Trakya'da yer altı suları alarm veriyor

Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, "Trakya'da yer altı sularının yüzde 85'i tükendi" dedi. Tekirdağ bölgesinde 16-17 hektometreküp kadar bir yer

GÜNDEM 8.12.2020 15:51:00 0
Trakya

Trakya'da yer altı sularının az bir seviyede kaldığını belirten Namık Kemal Üniversitesi Çorlu Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer, Ergene Havzası'nın Türkiye'nin önemli havzalarından biri olduğunu ifade ederek “Ergene Havzası sadece bir sanayi merkezi durumunda değil, aynı zamanda büyük bir tarımsal üretim merkezi konumunda. Ergene Havzası, Ergene Deresi, Meriç ve Ergene nehirleri ile bunun kollarından oluşan bir yer altı ve yer üstü suyu potansiyeline sahiptir” dedi.

 

“2000 YILINDAN SONRA KURAK BİR DÖNEME GİRİLDİ”

 

Şimdi bu bölgede yer üstü sularının yağışların akışa geçerek yer üstü sularına karışmasıyla oluştuğunu, yer altı sularının ise bu yağışların toprağın altına geçen su kısmından oluştuğunu dile getiren Tecer, “Dolayısıyla su potansiyeline böyle bakmak lazım. Türkiye'de yağışa baktığımız zaman ortalama yıllık 633 milimetrelik bir yağış potansiyeli var. Havzada ise bu miktar 650 milimetre civarındadır, şimdi uzun dönemli yağış verilerine baktığımız zaman 2000 yılına kadar zaman zaman kurak zaman zaman yağışlı dönemler geçirilmiştir ama 2000 yılından sonra kurak bir döneme girilmiştir” dedi.

 

“TOPLAM SU POTANSİYELİNİN 112 KİLOMETRE KÜP”

 

Türkiye'nin toplam su potansiyelinin 112 kilometre küp olduğunu dile getiren Tecer “Ergene Havzası'nda bu sadece 3,6 kilometreküp. Biz Ergene Havzası'ndaki yüzeysel sulardan faydalanamıyoruz. Sadece yer altı sularından istifade ediyoruz. Hem evlerimizde kullandığımız içme ve kullanma suları hem de sanayi tesislerinde proses sularını biz yer altı sularından temin ediyoruz. Ergene Deresi ve kollarında uzun yıllar boyunca bir ölçüm gerçekleşiyor. Yer altı suyu seviyesi ölçümleri gerçekleştiriliyor. 1991 yılına kadar Ergene Nehri ve çevresindeki gözlem istasyonlarından tabii akışı içerisinde yaz aylarında yağış olmadığından dolayı debinin sıfıra düştüğü görülüyor. Ama 1991 yılından sonra Ergene Nehri'nde ve kollarında yağış olmasa bile bir akışın bir debinin olduğu tespit ediliyordu” dedi. Bunun doğal yollarla beslenmesinin mümkün olduğunu dile getiren Tecer, “Bu dereye bir deşarjın olduğu anlamına geliyor. Bakıyoruz bölgenin sosyoekonomik gelişimine, 1991 yılından sonra sanayi artmış, burada nüfus artmış ve dolayısıyla endüstri ile ihtiyaç duyulan su tamamen yer altı suyu seviyesinde karşılanmış oluyor. Şimdi şöyle çarpıcı bir örnek vereyim. Bu bölgedeki akarsuların doğal debisi 3 metre/saniye ama burada günlük ortalama 9 metre/saniyelik bir debi ile akıyor. Yani Ergene nehir ve kollarına günde 700 bin metreküp su deşarj ediliyor. Bunun 250 bin metreküpü yaklaşık söylüyorum evsel sulardan geliyor, 460 bin metre küpü de endüstriyel deşarjdan geliyor. Bu şu demek; bu deşarj edilen suyun tamamı yer altı sularından geliyor” dedi.

 

“SU SEVİYESİ 120 METREYE KADAR DÜŞTÜ”

 

Bölgede su seviyesinin 120 metreye kadar düştüğünü belirten Prof. Dr. Lokman Hakan Tecer “Bu gözlem istasyonlarından alınan verilere göre, eskiden sanayinin olmadığı yerlerde yer altı suyu seviyesinde 20 metrelere kadar bir düşüş vardı, şimdi bazı bölgelerde 110 metrelere kadar düşme gerçekleşmiş yani sanayinin yoğun olduğu özellikle Çorlu, Çerkezköy, Kapaklı bölgelerinde yer altı su seviyesi 110, 120 metre kadar daha derinlere düşmüş demektir. Sanayinin olmadığı yerlerde bu düşüş 20 metrelere kadar varmakta. Yani Tekirdağ'da özellikle bu bölgede tahsis edilen yer altı su seviyesinin yaklaşık yüzde 92'lik bir kısmını, büyükçe bir kısmını evsel endüstriyel kullanım için tüketiyor demektir. Bu muazzam bir tablo gerçekten önemli bir veridir. Tahsis edilen yer altı suyu seviyesinin yüzde 92'sini sanayide tüketiyoruz demektir. Tahsiste bulunan mevcut yer altı suyu potansiyelinin yüzde 80'ini oluşturuyor. Şöyle kabaca bir hesapla Tekirdağ bölgesinde 16- 17 hektometreküp kadar bir yer altı suyu seviyesi kaldı. Yani bu tüketim biçimiyle yer altı su seviyesinden artık istifade edilemeyecek noktaya geleceğiz, bu kaçınılmaz. Dolayısıyla yer altı suyu alarm veriyor” dedi.

 

Haber / Şaban KARDEŞ