“BİR İNSANI AİLESİYLE YARGILAMAK FAŞİSTLİKTİR VE SEN FAŞİSTSİN”
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Lüleburgaz Aşkiye Neşet Çal Sahnesi’nde 'Demokrasi' konulu konferans verdi. Feyzioğlu’nu dinlemek için gelen onlarca kişi, salonun doluluğu sebebiyle kapıda kaldı. Konferans sırasında soruları da yanıtlayan Feyzioğlu, bir vatandaşın "Üç fidanı asmak için toplanan imzaların arasında CHP tarafından verilen 28 imzadan biri de Murat Feyzioğlu'dur. Bunun için özür dileyecek misiniz?" sorusu karşısında sinirlendi. Gelen soruya sert tepki gösteren Feyzioğlu, "Saçmalamak için mi çıktın buraya. Haydi oradan sen de. Hiç kimseyle özür dileyecek bir şeyim yok benim. Buraya kendi ismimle geldim. Hiç kimsenin adıyla gelmedim buraya. Ayıptır şu yaptığınız. Bir insanı ailesiyle yargılamak ilkelliktir, faşistliktir. Sen faşistsin! Babamın ne yaptığı ne yapmadığı hakkında bana hesap soramazsın. Eğer inancınız varsa öldüğünüzde inancınız varsa ve yaşama inanıyorsanız orada kendine sorarsınız" dedi.
Salondan ayrılan konuşmacının ardından Feyzioğlu, “Dışarıdan parayla tutulan adamı anlarım, talimatla gelen adamı da anlarım ama içten yapılmayı hiçbir şekilde anlamıyorum. Benim yapmadığım bir şeyle ilgili olarak kimseden özür dilemem” ifadelerini kaydetti.
"1960 YILINDA YAPILAN OLAY BUZ GİBİ BİR DARBEYDİ"
Yaşanan gerginliğin ardından konuşmasına devam eden Feyzioğlu, “1960 yılında yapılan olaya bazıları 'darbe' demiyor ama bu buz gibi bir darbeydi. Askeri sokakta yürütüyorsan darbedir. İşimize geldiğinde 'darbe', işimize gelmediğinde 'halk hareketi' deme şansımız yoktur. Yüksek Adalet Divanı diye olağanüstü bir mahkeme kurup Başbakan ve yüzlerce kişiyi yargılayıp Yassıada'da süründürdük mü? Süründürdük. Kusura bakmayın, bu nesle onun darbe olmadığını anlatamazsınız. Çünkü ben de anlamıyorum” diye konuştu.
Türkiye’nin özgürlükler sorununun olduğunu kaydeden Feyzioğlu, “Bir düşünce hakaret etmeden de anlatılabilir. Efendi gibi konularak kararlığımızı en karalı şekilde özgür olmasak ne olur? Hava gibi su gibi ne düşüneceğime ben karar veririm de 10. Yıl Marşı’nı söylemeyi bırakıp artık 100. Yıl Marşı’nı yazmamız lazım. Türkiye'de liberal olmayan bir demokrasi modeli uygulanıyor. Liberal olmayan demokrasi örneği, kişi hak ve özgürlüklerinin kısıtlandığı, her sorunda sandığın işaret edildiği bir modeldir. Sandık da kişi hak ve özgürlükleri kısıtlama yetkisini iktidara veriyor” şeklinde konuştu.
