Bölgenin son zamanlarda mevsim normallerinin üzerinde bir yağış almasının sevindirici olduÄŸunu kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Buna sevinebiliriz ama yer altı sularındaki oranın ne kadar arttığını söylemek çok zor ÅŸu aÅŸamada. Bunların gözlem istasyonuna ulaÅŸması ve ölçümlerinin yapılması lazım ama ÅŸunu söyleyebiliriz, son zamanlarda yaÄŸan yağışlar hızlı ve kısa süreli yaÄŸdı. Dolayısıyla bunların yer altı sularına ulaÅŸması süreci bu kadar çabuk olmaz. Bu kadar kısa sürede yer altı sularındaki rezervin büyük miktarlarda arttığını söyleyemeyiz. Bunun için ölçüm istasyonlarına bakmamız lazım. Henüz daha erken, sızıntıya geçmesi lazım bunların. Ama yüzeysel sularda belirgin bir artışı müÅŸahede edebiliyoruz. Bölgedeki barajlarda, göl ve göletlerde yaÄŸan yaÄŸmurlarla aÅŸağı yukarı mevcut rezervin iki katına kadar bir doluluk olduÄŸunu söyleyebiliriz” dedi.
“YER ALTI SULARININ REZERV OLARAK KULLANILMASI GEREKİYOR”
Bölgemizde yer altı sularının alarma verdiÄŸini, hala o durumun düzelmediÄŸini kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Yer altı sularının burada bir rezerv olarak kullanılması gerekir. En önemli parametre yer altı suyu rezervinin yıllık dolum miktarıyla oradan çekilen miktarın dengede olması gerekir. Bölgemizde aÅŸağı yukarı 12 yer altı suyu kaynağı var. Bunların yarısında kullanım oranları beslenim oranlarının yüzde 75 daha üzerinde. Yani 1.75 seviyesindedir. Yani 1 metreküp yer altı suyu rezervine ulaşıyorsak 1.75 metreküp suyu tüketiyoruz demektir. Öncelikle yer altı sularının kullanılmasının miktarının azaltılması lazım. ‘YaÄŸan yaÄŸmurlarla yer altı sularının rezervleri dolacak, biz de rahat rahat üretim yapacağız, tüketeceÄŸiz ve yer altı suyu seviyesi sürdürülebilir hale gelecek’ dememiz ÅŸuanda çok olası deÄŸil” ifadelerini kullandı.
“KULLANIM ORANLARI, SÜRDÜRÜLEBİLİR HALE GETİRİLMELİ”
Yer altı sularının kullanım oranlarının sürdürülebilir hale getirilmesi gerektiÄŸini kaydeden Prof. Dr. Tecer, “Yani üretimde kullanıyorsak ki bu bölgede hem üretimde kullanılıyor, hem tarımsal sulamada kullanılıyor hem de içme ve kullanma suyu olarak su rezervlerini kullanıyoruz. Bunları depolamamız gerekmiyor ama sürdürülebilir bir ÅŸekilde kullanımını saÄŸlamamız lazım. Yani kullanım oranlarını her tesisin, her sanayi bölgesinin ya da her yerleÅŸim biriminin faydalı kullanım miktarlarının belirlenmesi, bu faydalı kullanım miktarları üzerinde bir yer altı çekimi yapmamamız gerekiyor” dedi.
“KİRLİLİKTE SEYRELME MEYDANA GELDİ”
Bölgede endüstriyel faaliyetler ve evsel kentsel kullanım amaçlı oluÅŸan atık suların, bölgedeki yüzeysel suların üzerinde büyük bir tehdit olduÄŸunu ve kirliliÄŸe sebebiyet verdiÄŸini kaydeden Tecer, “Sürekli kirli akan sularımız var. Son yaÄŸan yaÄŸmurlar kirliliÄŸi azaltır mı sorusuna ancak seyreltebilir diyebiliriz. Ama endüstriyel faaliyetler kirletmeye devam ettikçe bu kirlilik süregelecektir. Fakat son yağışlarla birlikte bu bölgedeki derelerdeki debinin artması kirliliÄŸin seyrelmesi anlamına gelir. Bir miktar kirlilikte seyrelme meydana gelmiÅŸtir ama temizledi demek çok doÄŸru olmaz” diye konuÅŸtu. Derelerin kirlenmemesi, bu kirliliÄŸin önüne geçilebilmesi için sürdürülebilir üretim yapılması gerektiÄŸini dile getiren Prof. Dr. Tecer, “Sanayi bölgelerinden çıkan atık suların arıtılarak deÅŸarj edilmesi gerekiyor ki buradaki endüstriyel faaliyetlerin yoÄŸunluÄŸu, su kullanım miktarlarını düÅŸündüÄŸümüz zaman buradaki derelerin, ırmakların ve çayların bu kirlilik yükünü taşıma imkan ve ihtimali yok. Suların arıtılması veya suların tekrar geri kazanılarak tekrar kullanılması gerekiyor. Arıtma tesislerinin biran önce devreye girmesi, dereleri kirletmeyecek, alıcı ortamın karakteristiÄŸini bozmayacak seviyelerde arıtma yapmak gerekiyor. Yani derelerdeki kirliliÄŸin yağışlarla azalabileceÄŸini beklemek çok olası bir ÅŸey deÄŸil” dedi.
“YAÄžMUR SULARI AYRI ÅžEKİLDE DEÄžERLENDİRİLMELİ”
YaÄŸmur sularının da ayrı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi gerektiÄŸini kaydeden Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, “YaÄŸmur sularının ayrı bir ÅŸekilde deÄŸerlendirilmesi gerekiyor. Yani bölgeye yaÄŸan yaÄŸmur sularının yüzeysel sulara ve yer altı sularına karışması doÄŸal seyrinde mümkün. Ama bundan ziyade özellikle bu bölgede yaÄŸmur sularından gri su elde edilerek bunları hem üretimde hem de çeÅŸitli ihtiyaçlarımız için kullanmamız mümkün. Özellikle kentsel alanda yaÄŸmur sularının kanalizasyon sularından ayrıca toplanarak uygun depolarda uygun arıtma sistemleriyle arıtılıp tekrar kullanılması mümkün. Park ve bahçelerin sulanmasında bunları kullanabiliriz. Endüstriyel üretimde bunu kullanabiliriz. Bunun örnekleri var Avrupa’da da dünyada da. Bu bölgede de gerçekten ciddi anlamda su sıkıntısına bir katkı verecek bir çözüm olabilir. YaÄŸmur sularını herkes, her endüstri bölgesi, her yerleÅŸim bölgesi ayrı olarak toplar, depolar, çok sofistike olmayan bir arıtma sistemiyle arıtarak gri su dediÄŸimiz suyu elde edebiliriz ve bunu da çeÅŸitli ihtiyaçlarımızda kullanabiliriz. Bunun da bu bölgede yapılması gerekir” dedi.
Haber / Gülveren ALTUNOÄžLU