EDİRNE'NİN İLÇELERİ

KEŞAN VI. MEHMET (VAHDETTİN) ZAMANINDA KEŞAN Padişah V. Mehmet (Reşat), Birinci Dünya Savaşının son döneminde öldü ve yerine kardeşi VI. Mehmet (Vahdettin) geçti. (4 Temmuz 1918'de) Bu savaşta müttefikimiz

GÜNDEM 15.10.2015 14:18:00 0
EDİRNE

Fransızlar Batı Trakya'dan ve İngilizler Güneydoğu Anadolu yönünden yurdumuza yöneldiler. Edirneli sadrazam Talat Paşa 8 Ekim 1918de istifa etti ve Almanya'ya gitmek üzere Edirne'den geçerken şehrin ileri gelenleriyle görüştü. Trakya'yı ancak halkın kuracağı bir savunma örgütünün koruyabileceğini bildirip böyle bir örgüt kurulmasını tavsiye etti.

Mütareke Dönemi
Talat Paşa'dan sonra sadrazam olan Ahmet İzzet Paşa'nın kurduğu hükümet İngilizlerden ateşkes antlaşması istedi. Limni adasının Mondros limanında bulunan Agamemnon adlı savaş gemisinde 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Boğazlardan askerlerimizi çekecek ve oraları düşmanlara teslim edecektik. Onun için 1. Kolordunun Çanakkale boğazını koruyan 60. Tümeni boğazdan uzaklaştırılıp Keşan'a getirildi. Yedeksubayları ve askerlerinin çoğu terhis edildi. Silahlar, düşman denetimi altındaki depolara kondu. Keşan'daki depoda 1331 tane tüfek, 5.500.000'e yakın fişek bulunuyordu.

YARDIMLAŞMA SANDIKLARI KEŞAN’DA ŞUBE KURDU

Yerli Rumlar, merkezi İstanbul'da olan cemiyetlerinin ve yardımlaşma sandıklarının Keşan şubesini kurdular. Uzunköprü - Sirkeci demiryolu boyuna Yunan birlikleri yerleştirildi. Yerli Rumlar bunun üzerine Osmanlı hükümetine saygısız hale geldiler. Bazıları çeteler kurup haydutluk etmeye başladı. Pırnar (Malkara) ve Beğendik (Keşan) köylerinden Karabıyık Dimitri ile Trandafil'in kurduğu çeteler, en azgın olanlardı. Rum çeteleri, bir jandarma komutanımızı Keşan - Gelibolu yolu üzerinde şehit ettiler. Ailesiyle birlikte Gelibolu'dan İpsala'ya gitmekte olan bir savcımızı, Hanımçeşme denen yerde, çoluk çocuğuyla birlikte öldürdüler. Salim, Hasan ve Hüseyin adlı üç jandarmamız, cinayeti işleyen Rumu İpsala'da ele geçirip öldürmek suretiyle intikam aldılar.

ÇETELERE KARŞI SAVAŞTILAR
Paşayiğit Jandarma Karakolundan Hüseyin Çavuş,İsmail Onbaşı,İbrahim Onbaşı,Hasan Onbaşı,Çavuş İsmail,onbaşı İsmail, Hasan,İbrahim,Mustafa,Fırat,Muharrem,İsmail. adlı erler Altıntaş köyünde bulunduğunu haber aldıkları Trandafi çetesine  baskın verip çeteleri yakaladılar. Onları bir köy evine sokup üzerlerinden kilitledi ve yemeğe oturdular. Altıntaş köyü, o zaman, yerli Rum köyüydü. Köylüler çetenin tüfeklerini aşırıp damı delerek çıkardıkları haydutlara geri verdiler. Haydutlar, yemek yemeye dalmış jandarmalarımızı şehit ettiler. Çete çekip gidince köylü şehitleri köy dışına taşıyıp kırda çarpışma sırasında öldüklerinin sanılmasını sağlamaya çalıştılar. Şehitlerden İsmail Onbaşı  Keşan'ın içinden,er Mustafa  ise Kılıçköy'dendi. Orduevi yakınındaki şehitlik, onlara aittir.

İstanbul hükümeti "düşman kızdırmamak" gibi verimsiz bir ilkeye bağlı emirler verdiğinden ve komutanlar bu emirlere uyduğundan dirlik düzenlik gitgide bozuluyordu. Nihayet Edirne Jandarma Komutanı Rafet bay, kendi girişkenliğiyle çete sindirme işini ele aldı: Yüzbaşı Faik, Üsteğmen ihsan,teğmen Celal ve Teğmen Osman Nuri beyler komutasındaki onu atlı diğerleri piyade jandarmalar bucak müdürlerinden İsmail bey’'in yol göstericiliğiyle Rum çeteleri izlemeye başladılar. Karabıyıklı Dimitri çetesini   14 Nisan 1919 günü Teberik köyü yakınında kıstırıp çete başkanını öldürdüler. Onun yerine gene Malkara'nın Pırnar köyünden aynı taşıyan başka bir Rum geçti. O da Karabıyık unvanını kullandı. Yol kesip adam öldürmelere devam etti. Onu. kendi çetesinden bir arkadaşı vurup öldürdü.

Keşan Halkının Savunma Hazırlıkları
Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanışından 8 gün sonra Doğu Trakyalılar, “Trakya Paşaeli cemiyeti-“adlı bir savunma örgütü kurmuşlardı. Keşan'da bu cemiyetin bir şubesi açıldı. Cemiyet şube başkanı, Şapçılı İsmail Ağa idi. Hayri Ağa, Selanikli molla Ağa,Salih  , Hacı İdris, Hafız Avni, Hafız Emin, Rıza Pehlivan, Ata efendi, Karpuzlulu Mehmet Ağa, Ali (YARAMAN) Bey,, Mehmet (BÖLÜKBAŞI) Bey, cemiyetin şube yönetim kurulunun üyeleriydiler. Bazı" Keşanlılar, kendi atları ile, gönüllü süvari olarak örgütün emrine girdiler: İbriceli Tahsin Ağa, Keşan'dan Ali Ağa'nın damadı Sıtkı, Hüseyin (ZİNCİRLİ) Çavuş, Esetçeli Ramadan, Karpuzlu köyünden Mehmet Ağanın oğlu Ali, aynı köyden Hasan (BAŞLI), Karlıköylü Bayram, Keşan'dan Mustafa Şapçılı,Sarpdereli Ramadan bu gönüllülerin adları hatırlananlarıdır. Bunlar, cemiyet şubesinin onlara ayırdığı handa daima emre hazır beklerdi. Dirlik düzenlik sağlamaya ve cemiyete bağış toplamaya çalışırlardı. Kendi köyü olan Sarpdere'den ve gerek İpsala'nın gerekse Keşan'ın diğer köylerinden gönüllüler toplayıp bir Türk çetesi kuran Kara Salih  de çevremizin Kuvvay-i Milliyeçi 'lerindendi. Gerek cemiyet şubesine bağlı olan silahlılar gerekse Kara Salih çetesi içindekiler, Keşan'ın o zamanki müftüsü Raşit efendinin tavsiyelerine uyarlardı. Raşit Efendi şubenin başkanı değil fakat gizli danışmanı, akıl vericisiydi. Bu görevini ustalıkla gizli tutmuş, Rumlar tarafından bu savunma örgütüyle hiçbir ilgisi bulunmayan din adamı olarak tanınmıştı. Müftü Raşit Efendi, "düşmandan insafı ve insanlığı elden bırakmaksızın intikam almak" kuralına uygun tavsiyelerde bulunmaktaydı. "Öldürülen her Türk'e karşı iki Rum vurmak" fakat daha fazla öldürmemek direktifini vermişti.

Keşan’da Seferberlik
Düşmanlar 16 Mart 1920'de İstanbul'u işgal edince İstanbul Hükümeti ve devlet başkanı padişah VI. Mehmet Vahdettin esir durumuna düştüler. Bunun üzerine, 1. Kolordu komutam Albay Cafer tayyar bay (GENERAL CAFER TAYYAR EĞİLMEZ), kolordunun İstanbul ile bağlantısını kesti. Sivas kongresinden beri Anadalı ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin bir kısmı haline gelip bu adı kullanan Trakya - Paşaeli Cemiyeti yöneticileri, "Doğu Trakya'nın savunmasına başlama" kararı verdiler. Cafer Tayyar Bey de, seferberlik emri çıkardı. Eli silah tutan erkeklerin sayısı üst üste çıkmış savaşlar yüzünden azaldığı halde, Keşan'daki 60. Tümen'e Keşanlılardan 1000 gönüllü katıldı. İstanbul hükümeti Cafer Tayyar Bey'i ısrarla çağırdı ve o boş bulunup gidince Keşan'daki 60. Tümen komutanı Albay Muhittin (KURTİŞ) BEY'e 1. Kolordu komutanlığı görevinin kendisine verildiğine dair emir gönderdi. 60. Tümen komutanlığına da Albay Cemil (UYBADIN) beyi atadılar. Cafer Tayyar Bey Edirne'ye dönebildi ama komutanlık makamını doldurulmuş buldu. Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, ona "Trakya Başkomutanlığı" görevini ve "Milli Kumandan" unvanını verdiyse de Muhittin Bey Cafer Bey'in emirlerine önem vermiyordu. Aralarında rütbe farkı yoktu.Osmanlı Hükümeti 60. Tümene ödenek gönderemiyordu. Anadolu'daki T.B.M.M. hükümeti de arada düşman bulunduğundan yardım edemiyordu. Keşan'daki 60. Tümen'in besin ihtiyacını karşılamak için cemiyet şube baskını Şapçılı İsmail Ağa’nın hayvan sürülerinden faydalanıldı. İsmail Ağa, hiç bir karşılık beklemeden bütün sürülerini bu Tümenimizin emrine verdi.

Hazırlayan/Seyit SÜREN