"Kadına yönelik şiddet toplumsal bir sorundur"

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar Arası Mücadele Günü kapsamında Tekirdağ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖMİN) ile

GÜNDEM 28.11.2019 17:25:00 0

Dün saat 14:00’da Kapaklı Belediye Meclis Salonu’nda düzenlenen seminerin açılış konuşmasını yapan Tekirdağ Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü Ülkü Uslu, bu toplantının herkes için yararlı olacağını belirterek “Kapaklı’da çok güzel bir birim oluşturmuşlar. Tekirdağ Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü kendilerine tecrübelerimiz doğrultusunda önümüzdeki süreçlerde yardımcı olma gayretinde olacağız. Bu ilk toplantıda aranızda bulunmak istedik. Sizlerle birlikte olmaktan mutluyuz” ifadelerini kullandı. Tekirdağ Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Müdürlüğü Şiddeti Önleme ve İzleme Merkezi’nde sosyolog olarak görev yapan Elif Nergis de ‘kadın-erkek (fırsat) eşitliği, kadına yönelik şiddetin tanımları, türleri, yaygınlığı, kadına yönelik şiddetin kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkileri, kadına yönelik şiddet konusunda uluslar arası ve ulusal mevzuat, kadına yönelik şiddet konusunda hizmet veren kurum ve kuruluşlar’ hakkında katılımcıları bilgilendirdi.

 

“KADINA YÖNELİK ŞİDDET BİR İNSAN HAKKI İHLALİDİR”

 

Kadına yönelik şiddetin önemli bir insan hakkı ihlali olduğunu söyleyen Nergis “Kadına yönelik şiddet kadınları sosyal, ekonomik, siyasi alanda yerlerini almalarının önünde önemli bir engel teşkil etmekte,  bunun da ötesinde fiziksel ve ruhsal sağlık sorunları yaşamalarına hatta yaşamlarını yitirmelerine neden olmaktadır” dedi.

 

“TOPLUMSAL BİR SORUNDUR”

 

Kadına yönelik şiddetin kuşaktan kuşağa aktarılarak bir yandan aile içerisinde bir yandan toplumsal alanda kadınların ilerlemesini engelleyen, toplumsal refah ve huzurun önünde engel teşkil eden, sosyal ve ekonomik kalkınmanın önünde engel olan toplumsal bir sorun olduğunu vurgulayan Nergis, “Kadına yönelik şiddetle mücadele tüm kesimlerin kararlı mücadelesini gerekli kılmakta olup bu kapsamda yapılacak çalışmalar doğrultusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının izleme, önleme, cezalandırma politika boyutuyla sürecin içinde yer alması önem arz etmektedir” dedi.

 

YOKSULLUK SINIRI ALTINDA YAŞAYANLARIN YÜZDE 70’İ KADINLAR VE KIZ ÇOCUKLARI

 

Bakanlığın, kadına yönelik şiddetin kabul edilemez olduğu inancıyla çalışmalarını sürdürdüğünü söyleyen Nergis, istatistiki bilgiler de vererek “Dünyada 1.3 milyar insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yoksulluk sınırının altında yaşayanlar arasında kadın ve kız çocuklarının oranı yüzde 70.  Dünyadaki özel mülklerin sadece yüzde 1’i kadınlara ait. Ülkemizde milletvekillerinin yüzde 17’si kadın. Ülkemizde il belediye başkanlarının sadece yüzde 1’i kadın. Ülkemizde erkeklerin işgücüne katılım oranı yüzde 73 iken kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 34” dedi. 

 

“KADINA ŞİDDETİ ARTIRIYOR”

 

Aile içi ve kadına yönelik şiddetin kadın-erkek (fırsat) eşitsizliğinin hem nedeni hem de önemli bir sonucu olarak karşımıza çıktığını kaydeden Nergis “Kadına yönelik şiddet, kadını ikincil olarak konumlandırarak hak, fırsat ve imkanlardan eşit bir şekilde yararlanmalarının önünde engel teşkil etmekte, imkanlardan eşit şekilde yararlanamayan kadınlar haklarını bilememekte, bu durum kadının güçlenmesini engellemekte ve kadına şiddeti artırmaktadır” dedi. Bazı istatistikleri de katılımcılarla paylaşan Nergis, “6 yaş ve üzeri kadın okuryazarlığı oranına baktığımızda 2002 yılından günümüze kadın okuryazarlığının arttığını görüyoruz. Tabi ki hedeflenen her iki cinsiyet için de okuryazarlık oranının yüzde 100’e ulaşması” dedi. Kadın ve sağlık konusuna da değinen Sosyolog Elif Nergis, “Hak ve fırsatlardan eşit şekilde yararlanamayan kadınların sağlık hizmetlerinden de yeterince faydalanamadığını söyleyebiliriz. Bunun bir göstergesi ve sonucu olarak da karşımıza anne ve bebek ölümleri çıkıyor. Sağlık Bakanlığı’nın konuyla ilgili yaptığı çalışmalar sayesinde anne ve bebek ölümlerinin 1998 yılından günümüze azaldığını görüyoruz” dedi.

 

“PEKÇOK ALANDA CİDDİ UÇURUMLAR VAR”

 

İstatistiklerin; eğitim, sağlık, istihdam, siyaset ve pek çok alanda kadınlarla erkekler arasında ciddi uçurumlar olduğunu gösterdiğini söyleyen Nergis “Kadınları dezavantajlı durumda bırakan uygulamaların temelinde, kadın ve erkeğe yüklenen farklı kalıp roller ve toplumsal sorumluluklar yatmaktadır” diye konuştu.

 

“CİNSİYET KALIPLARI AİLEDE OLUŞMAYA BAŞLIYOR”

 

Cinsiyet kalıplarının önce ailede oluşmaya başladığını ancak sadece aile sınırlı kalmadığını söyleyen Nergis “Okul, çalışma yaşamı, toplumsal alanlarda yeniden üretilerek kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Cinsiyetçi rollerin kalıplaşması sonucu toplum erkeklerin ve kadınların neleri yapıp neleri yapmayacaklarını belirliyor. Bu durum da her iki cinsiyet için eşitsizliğe ve ayrımcılığa neden olmaktadır. Eşitsizlik ve ayrımcılığın sonuçlarına baktığımızda kadınların çoğu hayatlarını ilgilendiren konularla ilgili karar alma konusunda güç sahibi olmadıklarını, yine çoğunun para, bilgi, sosyal çevre gibi güç kaynaklarına uzak kaldığını, eşitsizliğin eşitsizliği beslediğini ve sadece kadınlar için değil erkekler için de önemli örseleyici sonuçları olduğunu, tabi ki en ağır biçiminin kadına yönelik şiddet ve buna bağlı ölümler olduğunu söyleyebiliriz” dedi. “Kadına yönelik şiddet eğitimsiz, sosyoekonomik düzeyi düşük ve işsiz kişiler arasında görüşür” ifadesinin yanlış olduğunu belirten Sosyolog Elif Nergis, kadına yönelik şiddetin eğitimli ve sosyoekonomik düzeyi yüksek kişiler arasında da göründüğünü söyledi.

 

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU