Pınarhisar'ın tarih ve kültür varlıkları

Bu sayımızda da Kırklareli'nin tarih ve doğa zenginliğine sahip Pınarhisar ilçesini tanıtıyoruz. Trakya'nın neredeyse orta yeri denilecek bir mevkiinde kurulu olan Pınarhisar tarih içinde özel bir yere

KÜLTÜR SANAT 6.04.2015 14:52:00 0
Pınarhisar

Tarihin izlerini sürdüğümüz zamanın katmanları arasından günümüze ulaşan eserlerin büyük bölümü ne yazık ki özgün halleri ile günümüze değin ulaşmayı başaramamıştır. Buna karşılık tespit edilebilenler üzerinde de kapsamlı araştırmalar mevcut değildir. Ancak bu konuda araştırmaların yapıldığı belirtilmektedir. Mevcut bunan tarihi kalıntıların en önemli olanlarına göz atalım.

 

KALE VE SUR KALINTILARININ 5. YÜZYIL BİZANSINA AİT OLDUĞU GÖRÜŞÜ HAKİM

 

 Kale ve sur kalıntılarının kesin yapım tarihi bilinmemekle birlikte 5.yy Bizans’ına ait bir yapı topluluğu olduğu kabul gören görüştür. Bizans döneminde İmparator 2. Teodosius’un bu bölgedeki önemli şövalyelerinden biri olan Kozmos Dimitriyadis tarafından yaptırıldığı varsayılmaktadır. Virisis ( Kaynak ) adıyla anılan kale-sur topluluğunun yer aldığı tepenin hemen bitiminde ( şimdiki Ali Özer parkı ) ilçeye adını veren önemli kaynak sularının yeryüzüne çıktığı pınarlar bulunmaktadır.Bizans’ın ileri karakollarından biri vazifesi görmesi için yaptırılan bu kale-kent ve savunma surları ilk ciddi yerleşmenin de bulunduğu yüksekçe bir tepeden aşağıdaki ovaya doğru geniş bir alanı kaplamaktaydı. Şimdi iki tanesi hasar görerek günümüze ulaşabilmiş 3 kale-burç kalıntısını ayakta görürken, aşağıya ovaya doğru uzanan sur kalıntılarını ancak şimdiki yerleşimler arasında çok dikkatle takip ederek görebilmekteyiz. Bunların en gözle görüleni Belediye Ali Özer Parkı’nın hemen güneybatısında yer alan, yakın zamana kadar askeri alan içinde yer alan ve Kırklareli yolunun alt kısmındadır.

 

GÜNÜMÜZDE GEREKLİ KORUMA VE ÖNLEM ALINMAMIŞ

 

Düzgün ve kaba taşların tuğla hatıllarla desteklendiği kale-burçların bulunduğu alan Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olmasına rağmen, ne yazık ki günümüzde gerekli ilgi ve koruma önlemlerinden ne yazık ki yoksundur.Kalenin olduğu tepenin yamaçlarında geçtiğimiz yüzyıllara kadar bağcılık yapıldığı bilinmektedir. Bu bölgede yapılan kazılarda sağlam durumda 1,5 metre boyunda toprak küpler bulunmuştur. Bu küplerden birisi kaymakamlık binası bahçesinde sergilenirken, bir diğeri ise Ankara'ya gönderilmiştir. Bu mevkiide yapılacak yeni kazılar muhtemel yeni buluntuları gün ışığına çıkaracaktır.

 

Tüm bunlara rağmen kalelerin bulduğu mevkinin yeni bir koruma vizyonu ile ilçenin sosyal hayatı içerisindeki yerine kavuşması gerekmektedir. Aksi halde süregelen tahribattan ve bakımsızlıktan kurtarmak, eski günlerindeki gibi Pınarhisarlılar'ın huzur ve güvenlik içerisinde bu bölgeyi dolaşabilmesi mümkün olmayacaktır. Bu durumun ilçenin turizm potansiyelini de tümden görmezden gelmek olduğunu ortaya koymak gerekir.

 

PINARHİSAR'IN KÖYLERİNDE BULUNAN KALE-SUR KALINTILAR

 

Pınarhisar merkezden günümüze ulaşmayı başarabilmiş bu kale-sur kalıntılarından hariç, günümüze büyük tahripler sonucu ulaşamayan, ancak kalıntılarıyla kendini ele veren ilçenin Çayırdere köyünde Çayırköy kalesi, Erenler köyünde Hisarcık tepe kalesi, Evciler köyünde Mahya tepe ve Manastır tepe kaleleri, Yeniceköy beldesinde Yeniceköy kalesi olmak üzere benzer kale-sur kalıntıları bulunmaktadır.Bu nedenle bölge tarih kokan bir mekandır.

 

KÜLT ALANLARI

 

Pınarhisar ve çevresi antik dönemlere tarihlenen bulgulara ev sahipliği yapmaktadır. Bu bölge Vize ve çevresinde de raslanan kalkerli kayaçların insan eliyle oyularak oluşturulduğu türde oluşumlar bakımından zengindir. Bunlar arasında merkez ilçe yakınlarında yer alan Pekmezdere mağrası, Ambarkaya sunak taşı, Erenler köyünde  yer alan oyma taşlar ve kale kalıntıları ( Tavşanhisar tepesi mevkii ve Kokarpınar mevkii ), Kaynarca beldesinde yer alan mağara manastır ( İndere mağarası ) ve kült alanı, Hacıfaklı köyü yakınlarındaki Deliktaş oluşumları ve kült alanı vb. Kaynarca beldesinde bulunan kilise kalıntıları da günümüze ancak kalıntılarıyla ulaşabilen tarihi izlerdir.

 

 

TÜMÜLÜSLER

 

Pınarhisar ve çevresi Trak dönemine işaret eden tümülüsler bakımından da oldukça zengindir. Vize-Lüleburgaz-KIırklareli arasında önemli bir yayılış gösteren bütünün içinde yer alır. Pınarhisar merkeze bağlı tümülüsler daha çok Pınarhisar ovasındaki düzlükler boyunca yer alır. Buna karşılık Istrancalar’ın eteklerinde bulunan İslambeyli köyünde bulunan İslambeyli A tümülüsü yörenin tarihi süreci ile ilgili çok önemli bulgular sağlamıştır. Bu tümülüsten başka bir Tümülüs daha yine bu köyde bulunmaktadır. Akören köyü tümülüsü de araştırılmaya muhtaçtır. Pınarhisar’ın güneydoğu, güney ve güneybatı yönünde gözle de görülebilecek bir uzaklıkta diziliş gösteren tümülüsler konusunda yapılacak yeni araştırmalar şüphesiz önemli bulgulara elde edilebilecek değerdedir.

 

 

 CAMİLER 

 

HUNDİ HATUN CAMİİ :  Orjinali kare planlı olan Pınarhisar Hundi Hatun Camii’nin yapım tarihine dair kesin bir bulgu yok.Ancak 15.yy’a ait bir eser olduğu kuvvetle muhtemeldir. Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetindeki yapı tescilli anıt eserler arasındadır. Orijinal formundan uzaklaşmasına rağmen sağlam olarak ayakta kalmış camiinin ahiz esi batı kısmında yer almakta ve süslemeli formlarıyla kitabeli mezar taşları ile özel bir yere sahiptir. Pınarhisar’ın son dönem tarihinde önemli bir yere sahip Kırım kökenli Giray’lara ait mezar taşları kadar, ilçenin geçmiş dönemlerindeki önemli olduğu düşünülen kişiliklere ait mezar taşları da sanatsal bir üslup taşımaktadır. Bu mezar taşlarından bazıları şu kişilere aittir.

 

Başar Giray ( Ölümü : H 1183 / M 1769 ) -Selamet Giray Han ( Ölümü : H 1181 / M 1767 ) -Rifat Hanım’a ait mezar taşı ( Ölümü : H 1319 / M 1901 ) - Hacı Numan Efendi zade İbrahim Ağa’nın mezar taşı -Mermer Sanduka’dır.

 

 

 SADIK AĞA CAMİ; Bugün  Pınarhisar ilçe merkez Atatürk İlköğretim Okulu karşısında, Vize yolu üzerinde yer alan caminin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte 14.yy sonu olarak kabul görmektedir. Mülkiyeti Vakıflar Genel Müdürlüğüne ait yapı kare planlı, tek minareli ve tek kubbeli olup tescilli anıt eserler arasında yer almaktadır.

 

Hazırlayan/Seyit SÜREN