"Sarayın 6 aylık giderine yetmiyor"

İYİ Parti Trakya Bölge teşkilatları, özelleştirilmesi planlanan Alpullu Şeker Fabrikası önünde protesto eylemi yaptı.  Programda konuşan İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Tolga Akalın

GÜNDEM 25.02.2018 14:34:00 0

Kırıkkale'nin Babaeski ilçesine bağlı Alpullu beldesinde, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün kurdurduğu Alpullu Şeker Fabrikası için özelleştirme kararı alınması, İYİ Parti’nin Trakya il ve ilçe yönetimlerinin katıldığı programla protesto edildi.

 

ÖZELLEŞTİRME KARARINI PROTESTO ETTİLER

 

Cumartesi günü saat 13:30’da fabrika önünde düzenlenen protesto eylemine İYİ Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Enes Kaplan, İYİ Parti Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Ersagun, İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Tolga Akalın, Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Orhan Saltık, PANKO Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Ramis Özgen, İyi Parti Tekirdağ İl ve İlçe yönetimleri, İyi Parti Edirne İl ve İlçe Yönetimleri, partililer ve vatandaşlar katıldı.

 

TEKİRDAĞ’DAN ÖRNEK VERDİ

 

Fabrika önünde basın açıklaması yapan İYİ Parti Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Enes Kaplan, “Bugün burada bulunmamızın sebebi Cumhuriyetimizin Kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emri ile kurulmuş bir fabrika 1925’te temeli atılan, 1926’da faaliyete geçmiş bir fabrikadır. Özelleştirme adı altında peşkeş çekilmektedir. Burada hem yöneticimiz, hem çalışanımız zarar görmektedir” dedi. Tekirdağ’dan da örnek veren Kaplan “Tekirdağ’da özelleştirme adı altında Tekel İçki ve Şarap fabrikası temsili bir ücrete yandaşlarına devrettiler. Yandaşlarından sonra bir yabancı firmaya 5 katına sattılar. Onlar da 1 sene sonra fabrikayı bir başkasına sattı. Fabrikamızda 350’ye yakın işçi çalışırken, şuanda fabrikamızın yerlerinde yeller esiyor. Özel firma fabrikamızı alıp başka bir yere taşıdı ve yerini başkalarına sattı. Bu fabrikada da aynı şekilde olacağını tahmin ediyorum. Hepimiz Trakya halkı olarak bu fabrikaya sahip çıkmak zorundayız” ifadelerini kullandı.

 

‘’DUR DEMEK İÇİN BURADAYIZ’’

 

Şeker-İş Sendikası Şube Başkanı Orhan Saltık da “Ansızın geçtiğimiz Salı günü ansızın, Özelleştirme Dairesi’nin internet sayfasında gördüğümüz üzere 14 şeker fabrikasının ihale süreçleri başlamıştır. 3 Nisan’da 4 fabrikanın, 8 Nisan’da 5 fabrikanın, 18 Nisan’da da bizim fabrikamızın yani Alpullu Şeker Fabrikası’nın son teklif verme günüdür. Biz de bu ihale süreçlerine dur demek için tüm Trakya halkı ile buradayız. Fabrikamız 1926’da Atatürk’ün talimatıyla ilk duru beyaz şekeri üreten fabrikadır. Fabrikamızın zarar ettiğinden bahsediliyor. O yıllarda 2 bin – 2 bin 500 kişi çalışırken şuanda çalışan işçilerimizin sayısı 183 kişi. 2 bin kişi ile zarar etmeyen fabrika şuanda 183 kişi ile nasıl zarar ediyor? Maalesef zarar ettiriliyor. 4 yıldan beri de kapalıydı fabrikamız. Sivil Toplum Örgütleriyle, çiftçilerimizle, işçilerimizle 4 yıl boyunca bunun mücadelesini köy köy verdik ve sonunda başardık açılması için. Bu sefer de bu fabrikamızın bacasının tütmesi için tekrar bunun mücadelesini verip bu bacayı tüttüreceğiz. Fabrikaların amacı bulundukları bölgedeki çiftçilere, hayvan besicilerine, nakliyecilere, esnafa büyük bir katma değer yaratmaktır. Bu fabrika olmasa köylü de olmayacaktı. Köyden kente geçişleri önlemek için bu fabrikalar kurulmuştur. Şimdi yeni yapılanmada büyükşehirlerden köylere göç etmek için bazı öneriler sunulmaktadır. Peki şehirlerden göç nasıl olacak bu fabrikalar kapandıktan sonra?” dedi.

 

“ÇİFTÇİ BURADA HÜKÜMET NEREDE”

 

Hayvancılığın en büyük desteğinin pancardan üretilen ham maddesi yaş küspesi olduğunu kaydeden Saltık “Bu sene bunu bizim çiftçilerimiz, besicilerimiz görmüştür. Fabrika kapalıyken bizim bölgemize tonu 250 liraya gelen yaş küspeyi bu sene 50-60 liraya aldılar. Çiftçilerimizin, bezicilerimizin yüzü güldü. Bu fabrikalar özelleştirme adı altında kesinlikle kapanır, bunu böyle bilmemiz lazım. Özelleştirme yapılıp fabrikaların devam edeceği söyleniyor. Bugüne kadar ülkemizde yanlış özelleştirmeler doğrultusunda özelleştirilen hangi fabrikalar açık kaldı? Biz bu mücadeleye devam edeceğiz. 2 defa ihaleden döndürdüğümüz taktirde ki döndürmüştük; bundan sonra da hiç yılmadan, bıkmadan bu mücadeleye devam edeceğiz ve bu fabrikamıza hep birlikte sahip çıkacağız. Gerekirse çadır kuracağız, gece gündüz köylümüzle, çiftçimizle, işçimizle kapının önünde yatacağız. Hükümet yetkililerine buradan sesleniyorum; millet burada, halk burada, köylü burada, çiftçi burada, işçi burada, hükümet yetkilileri nerede?” dedi.

 

“BİR GECEDE LİSTEYE GİRDİ”

 

PANKO Birlik Yönetim Kurulu Başkanı Ramis Özgen de “Sayın Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye’de ilk şekeri üreten fabrikamız, herkesin bildiği gibi satış için listeye konmuştur. Daha önce listede yoktu. Ağrı vardı, ama ne olsuysa bir gecede Alpullu girdi, Ağrı listeden çıktı. Burada bizim vereceğimiz ses hepsini rahatsız edecek. İktidarı rahatsız edecek, çünkü buradaki tabanın sesi. Taban ses veriyor, üretici ses veriyor. Bu fabrika kapandığı zaman bu Alpullu’da insan göremezsiniz. 4 yıl mücadele ettik bu fabrikanın açılması için ve geçen yıl faaliyete geçti. 18 bin ton fabrikayı 130 bin tona çıkardık. Bu yıl 250 bin ton üzerindeydik ama maalesef herkes tedirgin. Ekeyim mi ekmeyeyim mi diye bana soruyorlar. Ben cevap veremiyorum çünkü PANKO Birlik’in bilgisi yok. Bir akşamda özelleştirme kararı alındı” dedi. Sadece Alpullu’da değil, Türkiye’nin 14 şeker fabrikasında bu satışı durdurma eylemine başladıklarını kaydeden Özgen “Hükümet temsilcileri, almış oldukları kararı bir kez daha gözden geçirsinler. Eğer özelleştireceklerse doğrusunu özelleştirsinler, fabrikaları değil. Bu şeker fabrikalarımız yılda 3 milyar dolar katma değer kazandırıyor bu ülkeye. Maalesef zarar ediyor diyorlar. Sonuna kadar mücadele edeceğiz, bu fabrikayı hep beraber sattırmayacağız” dedi.

 

“ORTADA BİR TASFİYE VAR”

 

Protesto eyleminde son konuşmayı İYİ Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Avukat Mehmet Tolga Akalın yaptı. Akalın “Ortada bir özelleştirme yok, kavramları yerli yerine oturtalım. Ortada bir tasfiye var. Özelleştirme bazı ekonomik nedenlerle tevsik ve tayin edilebilen bir yöntemdir. Tasfiye ise ancak boyun eğenlerin gidebileceği bir yoldur. Ne olduğunu ben size anlatayım. Bu kahramanlar, bu muhteremler meydanlara çıktılar ‘Ey Amerika!’ dediler, ‘Ey İsrail!’ dediler. İsrail dediler Rabia’yı Suud sofralarında bıraktılar. ‘Ey Amerika!’ dediler Alpullu pancarını da Amerikan sofralarına bırakmaya hazırlanıyorlar. Meselenin asıl özü budur. ABD Dış İşleri Bakanı Tillerson 15 Şubat’ta Türkiye’ye geldi. Türk siyasi tarihinde çok eşi görülmemiş bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ile 3.5 saate yakın tutanaksız bir görüşme yaptı. Görüşme kayıt altına alınmadı. Dışişleri Bakanı tercümanlık görevi ile görevlendirildi. Yani devletin bütün adabının ve geleneğinin ayaklar altına alındığı, bir çadır devletine mahsus bir uygulamayla yüz yüze kaldık” dedi.

 

“NEYİN KARŞILIĞINDA VERİYORSUNUZ?”

 

Bu görüşmeden 4-5 gün sonra 14 tane şeker pancarı fabrikasının satışı kararı çıktığını kaydeden Akalın “Bunların büyükbabaları da zamanında gelip siz uçak üretmeyin, uçak fabrikalarınızı kapatın, size uçağı daha ucuza imal edeceğiz demişlerdi. Bunu diyenler 1974’te bize ambargo ile cevap vermişlerdi. Bunlar parmaklarını kaldırıp bize haşhaş ekmeyeceksin demişlerdi. Bunlar bize parmaklarını kaldırıp tütün ekmeyeceksiniz demişlerdi. Şimdi de parmaklarını sallıyorlar bize pancar üretmeyeceksiniz diyorlar. Ve anlaşılıyor ki bu 3.5 saatlik görüşmede, meydanlarda ey Amerika diyenler, kapının arkasında ‘ne vereyim abim affet beni’ demişler. Bunu verme niyetindeler. Bir al-ver yapıyorsunuz. Neyin karşılığı veriyorsunuz? Sarraf dosyalarını sallıyorlar arada bir, bizimkiler içerde karışıyor. Türk devleti cepheden bir taarruz altında, sorun şu ki Türk devletinin idarecilerinin kendileri sabıkalı olduklarından dolayı zaafiye içerisindeler ve diz çöküyorlar bunların karşısında. Yaşadığımız gerçeklik budur” dedi.

 

“DUR DİYEBİLMEK BİR MİLLET İDARESİDİR”

 

Yaşanına bu sorunun sadece Türk çiftçisinin olmadığını kaydeden Akalın “Türk çiftçisi 16 yıldır bunların cepheden taarruzları ile mücadele ediyor ve bundan sonra da mücadele edecek. Burada 80 milyonu doğrudan ilgilendiren temel bir meseleyle karşı karşıyayız. Bu küresel lobilere, bu küresel saldırıya karşı dur diyebilmek bir millet iradesidir. Bu acizler bunu söyleyemiyorlar. Bugün bu fabrikaları özelleştirmeyi becerebilirlerse, eğer bizi nişasta bazlı şuruba, mısır şurubuna mahkum ederlerse emin olun 10 yıl sonra otobüsler hastanelerin onkoloji merkezlerine, kanser merkezlerine insan taşımak zorunda kalacağız. Bu muhtereme buradan sesleniyorum, ey Recep Tayyip Erdoğan, bağırıyorsun ya her bulunduğun bölgede 3 çocuk diye. Sen fabrikaları satarsan 10 sene sonra insanlar çocuk yapamaz hale gelecek senin yüzünden. Bu basit bir taarruz değil” dedi.

 

"SARAYIN 6 AYLIK GİDERİNE YETMİYOR"

 

Akalın “14 tane fabrikayı velev ki sattınız, buradan elde edeceğin toplam gelir senin sarayının 6 aylık giderine yetmiyor. Demek ki mesele ekonomik bir mesele değil. Birçok Avrupa ülkesi nişasta bazlı şekeri kullandırmıyor. Yunan’ın milletine yedirmediğini, Alman’ın milletine yedirmediğini, Fransızın milletine yedirmediğini sen niye bize yedirtmek için ısrarla uğraşıyorsun? Bugün Avrupa’da tüketilen bütün nişasta bazlı şekerin yüzde 40’ını sadece bize tükettiriyorlar. Yaşadığımız realite bu. Bu herhangi bir basit özelleştirme değil. Bir yaşam sorunuyla baş başayız. Bu fabrikalar da herhangi bir fabrika değildir, bunlar küresel saldırıya karşı Türk çiftçisinin direniş kaleleridir” dedi.

 

Haber / Şaban KARDEŞ