Sabret öğretmen, öğrencilerini bekliyor

Çerkezköy ve Kapaklı’nın ilk kadın öğretmeni olarak tarihe geçen Sabret Arıcı 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde duygularını Marmara Haber Gazetesi ile paylaştı. Okuttuğu öğrencilerin bir

GÜNDEM 24.11.2013 20:25:00 0
 Sabret öğretmen, öğrencilerini bekliyor
1940 yılında doğan Sabret Arıcı 12 yaşında Trabzon Beşikdüzü Kız Öğretmen Lisesi'ni yatılı olarak kazandı. 5 yıl Trabzon'da kaldıktan sonra babası vefat eden Arıcı, Edirne Kız Öğretmen Lisesi'ne geçiş yaptı.
 
HASTALIK YAKAMIZI BIRAKMADI
Okul hayatı boyunca birçok rahatsızlık geçirdiğini söyleyen Sabret öğretmen, hastalığı yüzünden okul hayatını uzattığını ancak o dönemde Çerkezköy'de vekil öğretmenlik yaptığını ifade etti. 1 sene vekil öğretmenlik yaptıktan sonra öğrenimini tamamlayan Arıcı, Büyükşehir yasası ile Kapaklı ileçesine bağlanan Pınarça Köyü’ne tayin oldu. Arıcı, "Beni hep hastalıklar kovaladı. En son annemin rahatsızlığı dolayısı ile tayinimi Kapaklı'ya istedim. Geldiğimin haftasında annemi kanserden kaybettim. Fakat çok büyük bir tesadüf o sene eşimi tanıdım. Onunla tanıştıktan sonra 1 sene Kapaklı kaldım. Evlendikten sonra eş durumu ile İstanbul Avcılar'a tayinim çıktı" dedi.
 
HADİ GEL KÖYÜMÜZE DÖNELİM DEDİK
İstanbul'da emekli olduktan sonra eşi Kadir Arıcı ile birlikte Kapaklı’ya geri dönmek istediklerini söyleyen Sabret öğretmen, “Eşimle, ‘hadi gel köyümüze dönelim’ dedik. Biraz da kendi memleketimize hizmet etmek istiyorduk. Kapaklı'ya gelip şuanki evimizi yaptık. O dönemde 8 senelik eğitim zorunlu olunca Kapaklı'da 1’inci sınıflarda öğretmen sıkıntısı meydana geldi. Bunun üzerine öğretmenlik teklifi aldım. ‘Söz vermeyeyim ama yardımcı olmaya çalışırım’ dedim. İyi ki söz vermemişim. Tam 10 sene çalıştım" diye konuştu.
 
 
 
BİR DÜDÜK İLE 23 NİSAN ŞENLİKLERİ YAPMAYA ÇALIŞTIK
Sabret öğretmen, “Bizim zamanımızda elektrik yok, fırın yok, radyo yok. 23 Nisan'da çocuklarla gösteri yapmak istedim. Fakat bunu sadece bir düdük ile yapmak zorundaydım. Bir düdük çalışıyorum çocuklar sağ kolunu kaldırıyor, bir düdük çalışıyorum sol kolunu kaldırıyorlar. Veliler o dönem bana bu konuda baya kızmış olacaklar ki, ‘Çocukları maymun etti’ diye kendi aralarında konuşuyorlardı. Halbuki tamamen imkansızlıklardan dolayı bunu yapmıştık” dedi. Okuduğu öğretmen lisesinde her öğretmen adayının her şeyi bilmek zorunda olduğunu anımsatan Arıcı, “Ben de müziği çok seviyordum. Babamı kaybetmesem sınıf öğretmeni değil müzik öğretmeni olacaktım. Kapaklı ilköğretim okulunda öğretmenlik yaptığım yıllarda, Kapaklı Çok Programlı Lisesi'nde müzik öğretmeni açığı varmış. 14 sınıfa 2 sene müzik eğitimi verdim. Hiç de problem yaşamadım" dedi.
 
ÖÐRENCİLERİM BENİ HİÇ UNUTMADI
Okuttuğu öğrencilerin bir şekilde hala arayıp kendisine ulaştıklarından duyduğu memnuniyeti dile getiren Sabret öğretmen, "Öğretmenler gününde ben hazırlığımı yapar eski öğrencilerimi beklerim. Gelirler ve eskileri konuşuruz. İşin en güzel tarafı onlardan ilgi görmek ve en ufak serzenişte bulunmamalarıdır” dedi. Konuşmasında bir anısını da paylaşan Sabret Arıcı, "Bir gün arkadaşımla birlikte gübre almak için Pınarça Köyü’ne gittik. Ben arabada oturuyordum. Kahveden bir adam yanımıza doğru yaklaştı. ‘Hocam merhaba, verin elinizi öpeyim’ dedi. Arkadaşım da bana ‘bu da mı öğrencin?’ diye sordu. Yok diyemedim. Çünkü ben 18 yaşında öğretmen oldum. Öğrencilerim 12- 13 yaşlarında idi. Yani öğrencim olma olasılığı yüksekti" diyerek gülümsedi.
 
ŞİMDİKİ ÖÐRETMENLER DE ÖÐRENCİLER DE ÇOK RAHAT
Geçmişteki ve günümüzdeki eğitim sistemini karşılaştırmak için yaşadığı bir olayı paylaşan Arıcı," 75. Yıl Okulu’nda müfettişler seminer hazırlamışlar. Bütün öğretmenleri davet etmişler. Ben de gittim. Öğretmenlere sıkıntıları olup olmadıkları sorulunca bir öğretmen arkadaşım söz hakkı istedi. Okullarda herşeyin yolunda gitmediğini sınıfındaki 3 petekten 1'inin yanmadığını ve bu durumun çocukların derslerini kötü etkilediğini söyleyince ben tebessüm ettim. Müfettişlerden biri de bana bakıyor olsa gerek, öğretmen arkadaşımın sözünü kesip, ‘burada bir ablamız var siz bunları söylerken o tebessüm etti. Hoca hanıma söz verelim bize de söylesin neden gülümsediğini’ dedi. Ben de dedimki kınama amacı ile söylemiyorum ama insanlar rahata kolay alışıyorlar. Ben Pınarça'da öğretmenlik yaparken dersten en az yarım saat önce okula gider çocukların kucaklarında getirdikleri odunlar ile sobayı yakar sınıf ısınınca ders yapmaya başlardık. Şimdi bir peteğin yanmaması çocukları etkiliyormuş. Ne mutlu bu günlere gelmişiz diye dua etmeliyiz" ifadelerini kullandı.
 
ÖÐRETMEN DEMEK HER ŞEY DEMEK
Arıcı, "O dönemlerde başta dediğim gibi bir öğretmen her şeyi yapmak zorunda idi. Ben köyde iken hem aşı yapardım hem gelin süslerdim. Ancak benim bir öğretmen arkadaşımın müzik kulağı yok diye okuldan uzaklaştırıldığını bilirim. Tazminat ödemek zorunda kaldı" sözleri ile öğretmen olmanın güzelliğinin yanında yoğun sorumluluğunun olduğunun altını çizdi. Emekli olduktan sonra Kapaklı'daki öğretmenlik döneminde sınıfında Ali isminde bir öğrencisi olduğunu söyleyen Arıcı, “Saçları kınalı idi. İki de bir bu çocuğu ağlarken görüyorum. En sonunda sordum ‘ne oldu Ali’ diye. O da saçları kınalı diye arkadaşlarının onunla dalga geçtiğini söyledi. Bir gün Çanakkale'de kınalı asker diye bir hikaye var onu buldum Ali'ye okudum. ‘Sen ayrıcalıklısın, keşke benim de saçlarım kınalı olsa’ dedim o da o günden sonra sessizliğini bozdu. Sesi de bir güzelmiş ki bana hep Sivas'ın Yolları türküsünü söylerdi. Okulların kapanmasına 2 hafta kala kolumu kırdım öğrencilerim beni ziyarete gelmişlerdi. ‘Bir şey ister misiniz?’ dediler. Ben de Ali'den o türküyü istedim. Okurken başladım ağlamaya. Ali birden sustu. ‘Ne oldu Ali niye sustun?’ diye sordum. ‘Öğretmenim siz ağlıyorsunuz, ben okumam’ dedi. Ben daha çok duygulandım. Çünkü öğretmen olmak; anne babanın çocuğunun ilk adımını görmesi, ilk hecesini duyması gibi bir şeydi benim için" diye konuştu.
 
GÜNÜMÜZ EÐİTİMİNE DERSHANE ŞART
Son olarak ülke gündemindeki dershanelerin kapatılması ile ilgili düşüncelerini paylaşan Sabret öğretmen, “Bir çocuk zannetmiyorum ki dershaneye gitmeden test sistemini çözebilsin. Bugünkü eğitim sistemine göre dershaneler gereklidir” dedi.
 
Haber / Ahmet KARDEŞ