Muhtarlar, mantar zehirlenmesi konusunda bilgilendirildi

Çerkezköy Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Dr. Nurcihan Başkent tarafından dün saat 13.00’da Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda muhtarlara yönelik verem ve mantar z

GÜNDEM 16.01.2013 00:48:00 0
Muhtarlar, mantar zehirlenmesi konusunda bilgilendirildi
Çerkezköy Toplum Sağlığı Merkezi Sorumlu Tabibi Dr. Nurcihan Başkent tarafından dün saat 13.00’da Türk Tekstil Vakfı Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda muhtarlara yönelik verem ve mantar zehirlenmesi konusunda bilgilendirme semineri düzenlendi. 
 
VATANDAŞLAR FARKINDA DEĞİL
 
Türkiye Muhtarlar Derneği Çerkezköy Temsilcisi ve Gazi Mustafa Kemal Paşa Mahallesi Muhtarı Şükrü Dumanlar ile ilçe, belde ve köy muhtarları katıldığı konferansta konuşan Dr. Nurcihan Başkent, aile hekimliğine kayıt olmanın önemine dikkat çekti. Aile hekimliğinin çok önemli olmasına rağmen vatandaşların bunun farkında olmadığını belirten Başkent, “Vatandaşlarımız muhtarlıklara gidip ikametgah veya diğer işlemlerini yaptırıyorlar. Ancak aile hekimliğine gidip herhangi bir kayıt yaptırmıyorlar. Böyle olunca da beş aylık bir bebeğin aşıları da yapılamamış oluyor” dedi.
 
YENİLEN MANTARLAR ÖNERİLEN BİR BESİNDİR
 
Mantar zehirlenmesi ile ilgili bilgi veren Başkent, mantarların genel olarak yenilebilir ve zehirli mantarlar olarak ikiye ayrıldığını belirterek “Yenilebilen mantarlar önerilen bir besindir. Önemli bir ihraç malıdır. Bu mantar grubuyla olan zehirlenme olaylarında toksin söz konusu değildir. Doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli madde bulunan şapkalı mantarların taze, kurutulmuş veya konserve olarak çiğ yada pişirilerek yenmesi sonucunda gelişen ve ölümle sonuçlanabilen ciddi bir zehirlenmedir. Özellikle ilkbahar ve sonbahar aylarında yağışların bol olduğu mevsimlerde daha sık zehirlenme vakaları görülür” diye konuştu.
 
KESİN AYIRICI ÖZELLİK YOK
 
Ölümle sonuçlanan bitkisel kaynaklı zehirlenmelerin yüzde 50’sinin yabani mantarlardan kaynaklandığına vurgu yapan Başkent, “Yenebilen mantarlarla zehirli mantarların kesin ayırıcı özellikleri yoktur. Halkın zehirli mantarları ayırt etmede belirli inançları vardır. Zehirli mantarlar çok çekici görüntülerde olurlar. Pişirirken gümüş çatal batırılırsa kararırlar. Yabani hayvanlarca yenmezler. Mantar koparıldığı zaman iç kısmı mavileşir. Belirli bölgelerde yetişen mantarlar zehirlidir” ifadesini kullandı.
 
ULUSAL ZEHİR DANIŞMA MERKEZİNDEN BİLGİ ALINABİLİR
 
Mantar zehirlenmesinin belirtilerini de anlatan Nurcihan Başkent, mantar zehirlenmesinde sersemlik, uykuda meyil, tansiyon düşüklüğü, bulanık görme, yüz ve boyunda kızarma, nabızda artış, ağızda metal tadı, bulantı ve kusma ile terlemenin baş gösterdiğini belirterek “Daha sonra karaciğer ve böbrek bozuklukları ile bu organların bozukluklarına bağlı olarak koma ve ölüm söz konusu olabilir” dedi. Vatandaşların zehirlenme konusunda 114 numaralı Ulusal Zehir Danışma Merkezi’ni arayarak yardım isteyebileceğini söyleyen Başkent, “Mantar zehirlenmelerinin tedavisine yardımcı olması bakımından, Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden temin edilecek bir antidot (panzehir) bulunmaktadır” bilgisini verdi. 
 
ÖLÜMLE SONUÇLANABİLEN BİR HASTALIK
 
Verem hastalığı ile ilgili de bilgiler veren Dr. Nurcihan Başkent, veremin ‘Mycobacterium tuberculosis’ isimli basilin insanlarda yaptığı, tüm organları tutabilen, bulaşıcı ve tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olduğunu ifade etti. Tedavi olmayan bir tüberküloz hastasının her yıl yaklaşık 10-15 kişiyi enfekte ettiğini, tedavi olmayan dirençli bir hasta da dirençli mikropları bulaştırdığını belirten Başkent, "Tüberküloz ülkemizde ve dünyada önemli bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir. Dünyada, erişkinlerde bulaşıcı hastalıklardan ölümün en büyük ikinci nedenidir” dedi.
 
HER YIL 9 MİLYON YENİ HASTA
 
Dünyada her yıl yaklaşık 9 milyon yeni verem hastasının ortaya çıktığını söyleyen Nurcihan, 1.7 milyon insanın ise veremden hayatını kaybettiğine dikkat çekti. 2 milyar insanın, yani dünya nüfusunun üçte birinin TB basili ile enfekte olduğunu söyleyen Başkent “Enfekte olanların yüzde 10’unda, aktif hastalık gelişmesi ihtimali vardır. Çok ilaca dirençli hasta sayısı her yıl artmaktadır. Türkiye’de her yıl yaklaşık 17 bin yeni verem hastası ortaya çıkmaktadır. 2009 Yılında Verem Savaşı Dispanserlerine (VSD) kayıtlı toplam 17 bin 402 verem hastası bulunmaktadır. Bu hastaların yüzde 60,4’ü erkek, yüzde 39,6’i kadındır. Hastaların yaklaşık yüzde 62,7’inde akciğer tüberkülozu varken, yüzde 33,6’ında akciğer dışındaki organlar (Lenf bezleri, plevra, kemik, böbrek, beyin)  tutulmuştur” dedi.
 
“TEDAVİ UYUMU VE DEVAMIN SAĞLANMASI GEREKLİ”
 
“Ulusal Tüberküloz Kontrol Programının halk sağlığı açısından öncelikli hedefleri arasında hastalığın bulaşmasını önlemek, hastalanan kişilerin tümüyle iyileşmesini sağlamak, hastalığa yakalananların sayısını azaltmak ve hastalığa bağlı ölümleri azaltmak yer alıyor” diyen Başkent bu hedefe ulaşılabilmesi için tedaviye uyumun ve devamın sağlanması gerektiğine vurgu yaptı. Tüberkülozun, bildirimi zorunlu bir hastalık olduğunu söyleyen Başkent, tanı konduktan sonra bir hafta içinde İl Sağlık Müdürlüğüne bildirildiğini, tanı konulan verem hastalarının gizlilik kuralları içinde dispanserde kaydedildiğini belirtti.
 
Marmara Haber Merkezi