Ergene nasıl bu hale geldi?

Ergene Nehri’ni konu alan Gündöndü belgeselinin yapımcısı ve yönetmeni Nejla Demirci, Ergene Havzası ve Gündöndü belgeseli ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

GÜNDEM 27.03.2013 21:06:00 0
Ergene nasıl bu hale geldi?
 YAŞAM VEREN BİR SUYDU
 Trakya’da Yıldız Dağları’ndan doğan ve 293 kilometre boyunca Ergene Havzasını geçen, Uzunköprü’ nün Adasahranlı köyü yakınında Meriç Nehri’ne karışıp Ege Denizi’ne dökülen Ergene Nehri’nin 30 yıl öncesine kadar bu bereketli toprakları besleyen, bölgeye yaşam veren bir su olduğunu, şimdi ise hiçbir canlı organizmanın yaşamadığı bir suya dönüştüğünün ifade eden Demirci “Ergene’nin bu hale gelmesi 40 yıllık bir sömürü sürecidir. 8 bin yıllık tarımsal kültüre sahip olan Ergene havzasında yeni bir değer yaratılmak istenmiş ve bu dayatılmıştır. Kirletici, suya dayalı sanayinin Trakya’yı seçmesi elbette tesadüf değildir. Suların bol olması, Ergene Nehri’nin ve havzada sayısız dere ve çatakların kanalizasyon olarak kullanılması yeterli bir sebeptir” dedi.
 
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bugünkü Ergene’nin durumunun, 1.sınıf tarım alanlarının, yer altı sularının, meraların sermayenin birikimine sokulmasının sonucu olduğunu ileri süren Demirci, “Sanayileşmenin başlamasıyla, doğal varlıklarımızın sermayenin birikimine sokulmasıyla, çevreye olan saldırılar yoğunlaşmış ve ekoloji mücadelelerinin nedeni olmuştur. Hepimiz bireyler olarak gerektiği kadar sorumluluk gösterebiliriz fakat bu tür çabalar tek başına Ergene Gerçeğini kamuoyuna yansıtamaz. Bunun bir çok yöntemini eş zamanlı bir şekilde devreye sokarak başarabiliriz. Öncelikli olarak bölgedeki sivil toplum kurumlarının mutlak bir şekilde belirli bir plan ve program çerçevesinde bir araya gelmesidir. Burada politik ön kaygılar ve yargılar ön plana çıkartılmadan esas olarak Trakya’nın ekonomik ve ekolojik sömürüsüne engel olmak ve bunu gerçekleştirenlere karşı mücadele etmektir. Tabi bölgenin sosyal kurumlarının da tek başına örgütlenmesi yetmez. Trakya halkının karşı karşıya olduğu tehlikeye dikkat çekmek ve esas olarak halkın kendisini bu sürece dahil etmek için bir çalışma örgütlenebilmelidir” dedi.
 
YOKTAN VAR ETME SERÜVENİ
Gündöndü filimin nasıl hayata geçirdiği sorusunu da yanıtlayan Demirci “Ergene nehrini bütün dünyaya gösterme duygusunun bende kaçınılmaz bir sonucu olarak hayata geçti. Anlatmak istedim.. Sorun o kadar katmanlı ki ve o kadar derinleşmiş ki sosyal hayatı da kirletmiş, insan ilişkilerini bozmuş, yalnızlaştırmış. Hayatımın en özel kişisel çalışması oldu Gündöndü yoktan var etme serüvenidir. Zaman zaman hayatımı kabusa çevirmiş maceramdır” diye konuştu. Çekimlerin oldukça zor şartlarda yapıldığını ifade eden Demirci “Bu zorluklardan en önemlisi psikolojik baskıydı. O deşarj noktalarını görmek, arıtma tesislerinde devletin standardı olan su ile karşılaşmak, her kapıda bir kanser vakası ile karşılaşmak, yani bütünlüklü bir sömürünün ortasında çekim yapmak bütün o acılarla ve haksızlıklara tanıklık etmek çok yıpratıcıydı” dedi. Arıtma tesisi ile görüştüklerini ve günlük çekimler yaptıklarını söyleyen Nejla Demirci, “Bölge halkı ile çekim öncesi hiç irtibat kurmadım. İki çay içesiye kadar ekip olduk. Gitmek istediğim noktalara yalnız yollamadılar refakat ettiler hep. Güzel dostluklarım oldu. Özellikle köyler çok gerçekti ve beni gerçeğe daha çok yaklaştırdılar” ifade etti.
 
TÜM TRAKYA’NIN MUHABBETİDİR
Belgeselin ilk olarak yurtdışında gösterime girdiğini söyleyen Demirci “Tepkiler bana iyi bir enerji ve azim vermişti. Sonrasında birkaç bilim sempozyumu ve festivallerde gösterimi oldu. Tepkiler çok ağır oluyor, hele gıda analiz sonuçları insanları çileden çıkarıyor. Bütün bir Trakya’nın muhabbetidir Gündöndü. Umarım sorunun çözümüne bir katkı sağlar” dedi. 
 
Haber / Asim YAVUZ