Kalın bağırsak kanseri belirtilerini hemoroid ile karıştırmayın

Kalın bağırsak kanserleri, ülkemizde ve dünyada en yaygın kanser türleri arasında yer alıyor. Belirtilerinin genellikle hemoroid ile karıştırılması, hastalığın tanı ve tedavisinin gecikmesine neden ola

YAŞAM SAĞLIK 22.12.2020 11:24:00 0
Kalın bağırsak kanseri belirtilerini hemoroid ile karıştırmayın

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Erhan Reis, kolorektal kanserler ve laparoskopik kolorektal cerrahi ile ilgili bilgi verdi.

 

KALIN BAĞIRSAK KANSERLERİ KANSERE BAĞLI ÖLÜMLERDE ÖN SIRADA

 

İnsanlarda en sık görülen kanserler arasında üçüncü sırada izlenen kalın bağırsak kanserlerinin, kansere bağlı ölümlerde de ikinci sırada yer aldığını belirten Prof. Dr. Reis, “Kalın bağırsak kanserlerine neden olabilecek pek çok faktör bulunmakla birlikte; beslenme alışkanlıkları, alkol, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, sigara, iltihabi bağırsak sendromu (İBH) ve yüzde 15-20 oranında genetik faktörler bu nedenlerin başında gelmektedir. Egzersiz yapmak, folik asit, aspirin, kalsiyum ve D vitamini takviyesinin kalın bağırsak kanserlerine karşı koruyucu olabileceği belirtilmekte beraber; özellikle toplumda 50 yaş üzerindeki kişilerde kolonoskopi ile tarama yapılması hayati önem taşımaktadır” dedi.

 

“HEMOROİDİM VAR, GEÇER DEMEYİN”

 

Kalın bağırsak kanserlerinin, hastalığın yerleşim yerine göre klinik bulgular verdiğini söyleyen Reis, “Kalın bağırsağın sağ tarafında yerleşen kanserlerde kansızlığa (anemi) bağlı halsizlik önemli bir belirti olurken; sol taraf yerleşimli kanserlerde tuvalet alışkanlıklarında değişiklikler, şişkinlik, kanama, bağırsak tıkanması gibi bulgular daha erkenden ortaya çıkabilmektedir. Özellikle rektum kanseri denilen kalın bağırsağın son kısım kanserleri tuvalette kanama, sık tuvalet yapma isteği gibi şikayetlere neden olur. Bu belirtiler de pek çok kişi tarafından hemoroid gibi hastalıklara yorumlanır. Maalesef bu durum hastalığın tanı ve tedavisinin gecikmesine sebep olur” bilgisini verdi.

 

AİLE ÖYKÜSÜ OLANLAR YAKIN TAKİP ALTINDA OLMALI

 

Kalın bağırsak kanserlerinin daha çok 50 yaş üzeri insanlarda görülse de, her yaş grubunda izlenebildiğini dile getiren Reis, “Özellikle ailesinde kalın bağırsak kanseri olan kişilerin daha yakından ve erken yaş grubunda takip edilmesi çok önemlidir” dedi.

 

KOLONOSKOPİK İNCELEME YAPILMASI GEREKİR

 

Kolorektal kanserler ve diğer hastalıkların tanısının öncelikle hastanın şikayetlerinin iyi irdelenmesi, dikkatli bir muayene ve kolonoskopik inceleme ile konulduğunu kaydeden Reis, “Hastalığın özelliğine göre tomografi, MR gibi görüntüleme tetkikleri de tanı ve tedavinin planlanmasında önem taşımaktadır. Kanser tanısı almış hastalarda ise bazen PET-CT incelemesi de gerekebilmektedir” diye konuştu.

 

CERRAHİ YÖNTEM SEÇİMİ ÇOK ÖNEMLİ

 

Kalın bağırsak hastalıklarında tedavinin, hastalığın tanısına göre değiştiğini söyleyen Reis, “Özellikle kalın bağırsak kanserlerinde tedavinin ana noktası ameliyattır. Kanserin yerleşim yeri, evresi gibi faktörlere göre ameliyat öncesi veya sonrası kemoterapi, ışın tedavisi gibi diğer tedavi yöntemlerinden de yararlanılmaktadır” dedi.

 

LAPAROSKOPİK CERRAHİ HASTA KONFORUNU ARTIRIYOR

 

Laparoskopik cerrahinin, karın duvarına büyük kesiler yapılmadan, karın duvarından karın boşluğuna yerleştirilen küçük borular içinden kamera ve diğer aletleri girerek ameliyatın yapılması olduğunu dile getiren Reis, “Bu işlem için özel olarak dizayn edilmiş makaslar, tutucular, yakıcılar, dikiş aletleri gibi enstrümanlar bulunmaktadır. Genellikle bir santim ve 5 milimlik deliklerden karın içine yerleştirilen aletlerle ameliyat gerçekleştirilir. Laparoskopik kolerektal cerrahi kolorektal kanserler, kalın bağırsağın iyi huylu hastalıkları, divertiküler hastalık ve rektosel gibi kalın bağırsak hastalıklarının ameliyat gerektiren her durumda kullanılabilen bir yöntem olmaktadır” bilgisini verdi. Laparoskopik kolorektal cerrahinin en büyük avantajının, karın duvarında büyük kesiler olmadan işlem yapılması olduğunu söyleyen Reis, “Bu yöntem ile yapılan ameliyat sonrasında hasta konforlu bir iyileşme süreci geçirip, normal hayata daha erken dönmektedir. Bununla birlikte ilerleyen zamanlarda oluşabilecek olan fıtık, yapışıklık ve komplikasyon gelişme riski daha düşük olmaktadır. Ameliyatın ertesi günü banyo yapabilen hastaların ağrıları çok daha az olduğu için yürüme, hareket ve solunum sorunları açık cerrahiye göre daha az yaşanmaktadır. Bununla birlikte hastanın beslenmesi dahil bütün fonksiyonları daha erken dönemde kazanılır ve hastanede yatış süresi daha kısa olur” dedi.

 

Haber / Menşure KARDEŞ