bugün 1000’lere kadar düşmüştür. Oysa küçükbaş hayvan besiciliği HACIFAKLI için adeta bir yaşam biçimi bir kültür olmuştur yıllarca.

Küçükbaş mera hayvancılığının yanında büyükbaş mera hayvancılığı da yapılmaktadır. 1980’lere kadar sığır ve manda birlikte bakılırken artık sadece sığır bakılmaktadır. Aynı yıllara kadar üç sürü olarak meraya çıkan büyükbaş hayvanlar (100-120 kadar inek 70-80 kadar manda ve 60-70 baştan oluşan dana-düve) artık sadece ineklerden oluşan sürüye düşmüştür.

1980 yıllarından sonra büyükbaş hayvanlar da ahırda beslenme yöntemine geçişler başlamıştır. Büyükbaş hayvancılık ağırlıklı olarak ahırlarda yapılmaktadır. Mera ve ahır hayvancılığının yanında tüketime yönelik arıcılık yapılmakta ve kümes hayvanları beslenmektedir.

Tarım

Hacıfaklı köyünde tarım fazla gelişmemiştir. Bunun nedeni köy arazisinin kurak kumsal kayalık yani tarıma elverişli olmamasıdır. Tarım ana geçim kaynağı olan koyunculuğun yem ihtiyacını karşılamak için yapılan bir faaliyet olarak sürdürülmektedir.

Son yıllarda koyunculuğun azalmasıyla tarıma verilen önem artmıştır. Yetiştirilen tarım ürünleri buğday arpa yulaf çavdar ve ayçiçeğidir. 1950’li yıllarda susam yetiştiriciliği yapılmış. Hatta bugün köy korusu içinde kalan terk edilmiş tarlalara susam tarlaları denilmektedir. Yukarda sayılan ürünler haricinde kavun karpuz ve bahçe bitkileri tüketim amacıyla üretilmektedir. Yine tüketime yönelik olarak kiraz vişne erik ekşi elma badem zerdali dut gibi meyve ağaçları da yetiştirilmektedir.

Köyde 21 adet traktör ve yeterli tarım aleti mevcuttur. Ancak önemli bir ihtiyaç olan biçerdöver hala mevcut değildir. Köyün insanları ekonomik olarak oldukça rahattır. Köyün durumu homojen bir yapı sergiler. Çok zengin insanlar olmadığı gibi çok fakirde yoktur. Kendileri yağlarıyla kavrulurlar. Ancak son birkaç yıl içinde tarımda ilerleme görülmektedir.

Hazırlayan/Seyit SÜREN