Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, önceki gün basın açıklaması yaptı. 2012’nin de kazananı ve kaybedeni olduğunu ifade eden Öztrak, “2012’nin kaybedeni belirli. En başta vatandaşımız. 2012’de yüzde 4 büyüme ile yola çıkıldı, şimdi yüzde 3’ün altında bir büyüme olacağı anlaşılıyor. Yüzde 5 enflasyonla yola çıkıldı; dün açıklanan 2012 enflasyonu yüzde 6,2. Düşen büyümeye, daralan iç talebe, memura enflasyon farkı vermemek için 2013’e sarkıtılan zamlara rağmen enflasyon hedefinden sapma yüzde 24. Resmi enflasyon hedeflemesine geçilen 2006’dan bu yana ıskalanan 5. Enflasyon Hedefi” dedi.
HER GÜN İÇİN BİR SİMİT PARASI
2013’te pasaporttan sigaraya kadar pek çok zam yapıldığını ifade eden Öztrak “Pasaporttan, sigaraya kadar zam sağanağı başladı. Noter ücretlerine yüzde 16, motorlu taşıt vergisine yüzde 8 zam yapıldı. Sigaraya yüzde 10 ile yüzde 20 arasında zam yapılacağı anlaşılıyor. Bu zamlar ve geçen yılın son ayında çekirdek enflasyondaki kıpırdanma,2013’ün ilk yarısında enflasyonun yeniden artmaya başlayacağını ortaya koyuyor. 29 Aralık 2012’de EPDK kararıyla TETAŞ’ın elektrik toptan satış fiyatında yüzde 15 civarında indirim yapılmasına karşın; bu indirim tüketici tariflerine henüz yansımamıştır. Maliyetlerdeki artışı vatandaşa anında zam olarak yansıtan iktidar, indirimi neden yansıtmamaktadır. Bunun cevabını merak ediyoruz. Ayrıca vatandaştan tahsil edilecek bu fazla paralar kimin cebinde kalacaktır” diye konuştu. Alacağına hedeflediği enflasyonun çok üstünde zam yapıp peşin alan AKP iktidarının memura, ücretliye vereceğini ise taksitle ödediğini ifade eden Öztrak, “Bu yıl memura 3+3, net asgari ücrete 4,5+4 zam yapıldı. Vergiye gelince sene başında zammın tamamını yapan Hükümet,maaş ve ücretliye neden taksit taksit zam yapıyor. 2013’ün ilk yarısında asgari ücrete 33 TL zam yapıldı. İkinci altı ayda ise 31 TL. Yani her gün için ilave bir simit parası. Geçtiğimiz günlerde Maliye Bakanı açıkladı. Türkiye’de çalışanların yüzde 47’si yani 10 milyonun üzerinde vatandaşımız asgari ücretle çalışıyor. Ve sen bu vatandaşlara her gün için bir simit parası kadar zam yapıyorsun” diye konuştu. Devletin resmi rakamına göre üç çocuklu bir ailenin 2010’da yoksulluk sınırının 1025 TL olduğunu belirten Faik Öztrak “5 kişilik ailenin 2012 sonunda yoksulluk sınırı 1202 TL. 2013’ün ilk altı ayında net asgari ücret ise 773 TL. Bu çocuklar ne yiyecek, ne içecek, nasıl giyinecek, nasıl okuyacak orası vatandaşın sorunu Başbakanı ilgilendirmiyor. Vatandaşı yoksulluğa mahkûm et. Sonra çık millette çocuk yapın de” şeklinde konuştu.
YÜKSEK KARLARLA ALKIŞ ALDI
Hükümetin 2012’de izlediği politika ile bankacıya yüzde 21 kazanç sağladığını söyleyen Öztrak “Financial Times Gazetesi, 2012’nin son gününde bir makale yayımladı ve sıcak paraya dolar cinsinden en çok kazanç sağlayan ekonomileri ödüllerinden birini Türkiye’ye verdi. Yine hemen arkasından The Wall Street Journal Türkiye’yi övdü. Peki, Türkiye yükselen piyasa ekonomileri içinde büyümesi ve halkına ağladığı refahla mı bu iltifata mazhar oldu? Hayır. Sıcak paracılara borsada sağladığı yüksek karlarla alkış aldı” dedi. 2012’nin kazananlarının paradan para kazananlar, sıcak paracılar, rantiyeciler olduğunu belirten Öztrak, “Bir ekonomi bu kadar yüksek kazancı birilerine sağlıyorsa bu birilerinden alınıyor demektir. Bu kaybeden kim? En başta işsiz kalan, yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkûm edilen vatandaşımız. Sonra sanayici, çiftçi, esnaf tüm üreten kesimler. Yani taşın altına elini koyanlar, alın teri dökenler. AKP’nin yıllardır uyguladığı, sanayii, tarımı tasfiye eden ekonomi stratejisi işte bu. Sıcak paracının cebine yüzde 63,2 kar koyan bir iktidar, işçinin ücretine sadece yüzde 7 zam yapıyorsa bu ekonomik düzenin ismi, kimse kusura bakmasın,“Harunların değil, olsa olsa Karunların düzenidir” ifadesini kullandı.
ARTIK TÜRKİYE BU LİGDE YOK
Ülkemizde rantiyeciyi kollayan, sıcak paracıyı abat eden bir çarkın döndüğünü öne süren CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, “Böyle bir ekonomik anlayışla bu ülkede üretim neden yapılsın? Neden yatırımcı risk alsın? Almıyor zaten. Bakın daha yeni bu ülkenin en önemli iki sanayi grubu paralarını otoyol ve köprü işletmeciliğine yatırdı. Devletin elindeki köprü ve otoyolları işletmek için verilen 5,7 milyar dolar imalat sanayiinde yeni fabrikaların kurulmasına gitseydi 40 bin kişiye iş yaratacaktı. Ülkemizin üretimine ve büyümesine katkı sağlanacaktı. Yine milyarlarca dolar ithalattan tasarruf edilebilecekti. AKP’nin bu çarpık ekonomik politikaları ülkemizi dünyanın en büyük 15 imalat sanayi ekonomisi liginden düşürdü. Türkiye 1990’da dünyanın en büyük 13. Sanayi ülkesiydi. 2000’de sanayinin merkezi Marmara bölgesinde yaşanan iki büyük depreme rağmen dünyanın 15. büyük imalat sanayi ülkesiydik. 2010’dan sonra Türkiye bu ligde yok. Artık dünyanın en büyük 15 sanayi ülkesinden biri değiliz. Sıcak paraya yaslanarak ekonomiyi yönetmenin acı bedeli bu” dedi.
Marmara Haber Merkezi
