EDİRNE'NİN İLÇELERİ

ENEZ-2

GÜNDEM 11.01.2016 15:16:00 0
EDİRNE

Enez kökenli  isminin yayınlanmasını istemeyen  tarih bilgisi oldukça fazla olan has Trakyalı bir vatandaş bakın Enez’i şöyle anlatıyor. Enez. Tarihteki adıyla Ainos.Traklar’dan, Troya’lılardan Cenevizlilere, Roma ve Bizans'tan Osmanlı'ya, ardından günümüz Cumhuriyet dönemine uzanan derin izlerin beşiği, medeniyetlerin ayak izlerinin zaman tarafından bir türlü silinemediği, Edirne ilinin tarihi ve şirin ilçesidir.

 

 

 

Enez,Trakya’nın Ege imbatlarına göğsünü açmış sükünet dolu köşesidir. "Serhad Boyları’nda, Meriç Nehri'nin yorgun akışıyla yığdığı alüvyonlar ve mendereslerlerin hemen öte yakasında, Komşunun  dağlarının gerisinde güneşin benzersiz batışını görmek için bile uğranılması gereken bir yerdir Enez.

 

 

 

İster İstanbul, ister Edirne, isterseniz de Çanakkale yönünden geliyor olun, önce Keşan'a uğramalısınız. Kendi aracınız varsa, Mecidiye'den başlayan Saroz sahil yoluyla da buraya gelebilirsiniz. Fakat bir gezginseniz, Keşan Hükümet Meydanı'nın hemen köşesindeki ilçe minibüslerinin kalktığı eski otogara gitmelisiniz. Ve eğer ki Cumartesi buraya ayak bastıysanız, eski otogarın hemen arkasında kurulan Keşan Halk Pazarını muhakkak dolaşın. Leziz ve organik metodlarla yetiştirilen yaz meyve sebzelerinden bolca alıverin.

Burası oldukça cümbüşlü bir yer. Bu ilçenin otogarına, Keşan'ın ruhu yansıyor adeta. Tıkış tıkış bir alanda nasılda maharetle park edecek yer bulduklarına çok şaşıracağınız, etraf ilçe ve köylere giden, özellikle Saroz Körfezi boyunca dizi dizi köylere ( Mecidiye, Erikli, Yayla, Danişment.) giden minibüsler buradan kalkıyor. Yazıhaneler arasında kıraathaneler, buhur buhur satır. köfte kokuları yayılan ( denemelisiniz ) "küfteci"ler, geleneksel usül ürünleriyle limonatacılar, Keşan'ın Roman'larının adım başı dizildikleri parlak, güneşte ışıl ışıl yanan ayakkabı boyadığı tezgahları.

 

 

 

MİNİBÜSLERDE RUMELİ VE ROMAN TÜRKÜLERİNE YER VERİLİYOR

 Minibüslerden birbirine karışan, ama herkesin kanıksadığı 9/8 'lik iç kıpırdatan Rumeli ve Roman melodileri. Yerel radyoların ne kadar şenlikli olduğunu ise  bir bilseniz.Bu şarkıyı, kaportacı Üsmen aga ve arkadaşları için çalıyoz. Te şindi bizi dinliyimişler, abe bizi dinliyisiniz ama çalışiyo mısınız ya? Yoksam çekiymisınız rakicik makicik ? Erken beya daaa Üsmen aga ade gönderiyim şarkınızı. Kibariye ablam sizin için söylicek, adeeee bakalım. Abartı gibi mi geldi ? Enez'e giden minibüse bindiğinizde şöförden rica etmenize bile gerek kalmadan, FM diye biten Keşan'la alakalı bir radyocuk açar size be ! Sakın uzaydan gelmiş gibi, kıs kıs gülmeyin, şoför hemen size lafı yapıştırır. Tecrübeyle sabittir.- Ne oldu abi, ne gülüyon bişey mi var ? deyiverir.Sakın ses mes çıkartmayın beya.Tadını çıkartın.

 Keşan-Enez yolu yaklaşık 55-60 km. Keşan içinde yolcuya rastlamak için çizdiği güzergahların insafına kalmış ekstradan 4-5 km zira. Nefis bir yol. Kimi zaman bir orman içinde seyredeceksiniz, kimi zaman koca koca kafalar bağlamış gülümseyen gündöndüler uçsuz bucaksız tarlaları bereketiyle gülümsetiyor olacak sizi. Meriç nehrinden çeltik tavalarına su vermek için açılmış kanalların üzerindeki köprüleri geçeceksiniz çoğu zamansa.

Gündöndü dedik ya, yerel şive böyle. Senelerce ziraat fakültesinde idealist fikirlerle dirsek çürütüp, buralara atanan eski zamanlardan bir mühendisin beylik laflarını dinlemeye daha fazla dayanamaz köylü Şevket Dayı.-“Mühendis oğlum, sen kimin tarlasına gittin de anlatıyon büle be? Ben günebakan diye birşey ekmedim tarlaya be kızanım. Gündöndü tarlasını görmedin mi bizim, iki saattır kimin tarlasını anlatıyon sen bana büle. ?

 

 

 

BESMELE ÇEKİNCEYE KADAR İLÇEYİ UÇDAN UCA GEZERSİN

Enez küçücük bir kasaba. Hadi ilçe diyelim de namı yürüsün. Eskilerin deyimiyle, "besmele çekinceye kadar kasabayı bir uçtan bir uca geçersin", o misal yani. Ama üzerinde oturduğu hazine gibi tarihi nasıl sığdırıyor bu bünyeye, çok şaşıracaksınız.

Minibüsünüz bir çırpıda, belediye parkının olduğu meydanda duraksayınca, "geldik mi ?" demeyin şöföre. Onlar da bu küçük kasabaya ilk gelenlerden hep aynı tepkiyi almaktan bayağı bunalmış olacaklar ki, - "Taa nereye gitçektik güzel abim ?" derlerse de bunu kabalık olarak almayın. Bu zarif bir nükte aslında, alınganlıksa bu kasabanın kapısının ardında kaldı.

Enez. Medeniyetlerin kapısı... Hemen parkın önündeki, tarihi yerleri gösteren devasa büyüklükteki haritaya bakarak, ne yapmak istediğinize öncelikle burada karar verin. Herşey ayrıntılarıyla harita üzerinde detaylandırılmış durumda zira.

İŞKEMBE ÇORBASINI HİÇ BİR YERDE BULAMAZSINIZ

 Siz önce, parktan kaleye doğru uzanan cadde üzerindeki salaş lokantalardan birine girip, sıcacık bir çorba için. Tavuk suyuna çorba veya severseniz şayet, nefasetli kokusunu sadece müdavimlerine duyuran işkembe çorbasını buradaki kadar lezzet duyarak hiçbir yerde içemezsiniz sanırım. Bütün çorbaların yanında getirilen sirkeye yatırılmış cin biberi turşular ise bu lokantaların olmazsa olmazlarından.

Çorbanızı içtiniz mi? Çıkın yola, bulunduğunuz yerden Enez Kalesi'nin giriş duvarlarını görmemeniz mümkün değil zaten. Hemen oraya doru yola çıkın. O kemerli kapının altından geçip, kazı alanına gelinceye kadar Enez'in nasıl bir yer olduğunu hala farketmemişinizdir. Çünkü burasını geçince, "Alice'in Harikalar Diyarı"na geçerken yaşadıklarını hissedersiniz. Bambaşka bir dünyaya açılıyor adeta. Burası Enez'in de en yüksek yeri sayılabilir.(devamı yarın)

Hazırlayan/Seyit SÜREN