"Yüreğimizden Atatürk sevgisini silemeyecekler"

Atatürkçü Düşünce Derneği Çerkezköy Şubesi tarafından derneğin kuruluşunun 30'uncu ve milli mücadelenin 100'üncü yılı dolayısıyla düzenlenen dayanışma yemeğinde konuÅ?

GÜNDEM 3.11.2019 12:00:00 0

 

Milli Mücadelenin 100. Yılı ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) 30. Kuruluş yılı dolayısıyla ADD Çerkezköy Şubesi tarafından önceki akşam saat 19:30’da dayanışma yemeği düzenlendi.

 

DAYANIŞMA YEMEĞİNDE BİR ARAYA GELDİLER

 

Pasha Otel’de düzenlenen dayanışma yemeğine Cumhuriyet Halk Partisi Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer, ADD Genel Sekreter Yardımcısı Trakya Bölge Sorumlusu Melek Esmer, Belediye Başkan Yardımcısı Nedim Yılancı, sivil toplum kuruluşlarını temsilcileri, gaziler, muhtarlar ve çok sayıda davetli katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan programda konuşan ADD Çerkezköy Şube Başkanı Dündar Orhan, “Başta kurucumuz kurtarıcımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nda, Kore’de, Kıbrıs Barış Harekatı’nda ve Barış Pınarı Harekatı’nda şehit olanlara Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, gazilerimize de sağlıklı ve uzun ömürler diliyoruz” dedi. 

 

 

“O’NA VE DEVRİMLERİNE KARŞI SALDIRILAR DORUĞA ULAŞTI”

 

Atatürk'ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçlerin, onun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adım attığı 19 Mayıs 1919'un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bugünlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırdığını kaydeden Orhan “Bundan daha kötüsü, planlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler” dedi. Atatürk’ün;  sadece bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker olmadığını kaydeden Orhan “O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan; ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran; sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren akla dayalı laik düşünce, laik hukuk ve laik öğrenim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan; tüm özgürlüklerin ve insan haklarının, sosyal hukuk devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan; yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak, yapay eşitsizlikleri kaldıran; içten ve dıştan kaynaklanan her türlü sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan; yurdumuzun yer altı ve yerüstü zenginliklerinden, Türk halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren; Misak-ı Milli sınırları içinde 'Türk'üm' diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan; her yurttaşın eğitiminden, biliminden ve sanattan payını almasını 'fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür' kuşakların yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan; yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan; bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan çağdaş devlet kurucusudur” dedi. 

 

“BU ÜLKE BİZİM”

 

Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananların 30 yıl önce Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurarak  O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duyduklarını belirten Orhan “Bu ülke bizim. Bağımsız, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti varoluşumuzdur. Atatürk ve silah arkadaşları hepimizin hayranlık duyduğu ve övündüğü Kurtuluş Savaşı’nı ‘Bu ülke bizim’ anlayışı ile bütünleşerek kazandılar. Kanla, canla kazandıkları vatan tapusunu Lozan Barışı ile tüm dünyaya tescil ettirdiler. Bugünkü dünyanın 100 yıl sonra bile Atatürk’ü yüz yılın adamı seçtiği; övgüyle dile getirdiği, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş uygarlık düzeyine sağlam adımlarla yürüyen bir ulus yarattılar. Ortaçağ karanlığına mahkum edilip tarih sayfalarından silinmek istenen insanlarımızı, saltanat yönetiminden Cumhuriyet yönetimine, kul olmaktan yurttaş olmaya, ümmet olmaktan ulus olmaya ulaştırdılar ve ulaşılması gereken hedefleri belirlediler. Ülkemizde bugün; Atatürk’ün bağımsızlık ve ulusal egemenlik görüşleriyle bağdaşmayan uygulamalarla tarım ve hayvancılık çökmüş, esnaf ve sanatkarlar iflas etmiş, emeğin hakkı sömürülmüş, ulusal zenginlikler hortumlanmış ve peşkeş çekilmiş, yoksulluk ve açlık yaygınlaşmıştır. Atatürk gibi Atatürkçü olanlara düşen görev, Atatürk’ün ‘Türk gençliği ve Bursa söylevlerinde’ dile getirmiştir” dedi. Orhan “Türk ulusu büyüktür. Özgürlüğü ve barışı sever, canı pahasına da olsa, Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşatacak güçtedir ve yaşatacaktır. Ne mutlu Türk’üm diyene” diyerek konuşmasını tamamladı. 

 

“EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR”

 

CHP Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer de “3 gün önce Cumhuriyetimizin 96’ncı yılını kutladık, büyük bayramımızı. Cumhuriyet gerçekten bir çağdaşlaşma devrimi, aynı zamanda biz kadınlar için de bir kadın devrimi. Yıllarca eğitimsiz, geleceksiz, yoksul bırakılmış bir halkın geleceğine umut olan ve aynı zamanda çağdaş ülkeler içerisinde sağlayan bir umuttu bizler için Cumhuriyet. Eşitlikti, kadın-erkek, zengin-yoksul, köylü-kentli ayrımı yapmadan bir çağdaşlaşma. Her yerde bir mücadeleydi. Yıllarca yöneticileri tarafından kul olmayı hak ettiği görülmüş bir ulustan eşit yurttaşlar, bireyler yaratılmasıydı cumhuriyet. Bugün Ortadoğu’ya baktığımızda, savaşın, gözyaşının, kanın hiç eksik olmadığı coğrafyaya dönüp bir baktığımızda laikliğin Türkiye toplumundaki yarattığı değişimi o kadar iyi görüyoruz ki. Oradaki diktatörler halkına demokrasiyi, milletin egemenliğini çok gördüler. Atatürk’ün her bir sözü bizim yolumuzu aydınlatan ışıktır ama en önemli sözlerinden biri ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ sözü. Bizler o günden bu güne laiklikle, yapılan devrimlerle bu toplum adeta dönüşmüştür. Bugün Türkiye her anlamda bu coğrafyada duruşuyla, eğitimiyle, birlik beraberliğiyle bu coğrafyada tek olarak gösteriliyorsa, bu laiklik başta olmak üzere Atatürk devrim ve inkılapları sayesinde olmuştur” dedi. 

 

“YÜREĞİMİZDEN ATATÜRK SEVGİSİNİ SİLEMEYECEKLER”

 

Cumhuriyet ilan edilirken, ‘bu ülkeye demokrasi gelmesin’, ‘bu ülkeye eşitlik gelmesin’ diye mücadele edenlerin de olduğunu söyleyen Yüceer “Maalesef üzülerek söylüyorum ki bugün de var. Bugün de o gün ilan edilen cumhuriyetle, eşitlikle hesabı olanlar var. Kapanmayan hesapları var. O yüzden bunlar Cumhuriyet dönemine reklam arası diyorlar. O yüzden bunlar okullardan Atatürk’ün sözlerini silmeye  çalışıyorlar, onlar meydanlardan Atatürk’ün büstlerini, heykellerini kaldırıyorlar. Atatürk ve Kuruluşu Savaşıyla ilgili anlatılan dönemi Milli Eğitimin ders kitaplarından kaldırıyorlar. Andımız’ın okunmasına son veriyorlar. 10. Yıl Marşı’nı yasaklıyorlar. Ama başaramadılar, başaramayacaklar. Ne aklımızdan ne de yüreğimizden Atatürk sevgisini ve O’na olan minnetimizi silemeyecekler” dedi. 

 

“KARANLIK GÜNLERE GÜN GİBİ DOĞAN BİR CUMHURİYETİN ÇOCUKLARIYIZ”

 

Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nden bölümler de okuyan Yüceer “Atatürk gençlere bir görev verdi. O görev bugün bizlerin. Bu görevi koşullar ne kadar ağır olursa olsun yerine getirmek hepimizin boynunun borcudur. Bizler asla Atatürk’ün devrimlerinden vazgeçmeyeceğiz. Asla Cumhuriyete karşı mücadele edenlere karşı bu mücadelenin bayrağını yere düşürmeyeceğiz. Ben inanıyorum ki sizler olduğunuz sürece, dimdik aylakta bir ve beraber olduğumuz sürece bunun hayalini kuranlar amaçlarına ulaşamayacaklar. Biz 10. Yıl Marşı’nda olduğu gibi karanlık günlere gün gibi doğan bir cumhuriyetin çocuklarıyız. Dünya dönse tersine bu yoldan dönmeyiz diyerek aynı kararlılık ve azimdeyiz” dedi. 

 

“CUMHURİYET KADINI OLMAKTAN GURUR DUYUYORUM”

 

Atatürk’ün devrimlerinde yetişmiş bir cumhuriyet kadını olmaktan gurur duyduğunu söyleyen Milletvekili Yüceer “Cumhuriyet kadını eşitliğini her yerde, her ortamda savunabilmek demek, her ortamda düşüncesini söyleyebilmek demek, toplumun dışına itilmemek demek, kadın olduğundan dolayı ayrımcılığa maruz kalmamak demek. İyi ki Cumhuriyet var” dedi. 

 

“ATAMIZIN YOLUNDA ÖLÜMÜNE DEVAM EDECEĞİZ”

 

Dayanışma yemeğinde ADD Genel Sekreter Yardımcısı Trakya Bölge Sorumlusu Melek Esmer de konuşma yaptı. Esmer “343 şubesiyle tüm Türkiye’de küçük çoban ateşleri gibi yanan O Kuvayi Milliye ruhuyla 30 yıldır mücadele eden, özellikle kuruluşundan itibaren devrim şehitleri veren, kuruluşunun 8.ayında katledilen kurucu genel başkanımız Muammer Aksoy, ardından Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı gibi devrim şehitleri vermiş bir örgütün neferi olmaktan onur, gurur duyuyoruz. Atamızın yolunda sonuna kadar sonuna kadar, gerekirse ölümüne devam edeceğiz. Türk kadının Cumhuriyete çok büyük borcu var. Biz kadınlar, kadın olmanın onurunu, birey olmanın gururunu Mustafa Kemal Atatürk’e borçluyuz. Cumhuriyet ışığında aydınlanmış daha nice 96’ncı yıllar diliyorum” dedi. 

 

“SALTANATI SARAYDAN ALIP HALKA VERDİK”

 

1 Kasım’ın önemine de dikkat çeken Esmer “1 Kasım’da saltana kaldırıldı. Saltanatta halen gözü olanlar var ama biz 1 Kasım’da saltanatı saraydan alıp halka verdik, halkta kalacaktır. Harf Devrimimiz 1 Kasım’dır. Mustafa Kemal Atatürk’ün 2’nci kez cumhurbaşkanı olması 1 Kasım’dır. Böylesi güzel ve anlamlı bir günde bu geceyi düzenlediğiniz için teşekkür ediyorum. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir, hiç kimse alamaz. Ne mutlu Türk’ün diyene” dedi. 

 

Haber / Gülveren ALTUNOĞLU