BBP Genel Başkanı Destici, Trakya turuna Çorlu'dan başladı

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Trakya turuna Çorlu'dan başladı. Cumartesi günü saat 10.00'da Çorlu'da bir kafede düzenlenen kahvaltıda gazetecilerle bir araya gelen Genel BaÅ

GÜNDEM 11.07.2021 16:34:00 0
BBP Genel Başkanı Destici, Trakya turuna Çorlu

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Çorlu’da düzenlenen kahvaltıda gazetecilerle buluştu.

 

“TEDBİRİ ELDEN BIRAKMAMALIYIZ”

 

Kahvaltıda konuşan Destici, Tekirdağ’ın son 6 ay içerisinde üye sayısını 4'e katladığını belirterek “Biz Türkiye genelinde üye sayımızı yüzde 100 artırdık. Tekirdağ'ı tebrik ediyorum çünkü 4'e katladı. Ben inanıyorum ki bunu giderek artıracaklar. Biz onların önüne bir hedef koyduk bu hedefe çok yaklaştılar, onların hedefi de aşıp çok daha büyük sayılara erişeceklerine inanıyorum” dedi. 26 yıl önce yaşanan Bosna Hersek’in Srenrenitsa kasabasında 8 bin 373 Bosnalının katledildiği katliamı kınayan Destici, buna sessiz kalanlara tepki gösterdi.

 

“YUNANİSTAN BU HADSİZLİĞİNİN KARŞILIĞINI GÖRSÜN”

 

Devletin her konuda güçlü olması gerektiğini, milletin de dış politikada, milli konularda bir araya gelmesi gerektiğini kaydeden Destici, “Batı Trakya’da, Balkanlarda da milyonlarca Müslüman katledildi, soykırıma tabi tutuldu. Batı Trakya dışındakilerin kimliği tanınmış vaziyette. Ama iş Batı Trakya’ya gelince Yunanistan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına, Avrupa Konseyi kararlarına rağmen Batı Trakya’da Türk isminin kullanılmasına müsaade etmiyor. ‘Siz Türk değilsiniz, siz Müslümansınız’ diyor. Müslüman azınlık olarak görüyor. İskeçe Türk Birliği’nin kapısında tabela yok. Tabelanın olduğu yer oyuk bir şekilde duruyor. Yunan hükümeti tabelada Türk yazdığı için, ‘Türk ismini çıkaracaksınız, yoksa bunu asamazsınız’ demiş. Bizimkiler de tabela asmamışlar. 38 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına rağmen Yunan mahkemeleri bu kararı uygulamadı. 13 yıldır da Yunan yargıtayında bu kararın düzeltilmesi mücadelesi veriliyordu. Geçtiğimiz hafta Yunan yargıtayı da kendi yerel mahkemesinin kararını onadı. ‘Siz burada Türk ismi kullanamazsınız’ dedi. Bizim buna karşı ne yapmamız lazım. Uluslararası ilişkilerde mütekabiliyet esastır.  O zaman bizim yapmamız gereken şudur, o zaman biz de Türkiye’de başta İstanbul olmak üzere Rum kelimesi geçen bütün tabelaları kaldıracağız. ‘Rum azınlık yoktur’ diyeceğiz. Burada Ortodoks Hristiyan azınlık vardır diyeceğiz. Anladıkları dilden konuşacağız. Bugünden tezi yok hükümete teklif ediyorum, tavsiye ediyorum, İstanbul başta olmak üzere bütün Rum isimleri çıksın. Rum azınlık yoktur diye hükümet bir açıklama yapsın. Ve Yunanistan bu hadsizliğinin karşılığını görsün” diye konuştu.

 

“EN BÜYÜK SİLAHIMIZ AŞI”

 

Pandemi sürecinin devam ettiğini, vaka sayıları ve ölüm sayılarının hafif de olsa yukarıya doğru tırmandığını belirten Destici, “Tablo bize gösteriyor ki tedbiri elden bırakmamız lazım. 1 Temmuz'dan itibaren bir normalleşme süreci yaşıyoruz lakin kişi fert olarak birbirimizi korumalıyız. Maskemizi takacağız, mesafemizi koruyacağız, hijyen kurallarına uyacağız yani her fert kendini koruyacak. Kendimizi korurken de yakınlarımızı, ailemizi ve toplumu korumuş olacağız” dedi. Koronavirüsle mücadelede en büyük silahın aşı olduğunu vurgulayan Destici, “Başından beri bir aşı karşıtlığı var. Bunun olmaması lazım ama diğer taraftan da bakanlığımızın, bilim kurulumuzun aşıyla ilgili topluma çok net şeyler söylemesi lazım” dedi. Pandemi sürecinde başta esnaf olmak üzere toplumun önemli bir kesiminin olumsuz etkilendiğini söyleyen Mustafa Destici, “İş yerleri açılamadı, dükkanlar kapalı kaldı. Bazı işletmeler çarkını hiçbir şekilde çeviremedi. Bunlara hükümet destek paketleri açtı, birtakım kredi imkanları sağladı. Bunlar yeterli mi? Yeterli değil. Peki 1 Temmuz'da açılınca her şey bitti mi? Bir anda esnafımız birikmiş borçları, kira borçlarını, kredi borçlarını ve diğer borçları ödeme yükümlülüğü altına girdi. Biz Büyük Birlik Partisi olarak dedik ki; kısa çalışma ödeneği yıl sonuna kadar devam etsin. Esnafımıza verilen krediler yıl sonuna kadar faizsiz ötelensin. Esnafımızdan çalışmadığı dönemlerin SGK primleri alınmasın. Özellikle vakıflar ya da devlet kurumlarına ait iş yerlerinden ise hiç kira alınmasın, özel mülkiyette ise uzlaşma sağlansın. Bütün bunları ifade ettik” diye konuştu.

 

“ESNAFIMIZIN HALİNİ BİLİYORUZ”

 

Esnafı gezdiklerini, halkın içinde olduklarını söyleyen Destici, “Vatandaşımız ve esnafımızın büyük bir kısmı kanaat ve şükür sahibi olsa da biz onların hangi zorluklarda olduğunu biliyoruz. Burada ağlamayan çocuğa mama verilmez sözüne itibar edilmemeli. Ağlamasa da, feryat etmese de biz esnafımızın halini biliyoruz. Sadece esnafımız mı? Çiftçilerimizin, hayvancılıkla uğraşan vatandaşlarımızın yani kısacası üreten herkesin desteklenmesi lazım. Kim taş üstüne taş koyuyorsa, kim bir insanı istihdam ediyor ve ona ekmek veriyorsa, iş veriyorsa onun desteklenmesi lazım” dedi.

 

“VATANDAŞ BEKLEMEZ”

 

Elektrik ve doğal gaz fiyatlarıyla ilgili de konuşan Destici, “Bence konutlarda ve sanayide farklı faturalar gelmemeli. Hepsinin aynı olması lazım, düşük olan neyse onun olması lazım. Sanayiciye fazla koyarak üretimi zayıflatılıyor. Tam tersi desteklenmeli, daha az gelmeli. Tarlasını suluyorsa bir çiftçi, oradan ürün alacaksa onun kullandığı elektrik bedava verilemiyorsa bile çok cüzi bir fiyatla verilmeli. Aynen fabrikadaki kullanan gibi, bunların yapılması lazım ama maalesef bir türlü bu işler ayarlanabilmiş değil. Biz söz veriyoruz; milletimiz bize yetki versin, biz devleti yönetir bir pozisyondan olalım kesinlikle çiftçinin kullandığı mazottan asla ÖTV almayacağız, elektriği çok ucuz vereceğiz, imalatta ve sanayide kullanılan enerjinin fiyatını çok düşüreceğiz. Üretimi artırmak lazım, üretim olmadan hiçbir ülkenin ekonomisi düzelmez. Üreteceksin, tasarruf edeceksin ve o tasarrufun ile birlikte yeni yatırımlar yapacaksın. Pandemi süreci yaşadık, 2023 seçimlerine gidiyoruz. Kanal bekleyebilir, büyük otoban projeleri ötelenebilir, bunlar bekleyebilir ama vatandaş beklemez. Üretici bekleyemez ve eğer destek olunmazsa üretemez. Üretemezse ekonomimiz zayıflar, istihdam zayıflar, işsizlik artar. Onun için devlet elinde ne kadar imkan varsa vatandaşa verecek, zorda kalana, işsize verecek. Üretime ağırlık verecek özellikle de teknoloji üretimine” ifadelerini kullandı.

 

“YEREL YÖNETİMLERİN İNSAFINA BIRAKILAMAZ”

 

Önceliğin ‘teknolojik üretim’ olması gerektiğini söyleyen Destici, kuraklık ve çevre kirliliği konularına da değinerek “Türkiye kuraklık yaşıyor, bizim kuraklık ile mücadeleyi öncelememiz lazım. Marmara Denizi başta olmak üzere denizlerimizdeki müsilaj, Ergene Havzası'nın kirliliği durup dururken olmuyor. Atıkların oraya karışmasıyla oluyor. Biz bu konuda da çok net şeyler söyledik. Bunlar yerel yönetimlerin insafına bırakılamaz. Merkezi hükümetin, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın burada insiyatifi ele alacak. Marifet kirlendikten sonra temizlemek değil, marifet kirlenmemesini temin etmek. Zamanında yapılamamış olanlar bugün yapılmalıdır. Mutlaka her fabrikanın, atık oluşturan her sanayi kuruluşunun arıtma tesisi olmalıdır. Bunların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından denetlenmesi lazım” dedi.

 

“BUNDAN SONRA DA TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ”

 

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. 15 Temmuz hain darbe girişiminin bir milat olduğunu, bir sistem değişikliğine geçildiğini ve bu sistem değişikliğinden sonra istikrarlı bir yönetime geçildiğini söyleyen Destici, “Meclis 80 darbesinden sonra en çok temsil edilme imkanı buldu yani temsilde adalet en yüksek derecede sağlandı. Tabi sistemin bazı eksiklikleri, noksanlıkları var ama bunlar tamamlanabilir, tamamlanmalı. Seçim kanunu ve siyasi parti yasası bir an önce demokratişletirilmeli” dedi. Yeni anayasa için  siyasi partilerin bir araya gelmesi ve Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğini söyleyen Destici, Büyük Birlik Partisi’nin merhum genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin yürütülen mahkeme süreciyle ilgili de bilgi verdi. Sürecin devam ettiğini söyleyen Destici, bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da sürecin takipçisi olacaklarını söyledi.

 

“MEŞRUİYETİN DIŞINA KİM ÇIKARSA BUNU DOĞRU BULMAYIZ”

 

“1990’lı yıllarda olduğu gibi bugünlerde de Türk siyasetine mafya yön vermeye çalışıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz” sorusuna da cevap veren Destici, “Biz ilk olarak meşruiyet diyoruz. Meşruiyetin dışına kim çıkarsa bunu doğru bulmayız. İkincisi hukuk diyoruz. Hukukun dışına kim çıkarsa bunu da doğru bulmayız. Üçüncüsü ahlak diyoruz. Dördüncüsü de demokrasi ve insan hakları. Onun dışında bir de vicdan var. Bunların dışına kim çıkarsa biz bunların yanlış olduğunu söyleriz, söyledik ve herkesin meşruiyet, hukuk, demokrasi, vicdan, adalet ve hukuk kavramları içinde kalması lazım. Bunların dışına kim çıkıyorsa bizim onlarla işimiz olmaz” dedi.

 

“BASINA KISITLAMA DEĞİL, DESTEK VERİLMELİ”

 

Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan tasarruf tedbirleri içerisinde basın, yayın ve gazetelere ilişkin tasarruf tedbirlerinin hatırlatılması üzerine de BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, “Basında tasarruf olmaz. Basının hayatının sürdürebilmesi için bu destekler elzemdir, bunların tasarruf tedbirleri kapsamında olmasını doğru bulmuyorum. Bunun bir an önce düzeltilmesi, hem reklam desteğinin devam etmesi hem de bu gazete alımların, ilanların ya da görsel reklamların devam etmesi lazım. Ben sizin yanınızdayım. Özellikle yerel basınımız bu konuda büyük mağduriyet yaşıyor. Bu mağduriyetin yaşatılmaması lazım. Basına tam tersine kısıtlama değil, destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum” dedi.

 

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU